Karabük Postası tarafından
12 Mayıs, 2014 07:46 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Türk Sağlık Sen Kastamonu Şube Başkanı Cengiz Büyükkapucu: “Hemşirelerimizin Sorunlarına Çözüm Üretilmelidir”

KASTAMONU Türk Sağlık Sen Kastamonu Şube Başkanı Cengiz Büyükkapucu, hemşirelerin sorunlarına çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi. Büyükkapucu, 12 Mayıs'ın 'Hemşireler Günü' olarak kutlandığını belirterek, “Ülkemizde her alanda olduğu gibi özellikle sağlık çalışanlarının, meslekleri ile ilgili gün ve hafta kutlamaları, bir kutlama programından çok, günden güne artarak devam eden mesleki sorunların ve olumsuz çalışma şartlarının konuşulduğu gün olmaktadır. Bir sağlık çalışanı olan Hemşirelerin, günden güne artarak devam eden iş yükleri, ülke gerçeklerine göre özlük ve mali haklarındaki kayıplar, maruz kaldıkları mobbing ve şiddet olayları bu sene de Hemşirelerin gündemini fazlasıyla işgal etmektedir” dedi. Türkiye’de yaklaşık 149 bin, Kastamonu’da da 600’e yakın görev yapan hemşirenin olduğunu hatırlatan Büyükkapucu, “Ne yazık ki sorunlar sarmalı içerisinde hizmet sunmak zorunda bırakılmışlardır. Ağır iş yükü ve aylık olarak çalışması gereken yasal süreye ek olarak aylık 60 saate kadar tutulan ekstra nöbetler, sağlık çalışanlarının ve Hemşirelerin bu gün en büyük sorunu halini almış, tükenmişlik sendromunun en büyük nedenidir. Zaten sayıları olması gereken sayının çok altında olan Hemşireler, görev alanları dışında ve nöbet uygulamalarından muaf tutulan meslektaşlarının da ekstra iş ve nöbet yükünü üstlenmek durumunda kalmaktadırlar. Bunlara mobbing ve şiddet gibi çalışma hayatını zorlaştıran unsurlar ve son zamanlarda konuşulmaya başlanan yardımcı hemşirelik lafları da eklenince hemşirelerin sıkıntı ve endişeleri katmerlenerek artmaktadır. Yukarıda bazılarını saydığımız tüm bu sıkıntılara rağmen, Sağlık çalışanlarına yıpranma payı çok görülmekte, döner sermayelerin arttırılması, adaletin sağlanması ve emekliliğe yansıtılması gibi uygulamalar ne yazık ki bir türlü hayata geçirilmemektedir. Bugün sabit ek ödemeye mahkûm edilerek komik performans ücretleri alan hemşire arkadaşlarımız mağdur durumdadırlar” diye konuştu. Sağlık çalışanlarının sorunlar içerisinde görev yapmaya çalıştığını belirten Büyükkapucu, şöyle devam etti: “Hemşireler, maaşını enflasyona ezdiren, hesap-kitap bilmez yandaş malum sendikanın eseri olan toplu sözleşme ile de, mali haklarında ciddi bir kayıp yaşamaktadırlar. 2014 yılı için sadece 123 TL’lik maaş zammı, 2014 yılının ilk 4 ayının enflasyon oranının 4.96 olması, artan döviz kuru, ücretlerin döviz bazında yaklaşık yüzde 16 gibi bir erimeye maruz kaldığı ve toplu sözleşmede unutulan/unutturulan enflasyon farkı, bu yandaş sendikanın çalışanları enflasyon karşısında nasıl mağdur ettiğinin en büyük göstergesidir. Hemşirelerin özlük haklarına baktığımızda ise 8 Mart 2007 tarihinde çıkan Hemşirelik Yönetmeliğinin bu gün fiilen uygulanmadığını görüyoruz. Mevcut Yönetmelik halen yürürlüktedir. Hemşirelerimiz 590 anne veya anne adayıdır. Bu sebeple bir annenin en büyük ideali çocuğunun iyi yetiştirmesidir, kreş hizmeti gibi hemşirelerimizin sosyal ve aile hayatlarına katkı sağlayacak, çalışma hayatının bu alanlara etkilerini azaltacak düzenlemeler için çalışmalar yok denecek kadar yetersizdir. Bizim beklentimiz göstermelik kutlamalar yerine hemşireler haftasında sorunların çözümü ve taleplerin karşılanması adına çalışmalar yapılmasıdır. Çalışma hayatında olumlu düzenlemelerin hayat bulmasıdır. Bu hafta hemşirelerimiz için umuttur, beklentidir. Buna cevap verilmelidir. Türk Sağlık-Sen olarak hemşirelerimizin sıkıntılardan uzak bir çalışma hayatına kavuşmaları dileğiyle, Türkiye’nin dört bir yanında bu kutsal hizmeti, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen özverili bir şekilde yürüten tüm hemşirelerimizin hemşireler haftasını kutluyor, sorunları her platformda dile getirmeyi tercih ediyoruz”
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
06 Mart, 2025 20:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

İl Tarım ve Orman Müdürlüğü: “Yağan kara güvenme, kokarcaya aman verme”

Samsun Vilayet Tarım ve Orman Müdürlüğü, "Yağan kara güvenme, kahverengi kokarcaya aman verme" ikazında bulundu.
İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, kahverengi kokarcayla ilgili açıklama yaptı. Kahverengi kokarcayla uğraşın devam ettiği belirtilen açıklamada, "İlimiz ziraî üretiminde başta fındık olmak üzere birçok eserde kıymetli ölçüde randıman ve kalite kayıpları meydana getirme riski olan, tahripkâr, istilacı ve polifag bir ziyanlı olan kahverengi kokarca ile gayret; bakanlığımız ‘Kahverengi Kokarca İle Gayret Hareket Planı’ yeterince; 2025 Yılı Bitki Sıhhati Uygulama Programı kapsamında Entegre Çaba Prensipleri doğrultusunda Kahverengi Kokarca Teknik Talimatına nazaran devam etmektedir. 2017 yılında birinci kere Terme ilçesinden vilayetimize giriş yapan, 2023 yılı Temmuz-Ağustos aylarında popülasyon artışının Terme-Çarşamba ilçelerinde kimi lokasyonlarda ekonomik olarak eserde ziyana yol açtığı, 2024 yılında ise popülasyonun artarak devam ettiği, bu süreçte ise il/ilçe tarım orman müdürlüklerimizin ihtar ve ikazlarını dikkate alarak uygulayan üreticilerimizin eserlerini müdafaaya yönelik çabalarında muvaffakiyete ulaştığı tespit edilmiştir. Kahverengi kokarca zararlısının tanınması ve ziyan boyutu ile kamuoyunun bilgilendirilmesi çalışmalarımız ziyanlı vilayetimize giriş yapmadan başlamış, hala bugün de il/ilçe uyum konsey toplantıları, il/ilçe bölüm toplantıları, kurum ve kuruluşlar ile istişare toplantıları, biyosidal uygulama eğitim programları, çiftçi eğitim ve yayım çalışmaları, proje çalışmaları, tarla okulları, örnek uygulama eğitimleri, uğraş takvimi duyuru ve ilanları üzere bütün argümanlar kullanılarak devam etmektedir. Bunun yanında bakanlığımızca tahsis edilen ödenekler ve yerelden temin edilen kaynaklar ölçüsünde sahipsiz alanların kışlak gayretinde kullanılmak üzere biyosidal ilaç alınması ve bu alanların ilaçlanması, kışlak öncesi ve kışlak sonrası feromon tuzaklarla cezbet-öldür yönergesi kapsamında kullanılmak üzere feromon tuzak ve etrafında yapılacak ilaçlamalar ile ilgili bitki muhafaza eserleri alımı, dağıtımı ve alanda aktif kullanımı, ilaçlamalarda kullanılmak üzere alet ekipman alımı, dağıtımı ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir" denildi.

2025’te artarak ve yayılarak devam etmesi öngörülüyor
Kahverengi kokarcanın 2025 yılında da artarak ve yayılarak devam etmesinin öngörüldüğüne dikkat çekilen açıklamanın devamında şu tabirlere yer verildi: "2025 yılında ise polifag, istilacı ve tahripkar bir ziyanlı olan kahverengi kokarca popülasyonunun artarak ve yayılarak devam etmesi öngörülmekte olup önlemlerimizin de artarak ve Kahverengi Kokarca ile Uğraş Hareket Planı doğrultusunda üreticilerimiz başta olmak üzere bütün dal paydaşları ile birlikte seferberlik ruhu içerisinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Kahverengi kokarca biyolojisi gereği sıcaklık ortalaması 15-16 dereci altına inmeye başladığında kışlamak için amaç gayret alanlarımız olan konut, ahır, boş depo ve çatı ortaları üzere barınma alanlarında kışlama eğilimi göstermektedir. Kış boyunca yaklaşık 4-5 ay bu kışlaklarda kışı geçirip sıcaklık ortalaması 12,5 dereceye ulaştıktan sonra kışlaklardan çıkışlar başlayıp çıkışlar 16 dereceye kadar devam etmekte ve ortalama 17 dereceyi geçtikten sonra büyük oranda sonlanmaktadır. Bu sene geçen kış kaidelerinin korunaklı alanlarda kışlayan böcek popülasyonu üzerinde bir tesiri olmayacağı öngörülmektedir. Kışlak gayreti ise öncelikle mekanik çaba (toplanıp imha edilerek) yapılarak, ulaşılamayan alanlarda ise Sıhhat Bakanlığı’nca ruhsatlandırılmış biyosidal eserleri kullanılarak çaba yapılmalıdır. Kışlak uğraşında katiyen (BKÜ) bitki muhafaza eseri kullanılmamalıdır."

Seferberlik ruhu içerisinde mücadele
Seferberlik ruhu içerisinde çaba edilmesi gerektiğini vurgulayan Tarım ve Orman Vilayet Müdürü İbrahim Sağlam ise "Kahverengi kokarca; kışlaklardan sıcaklık ortalaması 12,5 dereceyi ulaştığında çıkışlara başlayıp sıcaklık ortalaması 17 dereceyi bulana kadar periyodik olarak çıkışlarını sürdürmektedir. Karadeniz Bölgesi’nde rakımsal ve bölgesel sıcaklık farklılıkları da dikkate alındığında referans tarihi olarak 2-10 Nisan ortası baz alınarak kullanılan ruhsatlı biyosidal eserlerin uygulama yüzey alanlarında kalma mühleti, büyükşehirlerde uygulama yapılması gereken alanlarında da büyüklüğü ve çokluğu dikkate alındığında 1-10 Mart tarihi prestiji ile kışlak alanlarda biyosidallerin uygulamaya başlanmasına, 15 Nisan tarihinde ise sonlandırılmasının uygun olacağı önerilmektedir. Kışlak alanlarda zararlının hareketsiz olacağı ve kimyasalla temasının zahmeti üzere etkenler de baz alındığında çıkış yapmak için hareketlenmelerin olduğu bu tarihlerin baz alınması kışlaklardan çıkış basamağında gerek ziyanlı ile temasın gerekse de yapılacak gayrette muvaffakiyet bahtını ve oranını arttıracaktır. Gerek kışlak gayreti gerekse cezbet-öldür yolu ile çaba ve eser bazında kimyasal gayret takvimi hususlarında il/ilçe tarım ve orman müdürlükleri ile irtibatlı olunması ve takip edilmesi, yapılan tertiplere dayanak olunması, seferberlik ruhu içerisinde gayret çalışmalarına kişisel ve toplumsal olarak sürat kesmeden devam edilmesi ilimiz ziraî üretimi için son derece önemlidir" dedi.
Ayrıca kışlaklardan çıkış için uğraşa 1-10 Mart’ta başlanması, 15 Nisan’a kadar devam edilmesi öneriliyor. Öte yandan kullanılan biyosidal eserlerin kalıcılık müddeti baz alındığında Nisan sonuna kadar tesirlerinin devam edeceği belirtildi.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.