Doğu Karadeniz Bölgesinde geçtiğimiz hafta etkili olan fırtınadan dolayı yüksek dalgalar özellikle limanlar başta olmak üzere Karadeniz Sahil Yolu’na zarar verirken, konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Yüksek, Doğu Karadeniz’de böyle yükseklikteki dalgaları her zaman beklediklerini belirterek yapıları yüksek dalgalara göre projelendirmek gerektiğini vurguladı.
Yüksek, son olarak 1999 yılının Şubat ayında böyle yükseklikteki dalgaların yine sahil kısmına zarar verdiğini dolayısıyla suya çok müdahale etmemek gerektiğine dikkat çekti.
KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Yüksek, geçtiğimiz hafta 27 Kasım günü başta olmak üzere Doğu Karadeniz Bölgesi’nde fırtınanın etkili olduğunu hatırlattı. Fırtınada beklenenden daha büyük dalgalar oluştuğunu belirten Yüksek "Doğu Karadeniz’de son olarak geçtiğimiz hafta olduğu gibi 1999 yılının Şubat ayında büyük bir fırtına olmuştu, büyük tahribat olmuştu. Doğu Karadeniz’de böyle yükseklikteki dalgaları biz her zaman bekleriz. Dolayısıyla bu tür dalgalar geldiği zamanda dalga enerjisini bir şekilde boşaltacak. Nerede? derseniz maalesef yapıyı tahrip ediyor limanı aşarak içerisine giriyor yollara zarar veriyor. 1990 yıllarda bu yol sahilden geçmesin diye çok uğraştım. Sahilden geçmesi zorunlu olmayan bir sürü yer vardı ama yapıldı bunun gibi statlar, havalimanları sahilde yapmak bana göre doğru değil. Dolayısıyla teknik olarak çok doğru değil. Suya çok müdahale etmemek lazım” dedi.
"Yüksek dalgalara göre projelendirmemiz lazım"
Yapılacak yapıları muhtemel yüksek dalgalara göre projelendirilmesi gerektiğini kaydeden Yüksek, “Yapılar, yollar, mendirekleri gelmesi muhtemel örneğin 50 yılda bir, 100 yılda bir gelmesi muhtemel dalgalara göre projelendirmemiz lazım. Bunların kret kodu dediğimiz en üst kodları gibi yapmak lazım. Besbelli yeterli yapılmadı ki sonuçta hasar çıktı bunları beklemek lazım. Örneğin depremle ilgili Trabzon’da deprem olmaz? Kim demiş bunu olursa kim tutacak depremi. Aslında bunlar doğal olaylardır. Dalgalarda, taşkınlarda, depremlerde. Onları doğal felakete biz dönüştürüyoruz. Kıyıda dalga olacak rüzgâr olduğu müddetçe rüzgârda denizi kabarttığı müddetçe dalgalar olacak oralara gerekli önlemleri almak lazım. Ya mümkünse hiç müdahale etmeyelim ki; etmek lazım. Mesela mendirek, balıkçı barınağı yapacaksınız ona göre o dalgalara kadar direnebilecek, dayanabilecek yükseklikte yapılar yapmak lazım” diye konuştu.
"Hopa’da dalgalar elini kolunu sallayarak kıyıya vuruyor"
Hopa’nın kıyı tahribatları açısından şansız bir bölge olduğunu ifade eden Yüksek, “Hopa limanıyla ilgili Karadeniz Teknik Üniversitesi olarak 1990 yıllarda büyük bir proje yaptık hasarlar oluşmuştu onu çözmek için iyi de proje olmuştu. Dolayısıyla Hopa’yı biraz daha özel olarak biliyorum. Hopa’nın özelliği, deniz tabanı çok dik. Doğu Karadeniz için söyleyecek olursak ortalama 1/30-35 yani 35 metre gidiyorsunuz bir metre derinlik. Hopa’da 1/10 falan ortalamanın üç katı. Bu ne anlama geliyor? Dalgalar elini kolunu sallayarak kıyıya vuruyor. Taban düz olsa düz eğilimli olsa dalgalar kırılarak gelecek. O da muhtemelen kırılmadan geliyor ya da çok az kırılarak geliyordu. Dolayısıyla enerjisinin büyük bir kısmını bir şekilde söndürecek. Ya tabanca kırılarak söndürecek ya da yapıya vuracak. Taban eğimi çok önemli. Doğal olay, dalgaların olmasıdır bunu engelleyemeyiz. Doğal afet olmaması için önlemlerini almamız lazım. Hopa kıyı tahribatları açısından şansız bir bölge. Bu büyüklükteki dalgalar çok anormal değil. Su ya da kıyıya çok da fazla müdahale etmemek lazım. Müdahale ediyorsak bilenlere sormak lazım. Birinci olmazsa olmazımız emniyettir, ikincisi de ekonomidir. Kasım ayında sürpriz oldu daha çok baharda bekliyorduk, olabilir” şeklinde konuştu.