Karabük Postası tarafından
29 Ağustos, 2014 09:25 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Tıklanma Sayısı: 110
Yorum Sayısı: 0

Üniversite Kaydına e-devlet Kolaylığı

ZONGULDAK Yükseköğretim Kurulu tarafından başlatılan ve e-devlet üzerinden elektronik kayıt imkanı sunan 32 üniversiteden biri olan Bülent Ecevit Üniversitesi ilk günden yoğun ilgi gördü. İlk kez bu yıl uygulamaya konulan e-devlet kapısı üzerinden yapılan kayıt işlemleri, 26 Ağustos 2014 tarihinde başladı. Öğrencilere büyük kolaylık sağlayan e-kayıt uygulamasının devam ettiği BEÜ’de, farklı bölümlere kayıt yaptıracak öğrencilerin uygulamaya yoğun ilgi gösterdikleri görülürken, ilk iki saat içerisinde bu yolla üniversiteye kaydolan öğrenci sayısı 500’ü aştı. Elektronik kayıt sistemi üzerinden 2 Eylül 2014 tarihine kadar devam edecek e-kayıt uygulamasını tercih etmeyen öğrenciler, 1-5 Eylül tarihleri arasında da şahsen başvurarak kayıt yaptırabilecekler. BEÜ’de 2014-2015 Akademik Yılı ders kayıtları ise 8-12 Eylül 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci İşleri Daire Başkanı Muharrem Sarıkaya, üniversiteye kayıt işlemlerine getirilen yenilik hakkında şöyle dedi: “Yükseköğretim Kurumu tüm üniversitelere bir yazı göndererek, e-kayıt uygulaması başlatıldı. Üniversitelerin kendilerine müracaat da bulunmasını istedi. Biz de katılabileceğimizi bildirdik. Yapılan yazışmaların sonucunda işlemlerin başlatılması istemişti. Öğrencilerimiz 26 Ağustos – 2 Eylül 2014 tarihleri arasında isterlerse internet üzerinden e-kayıt yaptırabiliyorlar. Dilerlerse de şahsen müracaat edebilirler. E-devlet üzerinden 500’ün üzerinde öğrencimiz kayıtlarını yaptırdılar. Öğrencilerimiz 8 gün 24 saat kayıt imkanına sahip oldular. Günün her saatinde öğrencilerimiz e devlet üzerinden kayıtlarını yaptırabiliyorlar.”

blank
blank
Mustafa AKAY tarafından
06 Ocak, 2025 11:13 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Tıklanma Sayısı: 31
Yorum Sayısı: 0

SİYASETTE EN KOLAY MALZEME DİN

MUSTAFA AKAY

Çok partili sisteme geçildikten sonra ülkemizde, din en çok kullanılan bir unsur oldu. Çünkü, kolay bir malzeme idi. Yüzyıllarca hurafelere mahkûm edilmiş toplum, geçmişten gelen alışkanlıklarından kolay kurtulamadı.


Din ve inanç özgürlüğü bir toplumun temel taşlarından birisidir. İsteyen istediğine inanır, istemediğine inanmaz. Bu aynı zamanda laikliğin de özünü oluşturur. Kaba tabirle laiklik “devlet işiyle dini ayırmak” olarak da anlatılsa, özünde din, inanç ve vicdan özgürlüğü vardır. Laiklik, bir ulusun birleştirici gücüdür. Ayrışmayı önler, birlik ve beraberliği tesis etmeye çaba gösterir. Ulus devletlerin en büyük şansıdır.
Laikliğin, dine karşı olduğu Atatürk döneminden beri ileri sürülür. İlk mecliste de bu konu çok tartışılmıştır. Mecliste bulunan din âlimleri de laikliğe karşı çıkan tavır takınmışlardır. Yüce Atatürk, bunlardan birsinin laikliği anlamadığını söylemesi üzerine, “Laiklik adam olmaktır Hocam” diyerek yerine oturtmuştur.
Evet, laiklik adam olmaktır. İnsan olmaktır. Uygar olmaktır.


Gerici ve bölücü takımı laikliğe hep karşı çıkmışlardır. Çünkü, onların malzemesi din kullanıldığında çok daha kolaydır. Dinine ve inancına sağlam bir şekilde bağlı olanları kandırmak, yoldan çıkarmak ve sonuçta da oylarını almak için çok fazla çabaya gerek yoktur.


Onun için, dinin arkasına sığınarak siyaset yapanlar, bu alanda istismarı hep ön plana çıkarmışlardır. İrticaya kadar uzanacak bir yol, dini istismarla açılmıştır.


Dini istismar edenlerin en büyük mottolarından birisi “Din elden gidiyor” şeklindedir. Dini bütün gözükerek, saf ve inançlı insanları kandırmanın en büyük yollarından birisi budur.


Türk Halkı, inancına sağlam iken bu tür yobazlar yüzünden yolundan sapmalar göstermiştir. Bol bol cami yapmakla Müslüman olduklarını topluma gösterme çabalarında bilimi hep ikinci plana atmışlardır. Günümüzde teknolojinin en yenilerini kullanarak, dini istismarlar sürdürülmektedir. Şeyhler, şıklar, mollalar halkı hem beyin hem de maddi olarak sömürmektedirler. Halka, yoksulluğun kutsallığını anlatırlarken kendileri varlık içinde yüzmektedirler.


Seçimlerde, en kolay malzemelerden bir tanesi ise karısındakini “dinsiz” olarak yaftalamaktır.
Halkımız, görünürde inançlı gibi ancak, perde arkasında her türlü ahlaksızlığı yapan, haram yiyen, yolsuzluk, hırsızlık yapan bu tür siyasetçilere zaman zaman inanmakta ve tercihini ona göre yapabilmektedir. Elbette, sonuç hüsrandır.


Bunların alnı secdeye değiyor, çalmazlar, çırpmazlar, yetim hakkı yemezler denilenlerin yıllardır, ne haltlar karıştırdıklarını görüyoruz. Bunların tümü her şeyi paradan ibaret görürler. Dinin emrettiği hiçbir kuralı uygulamazlar. İsraf, hırsızlık en büyük hastalıklarının başında gelir. Materyalistlerden de bile maddecidirler. Her şey bizim olsun isterler. Komşusu açken, tok yatan bizden değildiri çoktan unutmuşlardır. Halka cenneti vaat edelerken, kendileri dünyanın cennetinde bir eli yağda bir eli balda yaşam sürerler.
Malzemeleri kolay olduğu için seçimleri de kazanırlar. Ancak, halkın gönencinin artması yolunda değil, yandaşların somurmaları için çalışırlar.


Kısacası, söyledikleriyle yaptıklarında büyük bir çelişki vardır. Tam anlamıyla takiye yaparlar,
Onun için de Atatürk’ü, Cumhuriyeti, laikliği sevmezler. Sevmezler ne kelime, bunlara düşmandırlar.
Geri kalmış ülkelerde siyasetin ana malzemelerinden olan din ticaretinin önündeki set, laikliktir.
Laiklik, din, inanç ve vicdan özgürlüğüdür. Kimseyi kimseye boğdurmaz. Gelişmiş ülkelerin kalkınma nedenlerinden birisisidir laiklik.


Türk Halkı, laikliğe sıkı sıkıya sarılmalıdır. Özellikle, kadınlarımız laikliğin kendilerinin koruma zırhı olduğunun bilincine varmalıdırlar.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.