Toplam ihracatın yüzde 51’ini gerçekleştiren üç il deprem tehdidi altında!
Deprem uzmanları yakın dönemde Marmara Bölgesini etkileyecek büyük bir deprem bekliyor. Ekonomi çevreleri önceliğin insan sağlığı olduğunu belirterek olası bir Marmara depreminde ekonomik yapının devamlılığını sağlamak amacıyla sanayileri ve altyapıyı kapsayan acil bir eylem planının devreye sokulması gerektiğini belirtiyor. Olası depremde toplam ihracatın yüzde 51’inin gerçekleştiği İstanbul, Kocaeli ve Bursa ihracat kaybı riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Türkiye deprem gerçeğiyle yaşamaya devam ediyor. 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve 11 ilimizi derinden sarsan depremin yaraları kapanmadı. Deprem uzmanları, 6 Şubat felaketinin bir son olmadığını yakın dönemde bu kez Marmara Bölgesi’ni etkileyecek büyük bir depremin beklendiğini ifade etmişti. Deprem ihtimali ilk olarak can kayıpları endişesi oluşturdu. Bu anlamda kentsel dönüşüm ve deprem üzerine çalışmalar yoğunlaştırıldı. Ancak bir depremin bir diğer yıkıcı ektileri ekonomiler üzerine oluyor. 1999 yılındaki depremde Türkiye ekonomisi yaklaşık 20 milyar dolar civarında bir ekonomik tahribata uğradı. En son 6 Şubat’taki depremin yol açtığını zarar 100 milyar doların üzerinde gerçekleşti. 3 ilden 130,9 milyar dolar ihracat Türkiye’nin yeni bir deprem senaryosu yaşaması durumunda oluşabilecek etkiler incelendi. Ortaya çıkarılan detaylarda ihracatın gerçekleştiği iller bazında dikkat çeken sonuçlar görüldü. İstanbul, Kocaeli ve Bursa 2023 yılında toplam 130,9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. "Milli gelirin yüzde 45’i Marmara Bölgesinden, ihracatın yarısını 3 ilden sağlanıyor" Türkiye’nin 2023 yılında gerçekleştirdiği 256 milyar dolarlık toplam ihracatın bunun yüzde 51’lik kısmı İstanbul, Kocaeli ve Bursa’dan sağlandı. Ekonomist Dr. Rahmi İncekara, bu 3 ilin toplam ihracatta öne çıkmasının Marmara Bölgesi’ndeki olası depremin, can kaybından sonra ihracat üzerinde de endişe oluşturduğunu belirtti. 1999 yılındaki depremde Marmara Bölgesi ihracatın yüzde 65’ini, karşılarken günümüzde bu rakam yüzde 70 seviyesine kadar ulaşmış gözüküyor. Marmara Bölgesi sanayi cirosunu ve çalışan sayısının yarısını oluşturuyor. Rakamsal olarak baktığımızda, hem vergilerin yüzde 60’ı, milli gelirin yaklaşık yüzde 45’i bu bölgeden üretiliyor. Kayıtlı istihdamda da önemli bir miktar bu bölgede bulunduğunu görebiliyoruz. İstanbul, Bursa ve Kocaeli yüzde 51’lik oranla ihracatın yarısından fazlası gerçekleşiyor. Kayıtlı istihdamın yüzde 30’u ve benzer şekilde milli gelirin önemli bir kısmı buralarda gerçekleşiyor" dedi. 1999 yılındaki depremin maliyetinin günümüz rakamlarıyla 20 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan İncekara, "O zamanlar GSYH 256 milyar dolar düzeyindeydi. Günümüzde GSYH’nin ve borçluluğun 4 kat büyüdüğünü ve ihracatın da yakın oranla büyüdüğünü düşünürsek, günümüzde maliyet açısından bakıldığında katlanarak artabileceğinin altını çizmek gerekiyor" diye konuştu. Neler yapılmalı?"Mevcut yapılar kuvvetlendirilip, yedek güçler oluşturulmalı" Ekonomist İncekara, bu durumla ilgili olarak alınabilecek kritik önlemlerin var olduğunu belirterek şu şekilde açıkladı: "Özellikle sanayinin tarım arazilerine zarar vermeden taşınabilmesi, nüfus yoğunluğunun başka illerde yaşam seviyesini ve kalitesini yükseltecek şekilde seyreltilmesi, özellikle firmaların operasyonlarına devam edebilmesi için makine, yedek parça, operasyonel işlemlerini sürdürebilecek olan iletişim ve yedek güç gibi pek çok altyapısını sağlayabilmesi, Anadolu’nun lojistik, tedarik zinciri ve depreme daha dayanıklı altyapılarla perçinlenmesi, İstanbul içerisindeki kritik altyapılar olarak ifade ettiğimiz yapıların kuvvetlendirilmesi, bina, okul, hastane, fabrika ve sanayinin güçlendirilebilecek olan şekilde tesis edilmesi gerekir." "Tedarik zincirleri güçlendirilmeli" Önlemler alınmazsa olası bir deprem söz konusu olursa dış ticaretin sekteye uğrayabileceğini belirten İncekara, "Burada teknolojik yatırımları daha fazla artırmalı, tedarik zincirleri kuvvetlendirilmeli, operasyonel anlamda firmaların faaliyetlerini sürdürebilmeleri için hem bulundukları yerleri kuvvetlendirmeleri hem de diğer alanlara yaymaları gerekmektedir" dedi. "Acil eylem planları devreye sokulmalı" Depremin zamanının bilinmemesinden kaynaklı önlemlerin bir an evvel hayata geçirilmesinin söz konusu olduğunu vurgulayan İncekara, "Deprem zamanı bilinmemekle birlikte her zaman yaşayabileceğimiz bir doğal afet olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla bütün firmalar hem ülke bazında ve kendi bünyelerinde acil eylem planlarını devreye sokmaları gerekmektedir. Ülkenin, firmaların ve vatandaşların bu önlemlere acil eylem planı olarak yönelmeleri ve bu doğrultuda hareket etmeleri gerekiyor. Biz bütün unsurlarla birlikte deprem konusunda yedeklemelerimizi yapmamız gerekiyor. Olumsuz durumlarda akışı sürdürmek için devreye sokacağımız alternatif planlarımızı belirlemeliyiz. Altyapıdan iletişime, kritik noktalarda ihtiyaç duyulan bütün hususlarda net bir şekilde hazırlıklarımızı devreye sokabilirsek, meydana gelebilecek her türlü riske karşı önlemlerimizi almış oluruz" ifadelerini kullandı. "Firmaların organizasyonel yapısını deprem riski az olan yerlere dağıtması gerekiyor" Marmara Bölgesi’nde oluşabilecek bir depremin, ihracatın yarı yarıya etkilenmesi anlamını ifade ettiğini söyleyen İncekara, "İhracatta Türkiye’nin önemli bir kalite fiyat rekabeti içerisinde yer aldığını görüyoruz. Hem döviz kurlarındaki artış hem ihracat konusunda meydana gelebilecek maliyet ve altyapının zarar görmesinden dolayı üretimde yaşanacak kayıplardan sonra ciddi miktarda azalış söz konusu olacaktır. Haliyle ihracatı daha fazla güçlendirebilmek amacıyla öncelikle üretim tesislerinin, fabrikaların, sanayinin ve ihracatın güçlendirilmesi sonrasında bu ihracat hacminin daha sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için başta Anadolu olmak üzere bütün firmaların organizasyonel yapısını dağıtması gerekiyor. İhracatın daha fazla sağlıklı sürdürülebilir hale getirilmesi için doğal afetlerin yanısıra aslında sürdürülmesi ve daha fazla tabana yayılması gereken bir faaliyet olarak ele alınmasını beraberinde getiriyor. Bu eylemlerin hepsi Türkiye’nin mevcut potansiyelini daha üst seviyeye taşıyacak ve doğal afetlerden de etkilenmeden yoluna devam etmesini sağlayacak" şeklinde konuştu.(İHA)
Bartın’da bir genç, pop sanatkarı Güliz Ayla konserinde sahneye çıkarak, binlerce kişinin gözü önünde kız arkadaşına evlilik teklifinde bulundu. "Evet" karşılığı alan genç, sanatçı ile birlikte müzik söyledi.
Bartın’da düzenlenen Çilek Şenliği renkli ve enteresan imgelere sahne oluyor. Şenliğin ikinci gününde çilekli pasta müsabakası düzenlendi. Heyet üyeleri, birbirinden hoş 19 pasta ortasından en güzelini seçmekte zorlandı. Birinciye 5 bin TL mükafatın verildiği yarışın kazananı Bartın ve çilek temalı yaş pastayı hazırlayan Ekin Aytekin oldu.
Yarışmanın akabinde ise halk oyunları şovları sergilendi. DJ performanslarının da yer aldığı ikinci günün finalinde ise pop sanatkarı Güliz Ayla, sahne aldı. Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşen konserde, sanatçı binlerce kişiyi coşturdu.
Sanatçıdan kendisine enteresan benzetme
Pop sanatkarı Güliz Ayla, sahnede yaptığı kısa konuşmada çileğe benzemek istediğini lakin giydiği yeşil kıyafet nedeniyle olgunlaşmamış çileğe benzediğini söyledi. Sanatçı, "Burada olmaktan çok memnunum. Ben de çileğe benzemek istedim, olmadı. Yeşil kaldım biraz. Olmamış, tatlı değil mi? Daha tam olmamış, yani mevsiminde değil" dedi.
Sahneye çıkan bir hayranı ise kara kalem çalışması ile çizdiği resmi ünlü sanatkara verdi. Kız arkadaşı ile birlikte sahneye çıkan bir genç ise, sahnede arkadaşına evlenme teklifinde bulundu. Diz çökerek, kız arkadaşına evlilik teklifinde bulunan genç, "evet" yanıtı alması üzerine alandakiler tarafından alkışlandı. Ünlü sanatçı ise, teklifin akabinde "ve sizi karı koca ilan ediyorum" diye espri yaparak, çifti kutladı. Gençlerin sevinç ve heyecanına ortak olan sanatçı, bir müziğini da onlarla birlikte seslendirdi.
Programda sanatkara 1 sepet Bartın çileği armağan edildi.
Festivalin ikinci günü aktiflikleri sanatkarın verdiği konserin akabinde sona erdi