Bolu iline özgü ve coğrafi işarete sahip olan Bolu Kızılcık Tarhanası, Anadolu’nun zengin kültürel miraslarından biri olarak dikkat çekiyor.
Karabük Üniversitesi'nde Arş. Gör. Ayşe Nur USLU ve Arş. Gör. İbrahim Yılmaz tarafından 2022 yılında yayımlanan bir makalede; kızılcık tarhanasının, özellikle kış aylarında yöre halkı tarafından geleneksel bir gıda olarak hazırlandığı il il nasıl reçetelendiği yer alıyor. Farklı bölgelerde kullanılan çeşitli malzemeler ve üretim yöntemleri sayesinde ürün çeşitliliği sağlandığı bildiriliyor. Tarhana gibi bölgesel ürünlerin coğrafi işaret alması, bu ürünlerin korunması ve pazarlama olanaklarının artırılması açısından büyük bir önem taşıyor. Türkiye genelinde coğrafi işaretle tescillenen tarhana çeşitleri arasında Muğla Göce Tarhanası, Uşak Tarhanası, Maraş Tarhanası, Kütahya Kızılcık Tarhanası ve Bolu Kızılcık Tarhanası yer alıyor. Bolu Kızılcık Tarhanası, üretiminde kullanılan kızılcık meyvesi ve yüksek antioksidan içeriği ile diğer tarhana çeşitlerinden ayrılıyor. Kızılcık Tarhanası’nın önce meyvelerin püre haline gelip, tarhana gibi karılması ardından kurutulmasıyla hazırlanan formu, Anadolu’da oldukça şifalı bir çorba olarak biliniyor. Makalede ise bağırsak ve mide bozukluklarına iyi gelen kızılcık tarhanasının, ayrıca "kızılcık göçesi" olarak adlandırılan sütle pişirilen versiyonunun ise yeni doğum yapan kadınlar tarafından tüketildiğine büyük bir şifa kaynağı olduğu da yer alıyor. Ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya, NTV Bambaşka Sohbetler'e katıldı ve doğal şifa kaynağı 'Kızılcık Tarhanası'na dikkat çekti: "Bol sarımsaklı Kızılcık Tarhanası çocukluğumuzdaki en büyük ilaçtır, içersiniz ve ne hikmetse 2 güne iyileşirsiniz." ifadelerinde bulundu. Bolu Kızılcık Tarhanası’nın Türkiye genelinde tanınırlığının artırılması ve ev ortamında küçük ölçekli üretimin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bu sayede, hem ülke çapında hem de dünya genelinde bilinirliğinin ve pazarlama potansiyelinin artırılması bekleniyor. ÜNLÜ ŞEF'TEN KARABÜK VURGUSU Karabük, Bolu, Kastamonu ve Sinop illerinin meşhur "Bol sarımsaklı Kızılcık Tarhanası", şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya, bu geleneksel lezzetin yapımını ve özelliklerini vurgulayarak, Bolu Kızılcık Tarhanası’nın yalnızca bir gıda değil, aynı zamanda kültürel bir miras olduğunu ifade ediyor. Kızılcık Tarhanası’nın Karabük'te üretimine yönelik çalışmaların artması ile bu eşsiz lezzetin daha geniş kitlelere ulaşması bekleniyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer Safranbolu'da son zamanlarda artan Tarihi Konak yangınları yaşanan tehlikenin boyutunu ortaya koyarken, 150 yıllık bir konağın daha yanması yürekleri sızlattı.
Karabük’ün Safranbolu ilçesinde alevlere teslim olan yaklaşık 150 yıllık tarihi konaktan geriye kalan harabe, gün ağarmasıyla birlikte görüntülendi.
İzzetpaşa Mahallesi Akseki Sokak’ta Pınar Ç.’ye ait olduğu belirtilen konakta henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Ahşap yapının kısa sürede tutuşmasıyla büyüyen alevler tüm yapıyı sardı. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını uzun süre süren müdahalenin ardından kontrol altına alabildi.
Sabaha karşı tamamen söndürülen yangının ardından tarihi konağın büyük bölümünün çöktüğü, taş ve ahşap bölümlerin ağır hasar aldığı belirlendi. Konaktan geriye kalan harabe, görüntülenerek kayıt altına alındı.
Yangının, 24 Kasım’da açılması planlanan Kalealtı Eğitim ve Kent Tarihi Müzesi’nin bulunduğu bölgeye yakın bir noktada çıkması nedeniyle çevrede kısa süreli paniğe neden olduğu bildirildi. Yangının çıkış nedenine ilişkin başlatılan inceleme sürüyor.
YANGIN EN BÜYÜK TEHDİT
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve Osmanlı-Türk şehir kültürünü günümüze taşıyan Safranbolu’da, yangınlar tarihi doku için en büyük tehditler arasında yer alıyor. Kentteki tarihi konakların çoğunda ahşap iskelet sistemi, dar sokak yapısı, eski elektrik tesisatları ve temizlenmeyen bacalar yangın riskini artırıyor.
Safranbolu’da son yıllarda meydana gelen bazı tarihi konak yangınları şöyle:
1998 - Bağlarbaşı'nda tarihi konak yangını: Ahşap yapıda elektrik kontağından çıktığı değerlendirilen yangında yapı tamamen kullanılamaz hale geldi.
2002 - Cinci Han bölgesinde çatı yangını: Baca kaynaklı olduğu belirlenen yangında konak ağır hasar aldı.
2007- Kara Üzüm Sokak’ta tarihi konak yangını: Yapıdakilerin tahliyesiyle can kaybı yaşanmadı.
2013 - Kıranköy’de iki katlı ahşap konak yangını: Ahşap yapı tamamen yandı, bitişik yapılarda maddi hasar oluştu.
2017 - Gümüş Mahallesi’nde restorasyon sürecindeki konak yangını: Elektrik tesisatından çıktığı belirlenen yangında tavan ve çatı bölümü çöktü.
2021 - 120 yıllık konak yangını: İtfaiyenin uzun uğraşı sonucu söndürülen yangında yapı tamamen kullanılamaz hale geldi.
2023 - Çarşı bölgesinde konak yangını: Baca yangınının çatıya sıçramasıyla tarihi konak kısmen zarar gördü.
2024 - Yörük Köyü'nde bulunan üç katlı tarihi Sağır Şakir Konağı henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangında kül oldu.
2025 –150 yıllık konakta yangın: İsmetpaşa Mahallesi’nde çıkan yangında konağın kullanılamaz hale geldiği bildirildi.
Bu yangınlarda en yaygın nedenlerin baca çekiş problemleri, eski elektrik tesisatları, çatı katı birikintileri ve ihmal kaynaklı alevlenmeler olduğu rapor ediliyor.
“ÇATI VE BACALAR EN BÜYÜK RİSK”
Safranbolu üzerine yapılan teknik araştırmalarda, konak yangınlarının büyük bölümünün çatı katı ve bacalarda başladığına dikkat çekiliyor. Ahşap karkas yapıların yüksek yanıcılığı, dar sokaklar sebebiyle itfaiye araçlarının bazı bölgelere sınırlı erişebilmesi riski artırıyor.
Uzmanlara göre:Bacaların düzenli temizlenmemesi, elektrik tesisatlarının eski olması, yangın algılama sistemlerinin bulunmaması, yangın yönetmeliğine uygunluk denetimlerinin yetersiz kalması gibi sebepler tarihi konaklarda yangın riskini artırıyor.
EKONOMİK YETERSİZLİKLER RESTORASYONU GECİKTİRİYOR
Yangın sonrası hasar gören birçok konak, yüksek maliyetler nedeniyle uzun süre onarılamıyor. Restorasyon projelerinin uzmanlık gerektiren yapısı, malzeme maliyetleri ve bürokratik süreçler, yapıların atıl bırakılmasına yol açıyor. Bazı konakların ise tamamen yıkılarak yok olduğu biliniyor.
TARİHİ KONAKLAR SİGORTALANABİLİYOR MU?
Tarihi yapıların sigortalanmasında zorluk bulunsa da bunun mümkün olduğu belirtiliyor. Tarihi yapıların maddi-manevi değerlerinin ölçülmesindeki güçlük sigorta şirketleri için sorun oluştururken, “mutabakatlı değer poliçeleri” çözüm olarak öneriliyor.
Sigortalanabilmesi için yapının elektrik tesisatının yenilenmiş olması, yangın algılama ve uyarı sistemlerinin bulunması, su deposu sistemine sahip olması, yangın yönetmeliğine uygunluğunun belgelenmesi gerekiyor.
YANGIN YÖNETMELİĞİNDE ARANAN BAŞLICA ŞARTLAR
"Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik" uyarınca bir yapının kullanım izni alabilmesi için şu kriterlerin:yapı malzemelerinin yangın yönetmeliklerine uygunluğu, acil çıkış ve tahliye yolları, yangın merdivenleri ve güvenlik holleri, elektrik ve aydınlatma sistemlerinin uygunluğu, yangın algılama ve uyarı sistemleri, duman dedektörleri, yangın söndürme cihazları ve söndürme sistemleri, yönlendirme levhaları ve acil çıkış aydınlatmaları yer alması isteniyor.
ÖNLEM ALINMASI ŞART
Tarihi konaklarda yangın riskini azaltmak için düzenli baca temizliği, elektrik tesisatı kontrolleri ve ahşap yapıların koruyucu malzemelerle güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Konaklara duman algılama sistemleri, otomatik uyarı sensörleri ve mümkün olan yerlerde sprinkler (yangın söndürme) sistemi kurulması, alevlerin erken fark edilmesini sağlayarak kayıpları en aza indiriyor. Ayrıca sokak dokusunun dar olduğu Safranbolu’da, itfaiyenin hızlı erişimi için acil müdahale noktalarının artırılması, yangın hidrantlarının düzenli bakımının yapılması ve konut sahiplerine yönelik yangın eğitimi verilmesi, kültürel mirasın korunması açısından kritik önlemler arasında yer alıyor.