Önüne gelen vurdu. Cumhuriyetin sağladığı nimetlerden yararlanarak, en tepe noktalara gelenler vurmaya devam ediyorlar hâlâ. Vuran vurana... Sağcısı vurur, solcusu vurur, futbolcusu vurur... Adını yazmasını bilmeyen vurur. Elifi görse mertek sananlar bile vurur... Neden vururlar? Niçin vururlar? Çünkü, Türkiye öylesine güzel bir ülkedir ki, herkesin gözü vardır. Herkesin gözünün olduğu bir ülkenin de elbette iç ve dış düşmanları olacaktır haliyle... İçteki işbirlikçiler tarihin her döneminde arkadan vurmuşlardır. Üç beş kuruş çıkarları için düşmanlarla iş birliği yaparak bu güzelim ülkeyi bölmek, parçalamak yönündeki amaçlarını hiç gizlememişlerdir. Neden vatanı satma noktasına pervasızca gelmişlerdir? Nedir amaçları? Ne kazanacaklardır, bu güzelim ülke parçalanınca? Çünkü kanları bozuktur... Çünkü, haindirler... Bu hainlerin içinde elbette dini kullananlar da vardır. Dindar değil, dinci olanlar için her şey mubahtır. Onlar için ne varsa paradır... Onun için insanların dinlerini öğrenmelerini engellemek için uyduruk masallar anlatırlar. Her yeniliğe karşıdırlar. İnsanların kendi dilleriyle dinlerini öğrenmelerine de ayak diretirler. İnsanlar, kendi dilleriyle dinlerini öğrenebilseler, bunların foyası ortaya çıkacaktır... Gözleri doymaz. İnsanlara kanaatkâr olmayı öğütlerken, kendileri devenin hamutuyla götürürler. Kefenin cebi olmadığını en iyi bilmesi gerekenlerin gözleri dönmüştür ve dünyalıklarını yapma için saldırdıkça saldırırlar. Hurafelerle insanları uyutmaya çalışırlar. Peki bunda başarılı olurlar mı? Olmaz mı? Geçin televizyonun karşısına kaç tane din ticareti yapan TV var görün. Kısacası, bu ve buna benzer anlayışlar Türkiye'yi yordular. Türkiye, yorgun bir ülkedir şimdi. Her alanda patinaj yapmaktadır. Türkiye'nin yeniden bir silkinişe ihtiyacı var. O silkiniş de Mustafa Kemal Atatürk'ün yoluna dönmektir. Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve devrimlerinin ışığı altında yeniden derlenip toparlanmaktır. O yüce insan 100 yıl önce, bugün yaşadıklarımızı görmüşçesine ya da derin öngörüsüyle şunları söylüyor. " Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis bu yapılar din ve devlet düşmanı olduğu Selçuklu ve Osmanlıyı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil yüz yıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki; bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek, bizlerin din düşmanı olduğumuzu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir. Ayrıca unutmayın ki; o gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır." Yine, Atatürk'ümüzün dünyanın en büyük devrimcisi olarak nitelendirdiği peygamberimiz de bugünleri yüzyıllar ötesinden bize şöyle anlatıyor. " İnsanlara öyle aldatıcı yıllar gelecek ki; o zaman yalancılar doğrulanacak, doğru sözlüler de yalanlanacaklardır. O zaman hainlere güvenilecek, güvenilir olanlar da ihanetle suçlanacaklardır" Yaşamımızda daima yer alması gereken iki büyük önder böyle söylüyor. Bu sözlere bakarak bugünleri iyi yorumlayabilir insanlar. Yeter ki, okusunlar, yeter ki araştırsınlar. Ne yazık ki, günümüzde din tacirliği ve vatan hainliği pirim yapıyor. Neden? Çünkü Türkiye yoruldu. Neden? Çünkü, Türkiye Hz. Muhammed'i ve Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamadı. Türkiye'nin kendine gelebilmesi için yeni bir silkinişe ihtiyacı var. Bunun için de rehber aramaya gerek yok. Rehberi belli. Türkiye, kendini yoranları ve satanları görebilse, bu silkinişi çok rahat yapabilir. Gözlerindeki perdeyi atmalıdır Türkiye... Gözlerindeki perde gittiğinde, Atatürk yolu ona her başarıyı getirecektir. Türkiye; kendisini yoranları def ettiğinde silkinecek ve şahlanacaktır. Haydi Türkiye... İstersen yaparsın. Sen neleri başarmadın ki.