Karabük Valisi Kemal Çeber, Karabük Üniversitesine iade-i ziyaret gerçekleştirerek Rektör Prof. Dr. Refik Polat ile birlikte kampüs alanında incelemelerde bulundu.
Ziyaret kapsamında Vali Çeber Rektör Prof. Dr. Refik Polat eşliğinde ilk olarak Ay Yıldızlı Stadyum’u gezdi. Ardından dikkat çekici mimariye sahip ve aynı anda 500’den fazla öğrenciye çevrim içi ve çevrim dışı araştırma yapma imkânı sağlayan Kamil Güleç Kütüphanesini ziyaret etti. Vali Çeber daha sonra ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi sahibi olan Türkiye’nin ilk ve tek Demir Çelik Enstitüsü’ne geçti. Burada Malzeme Araştırma ve Geliştirme Merkezi (MARGEM) laboratuvarlarını gezerek cihazlarla ilgili ve yapılan testler, analiz ve deneylerle ilgili enstitüsü görevlileri tarafından bilgilendirildi.
Vali Çeber son olarak Rektör Prof. Dr. Refik Polat ve Safranbolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı Fatih Ürkmezer ile birlikte Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’ni gezerek ziyaretini tamamladı.
Demirden Kalplere Yazılan Bir Destan: Anneler Günü’ne Dair
Karabük… Adı, demirle özdeş; ruhu, alın teriyle yoğrulmuş bir kentin adıdır. Bu şehirde güneş, fabrika bacalarından sızan dumanlarla selamlar sabahı; çekiç sesleriyle uyanır sokaklar; her demir vuruşunda bir annenin duası işitilir göğe yükselirken. İşte böylesi mukaddes bir toprağın bağrında yeşeren annelik, yalnızca şefkat değil, bir var oluş biçimidir.
Bu mübarek şehirde, sabah ezanıyla birlikte uyanan anneler vardır ki, elleriyle ekmek yoğurur, yüreğiyle sabır… Ocağa düşen kıvılcımı dualarıyla söndürür, evladının nasibini yufka açar gibi incelikle serer önüne. Karabük’ün bütün anneleri, bu toprakların en kadim şiiridir; mısraları alın teriyle, kafiyeleri fedakârlıkla yazılmıştır.
Bugün, bu çelik yürekli kentin her hanesinde, her sokak başında, her fabrika kapısında, bir anne vardır ki, yüreğiyle zamanın ağırlığını taşır. Onlar ki demirin hararetini soğutacak kadar serin, ama evladının ateşine yanacak kadar narindir. Karabük’ün her bir annesi, bu şehrin en sağlam sütunudur; ne fırtına sarsar, ne zaman çürütür.
Ey Karabük’ün eli nasırlı, gönlü ipekten dokunmuş anaları! Sizler ki, çekiç seslerinin arasında büyütüp evlatlarınızı, kalbinizde ezanla uyanan merhameti hiçbir zaman eksiltmediniz. Her lokmayı bölüp pay ettiniz; her yorgunluğu gülüşle örttünüz. Sizin sabrınız, demir ocaklarından daha sıcaktır; sizin sevdanız, fabrikaların dövdüğü metallerden daha sağlam…
Anneler Günü’nü, Karabük’ün bütün anneleri nezdinde, bir bayramdan öte, bir vefa yemini gibi kutluyoruz. Çünkü sizler sadece evlatlarınızı değil, bu kenti de büyüttünüz. Sizin sessiz dualarınızla ayakta kalıyor bu şehir, sizin alın çizgilerinizde yazıyor tarih.
Bugün gökyüzü biraz daha mavi, bugün duman biraz daha narin yükseliyor semaya… Çünkü bugün, bu şehrin en kıymetli cevherini kutluyoruz: Anneleri…
Ey sabrın adı, sevdanın tarifi olan analar! Gökyüzünün en yıldızlı gecesi, toprağın en bereketli sabahı sizin adınızla başlar. Ve biz, sizden öğrendiğimiz her güzellikle eğiliyoruz huzurunuza…
Anneler Günü’nüz, demir gibi sağlam, çelik gibi parlak ve yürek kadar derin olsun…
Demirin Gölgesinde Ana Yüreği
Bir ocağın başında ağardı saçı, Demir erirken yandı içi. Çelikten değil, sabırdan dokunur Karabük’te annenin bakış açısı.
Çekiç sesinde sustu nice düş, Gözyaşı aktı, içine düşmüş. Bir mendile sarılı sevda kadar temiz, Ana yüreği… Demirden daha ateşli, sessiz.