blank
Fikret Gökçe tarafından
14 Ağustos, 2021 10:16 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

“ABİ BENİ AL” SON SÖZLERİ OLDU…  

Birinci Harekat’tan sonra verilen arada gelmişti Asteğmen Mehmet ÖZEL Kıbrıs’a., Tuzla Piyade Okulu’ndaki altı aylık  yedek subay eğitiminin dördüncü ayında 2. Harekata katılmak üzere kıtaya gönderilmişti. Benim takımıma verildi. Hukuk Fakültesi mezunu, boylu poslu, babayiğit bir Adana delikanlısıydı.   Dışişleri Bakanı rahmetli Turan GÜNEŞ’in katıldığı Cenevre görüşmeleri devam ediyordu. Anlaşma  sağlanırsa barış olacaktı. Görüşmeler uzayıp, Yunan ve İngiliz tarafı anlaşmaya    yanaşmayınca, “AYŞE TATİLE ÇIKSIN “ parolasıyla  2. Harekata karar verildi.   13 Ağustos 1974 günü Lefkoşa’nın kuzey doğusunda Hamitköy sırtlarında mevzilenmiştik. Saat 18.00 sularında Alay Komutanımız Piyade Kurmay Albay Nezih SİRAL, harekat emrini vermek üzere bölük komutanlarını  mevzilerin gerisinde çukurca bir yerde kurduğu karargahına çağırmıştı. Bölük Komutanı Üsteğmen Burhan ÖZGÜR beni de yanına alarak birlikte Alay Komutanımızın  yanına gittik. Mehmet'i mevzilerimizin başında bıraktım. Diğer bölük komutanları da oradaydı. Harekat emrine göre, sabah saat 05.00’te Hava Kuvvetlerimizin saldırısı başlayacaktı. 05.30’da ise biz taarruza kalkacaktık. Saatlerimizi O’nun saatine ayarladık. Ayrılırken, “çocuklar birer armağanınız var” dedi. Cumhurbaşkanı Fahri Sabit KORUTÜRK, içinde 50 sigara olan, üzerinde altın yaldızlı kabartma ay ve yıldız ile “sevgilerimle “ notu ve kendi adı ve imzası bulunan özel sigara göndererek jest yapmıştı.   Mevzilerimin başına geldim. Mehmet bekliyordu. ”Ne oldu? “ diye sordu. “Bunun için çağrılmışız “ diyerek sigarasını verdim, bir şey söylemedim. Çünkü Mehmet’i biraz durgun ve düşünceli  gördüm. 22 mevzim vardı. Her mevzide ikişer askerim bulunuyordu. Askerlerimle bazen şakalaşarak, bazen de dertleşerek bütün gece mevzileri dolaştım. “Biriniz dinlenirken, diğeriniz mutlaka tetikte olsun” diyordum. 01.00 sularında Mehmet’in yanına tekrar giderek oturdum. Mevzide bağdaş kurmuş, küçük transistörlü radyosuyla haber arıyor, bir eliyle de çelik tabağındaki o Kıbrıs’ın ünlü iri üzümlerinden yiyordu. Bana da ikram etti. Canı sıkkın, morali bozuk gibiydi. Birden “ Abi, 2. Harekat olacak mı? “ diye sordu. gerçeği söyleyemedim ”Yok Mehmet “ dedim, “ baksana Cenevre’de barış görüşmeleri devam ediyor.” Gözlerime bakarak “ ne zaman döneriz Abi, Ankara’ya, dönerken Adana'’da anama, babama uğrayabilir, ellerini öpebilir miyim? ” dedi.   “Elbette Mehmet, Mersin’den Ankara’ya biz bir haftada ancak gideriz. Bu arada sen Adana'ya geçer,  yolda bizi yakalarsın. Ben  idare ederim, yokluğunu belli etmem” dedim.   Sabaha karşı taarruz çıkış hattına ilerledik, mevzilendik. Sabahın ilk ışıklarıyla uçaklarımız bombardımana başladı. Bilinen hedefler vuruluyordu. 30 dakika süren hava saldırısından sonra biz  taarruza başladık. Hedefimiz sanayi bölgesi ve kilise mevkiiydi. Rumlar hemen karşılık verdiler. Sağ tarafımızdan ve cephemizden ateş yiyorduk. Yoğun bir makinalı tüfek ateşi altındaydık. Kanlı Dere’ye gelmeden havanlar başladı. 4-5 mermiden oluşan baraj ateşi yapıyorlardı. Parça tesiri çok olan bu mermilerin daha havadayken sesinden havan mermisi olduğunu anlıyor, korunmaya çalışıyorduk. Birden Seydi Çavuş’un “ komutanım, asteğmenim yaralandı” diye bağırdığını duydum. Mehmet benim 20 metre kadar sol tarafımdaydı. Başımı kaldırdım, o yöne baktım. Mehmet yine bağdaş kurmuş, çelik başlığı ve küçük radyosu önüne düşmüştü Benden yana olan sağ göğsü ve yanağı kan içindeydi. Sürünerek yanına gittim. Yaklaşırken “ Abi beni al “ diyebildi. Kucağıma çektim, geri geri sürünerek bir tümsek arkasına geçtik. Beş ayrı yerden yaralanmıştı. Aramıza düşen havan mermilerinin parçaları O’na isabet etmişti. “Dayan Mehmedim, bırakma kendini” diye adeta yalvardım. Yukarıdaki üç sözcük, O’nun duyduğum son sözleri oldu. blank blank Boğaz Şehitliği'ndeki kabrinde huzur içinde ol Aziz Şehidim. Çünkü İkinci Harekat'tan sonra uğruna can verdiğin Kıbrıs Türkü özgürlük ve bağımsızlığına kavuştu, kendi devletini kurdu. Mücahitler Derneği Başkanı merhum Vural TÜRKMEN'in isteğiyle 2008 yılında Ankara'da yaptırıp gönderdiğim, Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Raif DENKTAŞ tarafından Gönendere'de açılan tören alanındaki Mehmetçik Anıtı var ya; senin nöbetini yıllardır o tutuyor.   14 Ağustos zaferinin 47. yılını kutlarken, Kıbrıs Barış Harekatı'nda yitirdiğimiz 70 mücahitle birlikte 498 şehidimizi rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimizi saygıyla selamlıyorum. Fikret Gökçe Kıbrıs Gazisi-Mak. Müh.