Karabük Postası tarafından
12 Ocak, 2023 10:01 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

TSD Başkanı Yılmaz’dan Hayırseverlere Çağrı

Türkiye Sakatlar Derneği (TSD) Karabük Şube Başkanı Muhittin Yılmaz, Karabük'te onlarca engelli vatandaşın  evlerine ulaşabilmesi için engelli asansörlerine ihtiyaç olduğunu belirterek, hayırsever vatandaşları engelli asansörleri yapmaya davet etti. Bunun için Dernek olarak ve şahsının yapım aşamasında fiili olarak çalışarak destek vermeye hazır olduğunu ifade eden Başkan Yılmaz; " Müstakil evlerin ikinci karlarında oturan ve köylerde yaşayan tekerlekli sandalye de yaşamlarını sürdüren engelli kardeşlerimiz var, bunların bazıları üst katlarda oturuyor. Onlar ve aileleri için dışarıya çıkmaları çok zor olduğundan dolayı dışarıya çoğu zaman çıkamıyor ve sosyalleşemiyorlar. Dernek olarak maddi bakımdan bizim gücümüz yok Bu kardeşlerimiz için TSE standartlarına uygun küçük asansörleri hayırsever vatandaşlarımız yapılmasında destek olurlarsa hem ailelerinin hem de engeli kardeşimizin hayır dualarını alırlar. Ayrıca bu kardeşimizin toplum ile kaynaşmalarına vesile olurlar. Dernek ve şahsım olarak yapım aşamasında fiili olarak çalışarak destek vermeye hazırız" dedi. ENGELLİLER İÇİN DERGİ VE  GAZETE SATANLARA İTİBAR ETMEYİN En çok muzdarip oldukları konu hakkında da açıklama yapan Türkiye Sakatlar Derneği Başkanı Muhittin Yılmaz, engelliler adına dergi ve gazete satanlara vatandaşların itibar etmemesini isteyerek, "Kesinlikle engelli vatandaşlar için yardım topluyoruz diye dergi, gazete satanlara itibar etmemeleri belirten Yılmaz, "Bu tür kişileri gerekli kolluk kuvvetlerine ihbar etsinler, onlar engelli kardeşlerimizin durumlarını istismar edip duygu sömürü yapıp para alıyorlar" diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Okuyucudan Gelenler tarafından
09 Mayıs, 2025 14:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Tezgâhın Ötesinde, Çeliğin Gerçek Ağırlığı

Bazı sayılar vardır ki, bir muhasebe kaleminden çok daha fazlasını anlatır. Ve bazı suskunluklar vardır ki, içlerinde haykıran hakikatin yankısı dolaşır.

. Ne hazindir ki, KARDEMİR gibi bu memleketin alın teriyle, çelik gibi iradesiyle yoğrulmuş bir değerin üstünde bugünlerde kimilerinin başka hesaplar yaptığı, karanlık gölgelerin kol gezdiği görülüyor.

Şirketin bilançolarına eğilen, kalem oynatıp rakam yuvarlayan, masa başında kıvrak zekâsını sanal bir itibar mücadelesine yatıranlar… Oysa gerçek, parantez içinde duran bir zarardan çok daha derindir. 3 milyar 31 milyon liralık zarar sanki bir eksikmiş gibi, üzerine 969 milyon da onlar ekleyip “4 milyar” deyiverenler… Siz hiç hesap yaparken vicdanı da dahil ettiniz mi?

Bir de çıkarıp eski defterleri, 10 dolara satılan kütüğü bugünle kıyaslayanlar var. Koca bir endüstri devriminin, yeşil çelik hedefinin, karbon nötr üretiminin, iklim yükümlülüklerinin, döngüsel ekonominin dönüştürdüğü bu sektörü hâlâ eski fiyatlar üzerinden değerlendirenler… Ne diyelim, zamana takılıp kalanlara çare yok.

Ama bir çare var; gerçeği söylemek. Prof. Dr. İsmail Demir’in kelimelerinde, sadece bir şirket yöneticisinin değil; bir yükün, bir vizyonun ve bir memleket meselesinin sorumluluğunu taşıyan bir yüreğin sesi var. “Bu şirket ne birilerinin arka bahçesi ne de yöneticileri birilerinin emir eridir,” diyor. Çünkü bu çelik gömleğin içine kimlerin girmeye çalıştığını, kimlerin “arka kapıdan” gelecek devşirmek istediğini artık herkes görüyor.

Demir’in söyledikleri çok açık ve samimi duygular üzerine kurulu. KARDEMİR’in çıkış yolu, rakam oyunlarıyla değil; yeşil dönüşümle, temiz enerjiyle, bilimle, teknolojiyle, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacak. Dünya, üretimi yeniden tanımlarken, bu toprakların çeliği hâlâ eski mantıkla tartılamaz. O terazi artık başka kalibrede çalışıyor.

Karabük halkına verdiği mesaj da inceliklerle dolu. “Biz Türkiye’nin şirketiyiz ama Karabük’ün omuzlarında yükseliyoruz.” Ne zarif bir sadakat, ne açık bir bağlılık… Yardım politikalarında, istihdam kararlarında Karabük’ü önceleyen bir anlayış, yalnızca kurumsal bir tavır değil; aynı zamanda vefa ile şekillenmiş bir gönül dili.

Ve çalışanlara dair söyledikleri… “En büyük gücümüz onlar,” diyor. Bir yönetici düşünün ki, zararın konuşulduğu masada emeği unutmuyor. Onlara söz veriyor, toplu sözleşmede destek oluyor. Çünkü biliyor ki bu şirketi ancak emekle, inatla, sabırla ayağa kaldıracak olan yine o insanlar.

Bugün KARDEMİR üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar, kendi küçük hesaplarını memleketin büyük meselelerinin önüne koyanlar bilsin ki, bu çelik öyle kolay bükülmez. Bu irade, birkaç spekülatörün yaz-boz tahtası değildir.

Belki birileri için KARDEMİR sadece bir şirket, bir tablo, bir grafik… Ama bu topraklar için o, istihdamın adı, çelik bilekli insanların emeğinin ve alın terinin simgesi, yani Karabük’ün kalbidir.

Ve unutulmamalıdır: Bu kalp, yalanla değil, yalnızca zırhı çelikten yapılmış insanların hakikat arayışları ile atar.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.