Karabük Postası tarafından
24 Temmuz, 2023 10:52 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 21.09.2023 10:59
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Uzman doktor sıcak havalar için uyardı: Koma ve ölümle sonuçlanabiliyor

Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesinde görevli Dahiliye Uzman Dr. Pelin Köprücü Arslan, "Sıcak çarpmasında genellikle şu belirtileri görüyoruz. Yüksek ateş, kuru ve kızarık cilt, kalp atım hızında artış, baş dönmesi, baş ağrısı ve hatta komaya kadar giden hastalarımız olabiliyor. Ciddi bir organ hasarına da neden olabiliyor ve ölüme kadar giden hasta sonuçlarını görebiliyoruz" dedi. Hava sıcaklığının artması ile kalp, tansiyon, şeker gibi kronik hastalığı olan vatandaşların dışarı çıkarken dikkat etmesi gerektiğini ve günlük en az 2,5 ila 3 litre su tüketmelerini söyleyen Dahiliye Uzman Dr. Pelin Köprücü Arslan, uyarılarda bulundu. Diyarbakır'ın çok sıcak bir iklime sahip olduğunu ifade eden Arslan, "Bu sebeple önereceğimiz çok şey var. En çok sıcak çarpması meydana geliyor. Artan nem oranı ile birlikte hastanın vücut ısısını dengeleme metabolizmasında bir sıkıntının meydana gelmesi ile terleme metabolizmasının bozulması ve hastanın ateşinin 40 derece ve üstüne çıkması ile meydana geliyor. Bizim bunu önlemek için, birçok önlemimiz var. Sıcak çarpmasında genellikle şu belirtileri görüyoruz. Yüksek ateş, kuru ve kızarık cilt, kalp atım hızında artış, baş dönmesi, baş ağrısı ve hatta komaya kadar giden hastalarımız olabiliyor. Ciddi bir organ hasarına da neden olabiliyor ve ölüme kadar giden hasta sonuçlarını görebiliyoruz" dedi. Güneş ışınının dik ve ultraviyolenin en fazla olduğu saatler olan 10.00-16.00 saatleri arasında özellikle çocuk ve kronik hastalığı olanların dışarı çıkmasını önermediklerini aktaran Arslan, "Mecburiyet durumunda çıkacak olsalar dahi şapka, güneş gözlüğü, yüksek koruyucu güneş kremi sürdükten sonra kısa süreli ve gölgelik yerlerden yürümelerini öneriyoruz. Sıcak havalarda vatandaşların sık sık sıvı besin tüketmelerini ve güneşin az olduğu yerlerde yürümelerini öneriyoruz" diye konuştu. "Özellikle yaz aylarında yorucu fiziksel aktiviteyi sıcak saatlerde önermiyoruz" diyen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Spor yapılacaksa bile sabah serinliğinde ya da akşam serinliğinde yapılmasını öneriyoruz. Açık renkli kıyafetlerin giyilmesini öneriyoruz ve susama hissini beklemeden günlük ortalama 2,5-3 litre su tüketimini mutlaka öneriyoruz. Çünkü bu önlemler sıcak çarpmasını en aza indirebilmek için. Özellikle kronik hastalıkları olan şeker hastaları, diyabet hastaları, böbrek hastaları ve kronik kalp hastalıkları olan hastalarımızın için yaşlılar ve bebekler nasıl 10.00 ila 16.00 saatler arasında dışarı çıkmalarını önermiyorsak, bu hastalarda bizim riskli gruplarımız. Kronik hastalıkları olmayan dışında diüretik ve antidepresan grubu ilaç kullanan hastaların da sıcak çarpmasına yatkın olduğu biliniyor. Bu hastalarında sıcak çarpmasına dikkat etmesini söylüyoruz.” Geçen yıl Avrupa’da sıcak çarpmasından dolayı 60 bine yakın kişinin vefat ettiğini kaydeden Dr. Arslan, "Sıcak çarpması ölümcül de oluyor, olmasa dahi daha sonrasında kalıcı organ hasarı bırakabiliyor. Onun için ne kadar erken müdahale edilirse bizim için o kadar iyi. Erken müdahalede de sıcak çarpması düşündüğümüz hastayı hemen serin bir yere alıyoruz. İmkanımız varsa soğuk bir duş aldırıyoruz. Eğer imkanımız yok ise soğuk kompres uyguluyoruz. Koltuk altı, kasık ve dirsek içlerine soğuk uygulama yapıyoruz. Bilinci açık ve sıcak çarpması gerçekleşmiş ise, mümkün olduğunca sıvı alımını öneriyoruz. Hastanın bilinci kapalıysa damar yolunu açıp mümkün olduğunca damar yolundan sıvı takviyesini yapıyoruz” şeklinde konuştu. (İHA)

blank
Fevzi Aydın tarafından
04 Mart, 2025 13:55 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

DEMOKRASİDEN, OTORİTERLİĞE…

Demokrasinin pek nadir görüldüğü dünyada, küresel güçler de demokrasiden ayrılarak otoriter rejime kaymaya devam ediyor…
Dünyaya demokrasi dersi veremeye kalkan sözde demokrat ülkelerde, zaman zaman otoriter kişilerin seçilmesi, dünya siyasetinde çalkantılara yol açıyor.
Küresel sermaye, küresel güce sahip ülkeler, otoriter siyasetçileri iktidara getirdiğinde, özellikle gelişmemiş ve gelişmekte ülkeler, kendini işgal tehdidiyle karşı karşıya görmekte.
Geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde, bir dönem sonra yeniden başkanlığa seçilen Trump, göreve başlamadan, dünyaya tehditler savurmaya başladı.
İlk olarak Dünya Sağlık Örgütünden ayrılma kararnamesini imzalayan Trump, ülkelerin sinir uçlarına dokunmaya başladı.
Rusya-Ukrayna savaşında, Rusya’nın yanında olan Trump, her zaman olduğu gibi İsrail-Filistin savaşında, İsrail’e daha fazla destek verecek.
Ukrayna’nın madenleri karşılığı yardım teklif eden Trump, Ukrayna ile anlaşamayınca, Putin ile anlaşma zemini aramakta.
Sözünü geçiremediği ülkelere gümrük vergileri ile ticaretlerini engellemeye çalışan Trump, Grönland, Meksika ve Panama’ya yönelik tehditlerle, dünya ülke ekonomilerinin yarıdan fazlasını etkiledi.
AB ve NATO ülkelerini de hedefe koyan Trump, sanki dünya ülkelerinin ekonomik ve stratejik hedeflerini imha etmek için göreve gelmiş?

Hala idam kararı uygulanan ABD’de, başkanlar görevlerini bırakırken, suç işleyen ve ceza alan yakınlarının cezalarını affetme yetkisine sahip.
İlk başkanlığı sonunda seçimi kaybettiğini hazmedemeyen ve taraftarları ile meclisi basan Trump, ceza alan taraftarlarını ikinci göreve başladığında affetmişti.
Küresel güce sahip ülkelerden Rusya ve Çin otoriter ülkeler olarak bilinirken, bir dönem sonra yeniden seçilen ABD başkanı Trump’da ülkesini Otoriter ülkeler sınıfına çekmek istiyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye’de küresel güce sahip ülkeleri takip ederek, otoriter ülkeler sınıfına dahil olacak gibi.
Genelde otoriter yönetimlere sahip İslam ülkeleri, küresel güçlerin tehdit ve baskılarıyla çökertilmekte.
Irak, Afganistan ve Suriye gibi ülkeler de küresel güçlerin tehdit ve baskılarıyla terör örgütlerine teslim edilmeye devam ediliyor.
Sonuç olarak dünyayı yönettiklerini sanan küresel güçler bile demokrasi yerine otoriterliği seçtiğine göre, dünya büyük bir değişime doğru yelken açmış görünüyor.
Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin işi daha da zorlaşacağa benziyor.
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.