blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
27 Eylül, 2024 16:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Tabiata 270 bin sülün

Samsun Gelemen Sülün Üretme İstasyonu’nda 21 yılda 270 bin sülün üretilerek doğaya salındı.

Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce, sülün neslinin azalma tehlikesinde olması sebebiyle 1969 yılında Gelemen Sülün Üretme İstasyonu kuruldu. 2003 yılından sonra düzenli üretime giren istasyonda bugüne kadar 270 bin sülün üretildi. Halen faaliyetlerine devam eden tesiste özel olarak bakılan sülünlerin üretimi devam ediyor. Yetiştirilen erkek ve dişiler belli bir olgunluğa geldikten sonra Türkiye’nin farklı noktalarına salınıyor.
Sülünleri salım aşaması
Çalışmalar hakkında bilgi veren Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürü Resul Doğan, "Gelemen Sülün Üretim İstasyonu 1969 yılında kurulmuş. İlk yıllarda üretimde belli sıkıntılar yaşansa da 2003 yılından sonra düzenli bir üretime geçmiş ve sonra 270 binin üzerinde sülün üretimi yapılarak doğaya salma işlemi gerçekleşmiştir. Burada amaç, doğada azalan türün devamını sağlamaktır. Üretim istasyonumuzda bugün itibarıyla 2 bin 500 civarında anaç sülünümüz bulunmaktadır. Bunlardan 2 bin tanesi dişi, 500 civarı erkektir. Ortalama bir dişi sülünden yıllık olarak 40 ile 45 tane yumurta almaktayız. Üretim mevsimi mart gibi başlayıp, haziran ayında sonlanmaktadır. Alınan yumurtalar kuluçka makinelerine yerleştirilerek 24 gün süre içerisinde yumurtalardan çıkım gerçekleşme sağlanmaktadır. Civcivler yumurtalardan çıktıktan sonra 15 ile 20 gün civciv kafeslerinde daha sonra kapalı büyüme kafeslerinde bakılmaktadır. 8. haftadan sonra açık alanlara yerleştirilerek 1 yıl ergenliğe gelinceye kadar tutulmaktadır. Doğaya salınacak büyüklüğe gelen sülünler genel müdürlüğümüzün bize gönderdiği tahsisler doğrultusunda ilgili illere gönderilerek doğaya salınımı yapılmaktadır" diye konuştu.
"Özel olarak takip ediliyor"
Salınan sülünlerin takibiyle ilgili bilgi veren Doğan, "Genelde sülünlerimizi tabiat parklarına, sulak alanlara, yaban hayatı geliştirme sahalarına salıyoruz. Bu alanlar avcılığa kapalı alanlardır. Bu kapalı alanlarda genelde senede 2 defa sayım ve envanter çalışması yapıyoruz. Bunu yaparken fotokapanlardan, termal kameralardan, çeşitli teknolojik aletlerden, dronlardan faydalanıyoruz. Kızılırmak ve Yeşilırmak sahalarında daha önce doğaya saldığımız sülünlerin yuvalarını tespit ettik. Sülünün dünyada salım ve yerleştirmede başarı oranı düşüktür. Ama biz bu gördüğümüz neticeler sonucunda amacımıza ulaştığımızı düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
"Bu yıl 2 bine yakın sülün doğaya salındı"
Müdür Doğan, bu yıl 2 bin sülünün tabiata salındığını belirterek, "Sülün Doğu Karadeniz, Orta Karadeniz habitatlarında yaşayan türler olduğu için talepler doğrultusunda Kastamonu’nun sahil kesimlerine, Sinop, Rize, Giresun ve Trabzon’da bu yıl salımlar gerçekleştirdik. 2003 yılında bugüne kadar 270 bin sülün doğaya salındı. Bu yıl ise 2 bine yakın sülün doğaya bırakıldı. Talepler doğrultusunda salımlar devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
"Amaç keneler değil"
Müdür Doğan, amaçlarının sülün potansiyelinin artması olduğunu ifade ederek, "Bütün kanatlılar kene ve buna benzer böceklerle beslenirler. Bizim doğaya sülünleri salma ve yerleştirme amacımız keneler için değil, genel olarak sülün potansiyelinin artırılması ve neslin devamı içindir" açıklamasında bulundu.
"Yaşam alanları daralmış ve nesli tehlikeli sınıra geldiği için üretim istasyonları kuruldu"
Müdür Doğan şunları söyledi:
"Sülün, sülüngiller familyasından 50 altı türü olan bir türdür. Dünyada genel olarak Orta Asya’dan yayılış gösterir. Buradan Aral Gölü, Hazar Denizi, Kafkaslar’a kadar, zaman içerisinde de insan eli ile Avrupa’ya kadar taşınmış bir türdür. En yaygın olan halkalı sülündür. Sülün ismini bugünkü Gürcistan’da kuruluşmuş antik çağ krallığı olan ‘Kolhis Krallığı’ndan almaktadır. Ülkemizde doğal olarak yetişen Kafkas sülünüdür. Kafkas sülünü, Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz, Sinop’a kadar uzanan coğrafyalarda, Kızılırmak ve Yeşilırmak Deltalarında 0 ile 400 rakımlarında bulunmaktadır. İnsanoğlu var olduğu sürece doğaya müdahale etmiş ve yaşam alanlarını doğal habitatları değiştirmiştir. Nüfus artışı, tarımsal alanların genişlemesi, sanayileşmenin gelişmesi, doğal afetler nedeniyle, Kafkas sülünün yaşadığı doğal alanlar tahrip olmuştur. Yaşam alanları daralmış ve nesli tehlikeli sınıra geldiği için bunu desteklemek amacıyla sülün üretim istasyonları bakanlığımız adına kurulmaya karar verilmiştir."
Üretim istasyonu faaliyetlerine son hızla devam ediyor.
(FAÜ-

MAĞDURİYET GALİBİYET GETİRİR
blank
Mustafa AKAY tarafından
22 Aralık, 2024 14:31 tarihinde yayınlandı
A+ A-

MAĞDURİYET GALİBİYET GETİRİR

Son günlerin sihirli sözcüğü " silkelemek".
Bilindiği gibi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın CHP'li belediyeleri silkeleme talimatı var, Çalışma Bakanı’na. Baş yüce emir verir de yerine getirilmez mi? Yani, emir demiri kesmez mi?
İsterseniz, "silkeleme" ne anlama geliyor ve neler silkeleniyor, ona bir bakalım.
Silkeleme, öz Türkçe bir sözcük. "Sarsmak, üstündeki şeyleri düşürmek" anlamına geliyor sözcük anlamıyla. Ancak, bir de mecazi tanımı var. "Dövmek, etkilemek" anlamını içeriyor.
Tayyip Erdoğan ve bakanı sözcüğü bu anlamıyla kullanıyorlar.
Peki, yaşamımızda önemli bir yeri olan, bu sözcük en çok nasıl kullanılıyor. Bir sıralayalım. Türk Halkı neleri silkeliyor?
Önce halı silkeliyoruz. Daha çok silkelediğimiz şey var. Örneğin, yaka silkelemek, çarşaf silkelemek, ceviz silkelemek, dut silkelemek, elma silkelemek, sofra bezi silkelemek ve çamaşır silkelemek gibi.
Belediyeler nasıl silkelenir? Pardon belediyeler silkelenmez, dövülür.
Belediyeler nasıl dövülür?
SSK ve maliyeye olan borçlarını tahsil etmek için hesaplarına el konularak, açtıkları kreşleri kapatmaya zorlanarak, bazı yetkileri ellerinden alınarak. Şimdi yapılmak istenen kabaca bunlar ve benzerleri.
Geçmişten gelen birikmiş borçları bu dönemde tahsil etmeye kalkmak, belediyelerin hizmet akışını önlemeye yöneliktir. Çünkü CHP'li belediyeler harika işler yapmaktadırlar.
Depreme, afete en önce koşanlardır. Sınırları içindeki yoksula ulaşan ve onlara çare olmaya çalışanlardır. Sosyal belediyeciliğin yanında, çok güzel yatırımlar yapanlardır.
Bu faaliyetler, halkın gözünde kabul gören ve benimsenen çalışmalardır. Bunlar oya tahvil olacak sonuçlar doğuracaktır. O nedenle, engellenmeleri gerekir. Her türlü zorluk CHP'li belediyelere karşı çıkarılır. Halkın hizmet almasının önü birkaç oy uğruna kesilir.
Sonuçta ise bir mağduriyet ortaya çıkar. Ellerinden hakları alınan mağdur insanlardır. Bu ise, bireyleri başkalarının zararına uğrattığı konumuna getirir. Psikolojik yanları da vardır.
Geçmişte, mağduriyet yaşadığını ileri sürerek, iş başına gelenlerin bunu anlayamamaları akıl tutulması bir olaydır. Çünkü Türk Halkı vicdanlıdır ve mağdurun yanında yer alır.
Hükümetin yaptığı tam anlamıyla, bir mağduriyet yaratmaktır. Mağduriyete uğrayanlar, tek taraflı da değildir. Bu mağduriyette halk da mağdur olmaktadır. Çünkü alacağı hizmet kesintiye uğramaktadır.
Bu mağduriyetin mağlubiyet getiren bir sonuç doğurur.
Yani, mağdur edilenlerin galibiyetiyle sonuçlanır masal.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.