blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
21 Eylül, 2025 14:44 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum: 0

Vücudundan 287 tane taş çıkarıldı, doktorlar bile şok oldu: “Literatürde çok nadir görülen bir olay”

Doğumsal ürolojik hastalıkla dünyaya gelen 21 yaşındaki Fatma Nur Öztürk, şiddetli karın ağrısı şikayetiyle hastaneye gitti, yapılan operasyonla vücudundan 287 adet taş çıkarıldı. Taşlar hem sağlık ekibini hem hasta ve ailesini şok ederken uzmanlar, "Mesaneden vajene geçtiğimiz esnada tüm vajenin taşlarla dolu olduğunu gördük. Biz de o kadar taş beklemiyorduk, çok şaşırdık, en büyüğü 2,5 santim boyutlarında olan irili ufaklı 287 taş. Literatürde çok nadir görülen bir olay" derken hasta Öztürk, "Ağlatacak dereceye getiren ağrılardı. 287 taş denince çok şaşırdık, çakıl taşı resmen. Şu an kendimi çok iyi hissediyorum" dedi.
Karabük’te yaşayan 21 yaşındaki Fatma Nur Öztürk, uzmanların idrar kesesinin ön yüzünün ve karın ön duvarının kapanmaması sonucu mesanenin direkt dışarı açılması olarak belirttiği nadir ve ciddi ürolojik doğumsal bir problem olan ekstrofi vezika ve eşlik eden epispadias sorunu nedeniyle geçmiş yıllarda çeşitli operasyonlar geçirdi. Yaklaşık 6 ay önceyse genç kız, ciddi karın ağrıları hissetmeye başladı. Bu süreçte çeşitli merkezlere giderken sonrasında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi hekimlerine ulaştı. Burada Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Erkan Erkan ile Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Emin Erhan Dönmez ve ekipleri tarafından hastanın durumuna ilişkin detaylı incelemeler yapıldı. 2 bölümün iş birliğinde titizlikle yapılan tetkiklerde uzmanlar, vajen isimli noktada taşlar olduğunu tespit etti, Öztürk'ün hemen yatışı yapıldı.

287 taş hem doktorları hem hasta ve ailesini şok etti
Genç kızın ameliyat işlemleri başlatılırken 11 Eylül’deki operasyon sırasında doktorlar da şaşkınlık yaşadı. Öztürk’ün vücudundan 287 adet çeşitli ölçülerde taş çıkarılırken üroloji ve jinekolojik onkoloji ekibi operasyonu başarıyla tamamladı. Taşların sayısını duyan genç kız ve ailesi şok olurken operasyonun ardından karın ağrıları dinen Öztürk, rahat bir nefes aldı. Tedavisi sonrası taburcu edilen genç kız yaşadıklarını anlatırken, operasyonu gerçekleştiren Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Erkan Erkan ile Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Emin Erhan Dönmez de nadir olduğunu ifade ettikleri vakaları hakkında bilgi verdi, önemli uyarılarda bulundu. Öte yandan, genç kızın vücudundaki 287 taşın tetkiklerdeki görüntüsü dikkat çekerken taşlar üzerine de incelemeler yapılacak.

"Bu kadar taş beklemiyorduk, resmen çakıl taşı"
Hastalık sürecini aktaran 21 yaşındaki Fatma Nur Öztürk, "Doğuştan ekstrofi vezika hastasıyım. İdrarımı tutamıyorum, bu yüzden de bez kullanmak zorundayım. Bu da tabi ki hayatımı biraz zorluyor. Son dönemde sol kasığımda büyük bir ağrı oldu, ağlatacak dereceye getiren ağrılardı. Bu kadar taş beklemiyorduk, bu kadar sertlikte de beklemiyorduk, bildiğimiz çakıl taşı resmen. 80-100 tane falandır diyorduk, bize sayısını söylediler, 287 tane deyince gerçekten çok şaşırdık. Şu an kendimi çok iyi hissediyorum, doktorlarıma da teşekkür ediyorum. Oturduğumda bile çok ağrıyordu, kötü hissediyordum. Doktora gidiyorduk, iğne vuruyorlardı, etkisiyle birazcık geçiyordu ama sonra yine başlıyordu" diye konuştu.

"287 adet taş çıkardık, literatürde çok nadir görülen bir olay"
Hastasının durumuna yönelik konuşan Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Erkan Erkan, "Hastamızın 2004 yılında doğduğunu ardından doğar doğmaz ekstrofi vezika dediğimiz 50 binde bir görülen bir anomaliden dolayı art arda ameliyatlar geçirdiğini öğrendik. 10 yaşında yine bir ameliyat geçirmişti, gerekli görüntüleme ve tetkiklerimizi yaptırdık. Normalde mesanesinin olması gereken yerin hemen arka kısmında taşlarla dolu bir kese olduğunu gördük, bunun üzerine ek görüntülemeler; MR çektirdik. Hastamız çelişkili açıklamalar almıştı, kendi radyolojik kliniğimiz ve edindiğimiz konsültasyonlarda taşların mesanede değil vajinal boşlukta oluştuğunu düşündük, bir planlama yaptık. Kadın doğum hocamızın da çabasıyla taşları tamamen temizledik ardından ileride normal bir hayat sürmesi bakımından oraya plastik cerrahi yaptık. 287 adet taş çıkardık, pratikte gerçekten görünce çok şaşırdık çünkü bu aynı zamanda literatürde çok nadir görülen bir olay. Biz ameliyata hazırlanırken de teorik olarak biraz araştırdık. Literatürde gördüğümüz kadarıyla buna benzer bu tanıma uyan bir vaka vardı. Literatürde sanırım yayınlanmış 2’nci vaka olacak. Farkındalık çok önemli, bilinçli bir hastamız vardı. Doğumsal anomaliyle doğan çocuklarımızda ileride bunlara bağlı bazı sıkıntılar çıkabileceğinin öngörülmesi lazım. İlgili tedavilerini alsalar bile düzenli takiplere gelmeleri gerekiyor. İleride eğer dikkat etmezse ki zannetmiyorum, tekrarlayabilir. Bu rahatsızlık ekstrofi vezikal epispadias durumu çok nadir bir durum" dedi.

"Tüm vajenin taşlarla dolu olduğunu gördük"
Genç kızın uzun süredir devam eden karın ağrısı olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Op. Dr. Emin Erhan Dönmez, "Mesane taşları olduğu düşünülerek daha büyük bir hastaneye refere edilmiş. Aramızda mini bir konsey yaparak muayene ettik. Vajen bir hazne görevi görerek orada durağan bir idrar, uzun süre beklediği için idrar içindeki minerallerde çökerek taşlar oluşmuş. Mesanedeki idrarın vajene akmış olabileceği ve vajende göllenen idrar nedeniyle taşların burada oluşacağını düşündük, ameliyatımızı planladık. Ameliyata tanı amaçlı girmiştik, sistoskopi (Mesane gibi idrar yollarını kapsayan kısımlardaki rahatsızlıkların teşhis ve tedavisinde kullanılan endoskopik bir yöntem) dediğimiz ameliyatı Erkan Hocam ile birlikte gerçekleştirdik. Önce mesaneyi bir görüntüledik, mesane tabanına yaklaşık 2-3 cm’lik bir alandan vajene fistülize olduğunu gördük. Mesaneden vajene geçtiğimiz esnada tüm vajenin taşlarla dolu olduğunu gördük. Tanı amacıyla girdiğimiz ameliyatta her şey de olağan gittiği için tedaviye geçtik. Taşların çıkabileceği kadar bir genişlik sağladık. Daha sonra yaklaşık en büyüğü 2,5 cm boyutlarında olan, irili ufaklı 287 tane taşı ameliyat esnasında çıkarmış olduk. Taşların tekrarlamaması için idrarın göllenmemesi, en azından dışarıya rahatça boşalabilmesi için vajinal rekonstrüksiyonu sağladık. Ameliyatta da herhangi bir problem yaşamadık. Literatürü Erkan Hocam ile birlikte değerlendirmiştik. Primer olarak vajende birikmiş olan bu kadar çok sayıda taşla ilgili bir makale görmedik, rastlamadık" dedi.

"Maksimum 100-110 kadar bir taş vardır diye düşüncemiz vardı"
Hastalık ve tanı sürecine ilişkin bilgi veren Op. Dr. Dönmez sözlerine şöyle devam etti: "Konjental anomali, bunu gebelik esnasında yapmış olduğumuz ultrasongrafi muayenelerinde saptayabiliyoruz. Normalde mesanede idrar birikmesi gerekirken biz ultrasonda bu bebeklerin mesanesinde birikmediğini görüyoruz. Oradan tanıya gidebiliyoruz. Önemli olan burada tanıyı koyduktan sonra bu hastaların 3’üncü düzey, multidisipliner bir hastanede doğum yapmasını sağlamak. Doğumdan sonra en kısa sürede mesane rekonstrüksiyonunun multidisipliner ekiplerle gerçekleştirilmesini sağlamak çünkü mesane direkt karın dışına açıldığı için enfeksiyona açık bir ortam oluşuyor. Bebeğin hayatını tehdit edecek ciddi enfeksiyonlar gelişebiliyor. Anomalilerin durumuna göre bu hastalar bir sıra ameliyat geçirerek sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebiliyor. Hastamızı muayenelerine, kontrollerine çağıracağız. Biz de o kadar taş beklemiyorduk, maksimum 100-110 kadar bir taş vardır diye bir düşüncemiz vardı, sayalım dedik. 287 taş da bizi ameliyat esnasında heyecanlandırmıştı. Saydıktan sonra bu bilgiyi hastamız ve ailesiyle paylaştık. Onlar da şaşkınlık halindeydi, böbrek taşını düşüren bir kişiyle konuştuğunuz zaman bir taşın bile ne kadar zor bir şekilde düştüğünü size tarif edecektir. Taşların uzun yıllar boyunca yavaş yavaş oluştuğunu düşünüyoruz."

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Atilla Çilingir tarafından
18 Aralık, 2025 14:19 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

HER 21 ARALIK GELDİĞİNDE KIBRIS’TAN ÇIĞLIKLAR YÜKSELİR…

                                                                          (Kanlı Noel)

     Tam 62 yıl olmuş o ‘’Kanlı Noel’’ gecesinden sonra geçen zaman! Kan, gözyaşı ve acıyla hatırlanan o gece neler yaşanmadı ki adı Kıbrıs olan o adada…

     İnsanoğlunun vahşet gecesi olmuştu Noel’in başlangıcı, 21 Aralık 1963 tarihi… Adada bir gece içinde 103 Türk köyünü yakıp, yıktılar; birkaç saat içinde yüzlerce Kıbrıs Türk’üne kıydılar. Hem de adada barışı sağlasın diye gönderilmiş BM askerlerinin gözleri önünde!

    Pekiyi, kimdi bu acımasızlıkları yapanlar?

    Çok değil o tarihten 3 yıl önce Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşuna birlikte imza atan, yıllardır Kıbrıs Türkleri ile bir arada yaşayan Rumların içinden çıkan, adada Türkleri yok etmeye yeminli EOKA çetecileriydi bunlar.

    Yaktılar, yıktılar acımasızca katlettiler!

     Çocukmuş, bebekmiş, kadınmış, yaşlıymış demediler! Eli kanlı o katiller, Türklerle aynı toprakların çocuklarıydılar ama o gece sadece Kıbrıs Türkünün değil ama insanlığın da düşmanı kesildiler…

     Her 21 Aralık geldiğinde, o soykırımın acısı çöker ada üstüne…

     O gecenin kurbanlarının çığlıkları duyulur inceden inceye!

     Şehitlikler dile gelir adeta, o gecenin nedenini sorgular o aziz bedenler bir kez daha!

      Nedeni bellidir ama cevabı yoktur!

      O gecenin ateşi sadece düştüğü yeri değil, geride kalanları da yakıp kavurmuştur…

      Yıllar geçti o kahır dolusu gecenin ardından…

      Acılar değişmedi ama adanın yaşamı değişti!

      Rumlar ayrı tarafta, Türkler ayrı tarafta…

      Her yıl olduğu gibi bu yılda 21-26 Aralık tarihleri arası mücadele ve şehitler haftası olarak anılacak Kıbrıs Türk tarafında.

    Dualar okunacak, kabirlerin başında gözyaşları dökülecek

    O gecenin katilleri ise; yine yıllardır Rum tarafında!  Caniler belli, olaylar kayıtlı, acıları sinmiş adanın her yanına!

    Ama o taraftan hiç ses yok! Ne bir özür, ne de o canilere verilmiş bir ceza!

     Çıt çıkmıyor adanın güneyinden!  Bu olaylara neden olanlar, o gecenin eli kanlı katilleri hala yaşıyorlar Rum tarafında…

    Neredeyse bir asır olacak Kıbrıs sorununa bir çözüm yok!  Bundan sonrasında da olmayacak…

    Nasıl olsun ki?  Rum tarafı adada istediği her şeyi elde etmiş; AB’ye üye, adanın yasal hükümeti gibi muamele görüyor, adaya yapılan tüm yardımlar onun kasasına giriyor…

    Rum tarafı, Adanın tamamını ele geçirmek için; Türkiye garantörlük hakkından vazgeçsin, Türk askeri adayı terk etsin!  Eğer bu talebim kabul görürse adada çözüm olur diyor da, başka bir şey demiyor!

    Ama Türkiye Kıbrıs’ı terk ettiği, elini adadan çektiği anda, Kıbrıs Türk’üne kim el verecektir?

    Yıllar gelip geçmekte, o gecenin acıları hiç bitmeden süregelmekte!

    Her 21 Aralık geldiğinde, adanın her yanından çığlıklar duyulur!

     Gecenin sessizliğini bu çığlıklar bozar!  Bu çığlıkların sorusu vardır ama soranı yoktur!

     Ancak böylesine büyük bu insanlık ayıbının izleri tarih sayfalarından silinmez, silinemez ki!

     Sizler;  Güney Kıbrıs’ta yaşayanlar,

     ‘’Federasyon Çözümdür’’ diyerek, ‘‘Birleşik Kıbrıs’’ senaryosunu çözüm masasına getirenler,  Kıbrıs Türküne türlü tuzaklar kuranlar:

     Tarihten gelen bu çığlıkları duyuyor musunuz?

     (Bkz. Tarihten Gelen Çığlık-Kıbrıs’ta Soykırım. 1955-1974 /Atilla Çilingir)

     Atilla Çilingir

    www.atillacilingir.com

   21 Aralık 2025

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.