Elimden geldiğince her sene en az bir kez Karabük’e yolumu düşürmeye çalışırım. Şükürler olsun bu sene bitmeden de Karabük’ü ve Safranbolu’nu görebildim.

blank
Avatarı
Tugay Kaban tarafından
29 Ekim, 2024 10:45 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

2024 Ekim Karabük – Safranbolu Notları

Elimden geldiğince her sene en az bir kez Karabük’e yolumu düşürmeye çalışırım. Şükürler olsun bu sene bitmeden de Karabük’ü ve Safranbolu’nu görebildim.

Bu sene, sevgili büyüğüm Ahmet Zarifoğlu ve romancı kardeşim Kadir Daniş ile beraberdik yolculuk boyunca. İkisi de bu muhteşem coğrafyayı ilk kez göreceklerdi. Onlara, Karabük’e dair, günler hatta aylar boyunca anlattığım her iyi ve güzel şeyin, zannediyorum daha da fazlasıyla karşılaştılar. Elbette bu zannım, onların söylemleriyle garanti altındadır.

Her şey -eksiklerle dahî- çok güzeldi fakat giderek şehrin tabiatını ve elbette insanını değiştiren kötü ve ciddi şeylerden de bahsetmem gerekiyor. Zira, Karabük de kıyamet alametlerinin izlerini taşısın diye gayret gösteren çok insan var. Belki bu yazı birilerine başka pencereler açar. Bizlere ilkokuldan beri överek telkin ettikleri, bir diğer ismi de bacasız sanayi olarak sözlüklere geçmiş ‘turizm’ illeti, Karabük için hâlihazırda bana göre, giderek büyüyen bir ur gibidir. Bu ur şehre ve insanına büyük zararlar vermektedir ve verecektir de. Turizm, böylesi bir dünyada elbette -ne yazık ki- topyekûn reddedilemez yahut yok sayılamaz. Fakat her şeyde olduğu gibi, bir kontrol kesinlikle şarttır. Cam Teras ve İncekaya Su Kemeri’nin çevresindeki hoyratça sergilenen turizm illetinin neticeleri, beni oldukça üzdü yolculuğumda. Kontrolsüz olduğu apaçık bir ‘şey’ vardı her tarafta. Kalabalıkların, yığınların ayakları altında ezilmeye bırakılmış daha geniş bir tabiat ile karşılaştım bu sene. İnsanoğlunun tabiatı yaşamaktan ve onu anlamaktan uzaklaştığının, binbir örneğinden biri olmuş durumda ne yazık ki Tokatlı Kanyonu ve çevresi. Geçmişi özlemekten başka bir şey kalmıyor yine elde…

Beni en çok rahatsız eden ikinci şey ise Safranbolu Konakları’nın neredeyse yüzde 70’inin alınlarına yapıştırılan SATILIK tabelalarıydı. Böylesi büyük bir tarihi bırakıp nereye gidiyor Safranbolulular? Safranbolu dışındaki başka yerlerde mutluluğu, huzuru mu arıyorlar? Böyle bir şey mümkün mü? O tabelaları görünce Cağaloğlu’nun son çırpınışları geldi aklıma. Cağaloğlu’nun hâlihazırdaki durumu, bir katliamın vesikası olarak karşımızda duruyor. Korkarım ki Safranbolu da bir başka vesika olacak. Sadece paraya odaklı zihinlerin, ‘yaşamak’ı anlamadıkları hâlâ anlaşılmıyor mu? Toplumların yaşamaktan koparılmak için çabalandığını görmek bu kadar mı zor?

Eski üniversitemi de gezdim dostlarımla. Dış görünüşünde pek bir değişiklik yoktu. Fakat inşallah içinde yapılanlar ve yapılacaklar ile yeni rektör vesilesiyle düzen ve güzellikler fazlalaşır.

Kadir Daniş ile ‘Safrangotik’ isminde edebî bir akım düşündük bir de. Cinci Hüseyin Hoca karakteri üzerinden ilk hikâyeyi tartıştık ara ara. Vakit bulursak neden yazılmasın?

O meşhur sözü değiştirerek yazıma şöyle son vermek istiyorum: İstanbul’un en güzel yanı Karabük’e dönüşüdür. Vesselam.

Tugay Kaban

Yazarın Kaleminden

Namaz Vakitleri

Karabuk
11
Haziran Çarşamba
1446 HİCRİ Zilhicce 15
Akşam Vakti
Şuanki vakit
Akşam
  İmsak
03:09
  Güneş
05:09
  Öğle
12:54
  İkindi
16:54
  Akşam
20:29
Yatsı vaktine kalan süre
 
  Yatsı
22:20

Öne Çıkan Haberler

blank
Haberde İnsan

Milletvekili Akay’dan Kurban Bayramı mesajı

blank
Asayiş

Karabük’te zincirleme kaza: 1 ölü, 7 yaralı

blank
Karabük

AK Parti Genel Sekreter Yardımcısı Şahin’den Yeni Anayasa Açıklaması

blank
Asayiş

Alev alan tüpe son müdahale yangın tüpüyle yoldan geçen polis ekiplerinden oldu

blank
Karabük

Yazıköy’de Geleneksel Keşkek Şöleni İle Kültürel Miras Canlanıyor