Karabük Postası tarafından
30 Nisan, 2016 15:59 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Sözen: “Ne İstifa Ederim Ne de İhracı Kabul Ederim”

İl Genel Meclisi Başkanı Ahmet Sözen, hakkındaki iddialar cevap verdi. Sözen; “Benim için asıl olan milletin gönlünden ihraç olmaktır. Sonuçta bizler milletimizin oyları ile bu görevlere geldik.  Asıl olan millete hizmettir, milletimizin gönlünden ihraç edilmedikçe hiç kimse bizi gerekçesiz kararlarla ihraç edemez. Unutulmamalıdır ki, yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde, güneş görmemiş daha bir çok hakikat gölgeleniyor” dedi Karabük İl Genel Meclis Başkanlığı seçiminde mevcut İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Yıldırım’ın karşısına aday olan ve bir oy farkla İl Genel Meclisi Başkanlığına seçilen Ahmet Sözen, hakkındaki iddialara yaptığı basın açıklaması ile cevap verirken, aba altından sopa gösterdi ve “yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde, güneş görmemiş daha bir çok hakikat gölgeleniyor” dedi Sözen yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Gazetelerde ve internet sitelerinde son bir aydır şahsıma yönelik yapılan haberler heves sahiplerinin kursaklarında kalır. Bazı tez canlı arkadaşlar iddialar ve gerçekler arasında pamuk ipliği kadar bile bir bağ yokken kamuoyunu yanıltıcı beyanda bulunuyorlar. Bu yalan yanlış beyanlar gün gelir terse döner. 1 Nisan’da gerçekleştirilen İl Genel Meclis Başkanlığı seçimleri ile alakalı yaklaşık 1 aydır yapılan haberlerden dolayı partimize zarar vermemek adına mesnetsiz açıklamalarda bulunmaktan  itina ile kaçındım. Hakkımda son günlerde görevimden önce istifa ettirileceğim veya ihraç edileceğim yönünde bir dizi haberler yapılmakta. Şu bilinmelidir ki, 2001 yılından beri AK Parti’nin içinde olan bir kişi olarak parti tüzüğünü ve iç yönetmeliğini gayet iyi bilmekteyim.  Grup kararına rağmen mevcut adayın karşısına çıktığım yöndeki haberlere de açıklık getirmenin zarureti doğduğunu düşünüyorum.  Partimizin iç yönetmeliğinde yer alan 83/e maddesinde “Gizli oylama ile alınan grup kararları bağlayıcı niteliktedir”  demesine rağmen ve yine teşkilat yönetmeliğinin 85. Maddesinde yer alan Grup karaları, grup karar defterine tarih ve sıra numaraları ile özet olarak yazılır hükmü yerine getirilememiş ve bir grup kararı alınamamıştır. İl Başkanımızın bu noktada sadece sözlü ve taraf beyanları bir tavsiye kararından ibaret kaldı. Hal böyleyken, benim aday olmam mevcut İl Genel Meclis Başkanı adayını kabul etmemek ve  olmayan grup kararına uymamak mıdır. 1 Nisan’da gerçekleştirilen seçim öncesi alınması gereken grup kararı neden önce 4 Nisan sonra 22 Nisan tarihinde alınmaya çalışıldı. Bu sorularında sorulması gerekli. Şimdi ise Genel Merkez MKYK tarafından  İl Başkanlığımıza ulaştırdığı söylenen karar doğrultusunda istifam istenmekte. Ben bu göreve aday olurken, kimsenin emri yada isteği doğrultusunda aday olmadım. Kurulduğu günden bu yana partimizin her kademesinde azimle görev yapmış birisiyim. Oldu ki, eğer parti teşkilatımız iç yönetmeliği ve tüzüğe göre grup kararı alabilmiş olsaydı ben aday dahi olmazdım.  Grup kararı alınması için kendim bizzat mücadele etmeme rağmen bu kararı bir türlü aldıramadım. Buna diğer meclis üyelerimizde şahittir. Gelinen son noktada ise eğer istifa etmeyip ihraç edilmem karşısında bir başka partiye geçeceğim yönde de iddialar ve haberler söz konusu. Alınamamış bir grup kararına rağmen demokratik bir şekilde aday olup bir oy farkla da olsa seçimi kazanmış olmam ve ihraç edilme durumu ile karşı karşıya kalsam da partimin bir neferi olarak devam ederim. Hiçbir şekilde bir başka partiye geçmem dahi söz konusu olamaz. Kaldı ki, parti tüzük ve iç yönetmeliği hangi konularda ihraç edileceği durumunu ise alenen belirtmekte. Bu nedenle ne görevimden istifa ederim, nede ihracı kabul ederim. Son 1 aydır yaşanan bu gelişmeler bir takım kesimi rahatsız etse de bizler Karabük ve ilçelerinin köylerine en iyi hizmeti getirmek için var gücümüzle çalışacağız. Sonuçta partimizin adında yer aldığı gibi, ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Bizler hem adaletimize güvendiğimiz kadar ilimizin ve ilçelerimizin köylerini de kalkındırma adına mücadelemiz sonuna kadar sürecektir. Benim için asıl olan milletin gönlünden ihraç olmaktır. Sonuçta bizler milletimizin oyları ile bu görevlere geldik.  Asıl olan millete hizmettir, milletimizin gönlünden ihraç edilmedikçe hiç kimse bizi gerekçesiz kararlarla ihraç edemez. Yaptığım bu açıklamayı birileri için anlam ifade etsin diye yapmadım. Aklım, vicdanım ne emrediyorsa o şekilde konuşurum. Özür dilemeyi erdem bilirim ve gerekliğine inanıyorsam hiç çekinmeden yaparım. Mesleki ve siyasi hayatım boyunca her zaman haktan yana oldum, haksızlık ve adaletsizlikle mücadele ettim. Birileriyle mücadele edebilirsiniz, birilerini sevmeyebilirsiniz ve kaldı ki onların yanlışları da olabilir. Öyle olsa dahi, ilahi emir odur ki, “adaletten ve hukuktan ayrılmamak gerekir.” Unutulmamalıdır ki, yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde, güneş görmemiş daha bir çok hakikat gölgeleniyor.”  

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
29 Temmuz, 2025 14:09 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

“SEBEB OLANLAR KEBEB OLSUN !”

Başlıktaki bu söz Yörük Ramazan Kıvrak'ın bedduası. "Orman yangınlarına bilerek, kasten SEBEB olanlar KEBEB olsun" diyor.
Orman yangınları son yıllarda neden bu kadar artış gösterdi?
Yüzyıllardır yanmayan ormanlarımız şimdi neden yanıyor?
Yangına neden olan şartlar mı değişti? Hayır!
Köyler boşaldıktan sonra, orman yangınlarında ciddi bir artış gözlemlendi.
Köylü ormanında sahip çıkıyordu. Yaşamını idame ettirmek için ORMANA ihtiyacı olduğunun farkındaydı.
Orman köylülerine "ihtiyaç" adı altında, belli dönemlerde orman işletmeleri tarafından bir hak tanınırdı. Köylü kışlık yakacak ihtiyacını ormandan sağlardı. Daha önceden belirlenen alanlardaki kuruyan ağaçları ve kuru dalları köylülerin almasına izin verilirdi. Köylüler ormanların gönüllü bekçileriydi.
Köylülerin keçi sürüleri; ormanlardaki yangının yayılmasına neden olan, ağaçların alt dallarını temizlerdi. Keçiler, ayaklarıyla, örtü yangınına neden olan yerlerdeki çam iğnelerini de temizlerdi.

Bakınız, Yörük Ramazan ne diyor;
"Keçinin ön ayağında ateş yakacak kibrit yoktu. Ağaç kesecek testere yoktu. Taş kıracak kepçe yoktu. Keçinin arka ayağında tarla açacak pulluk yoktu!
Neden dal yiyen keçi'yi değilde, dağ yiyen insanı dağlara , ormanlara soktunuz?
Neden ormanların yüzlerce yıllık gönüllü bekçileri yörükleri ormandan çıkardınız da, ormanları kesen, yakan, yok edenlere ormanları teslim ettiniz.
1924, 1969, 1980, 2018 de adı değişen, YAŞ ağaç için, KURU lan Orman bakanlığından beri; VAR orman miktarını ve YOK orman miktarını, kesilen ağaç sayısını, dikilen ağaç sayısını, verilen maden ruhsatları miktarını, ormanlıktan çıkarılan yer miktarını ve yanan yer miktarını incelemek ve ormanın gerçek sahibi millete duyurmak lazım.
Ormanı korumak için yeniden, ormanın sahipleri; Devlet, Millet işbirliğiyle çalışma başlatılmalı. Tüm partilerin ülke çapında üye vereceği, yerel yönetimlerde de tüm partilerin üye vereceği, ve muhtarlıkların ve azaların, ihtiyar heyetinin üye olarak katılacağı, Ülkede , Şehirde, Köyde; Orman koruma komisyonları kurulmalı. Yetki ve sorumluluk verilmeli.
Türk töresi 22. maddesi Mecbur kalmadıkça ağacı kesmiyeceksin, suyu kirletmeyeceksin der. Dinimiz savaş halinde bile tarım arazilerinin, ağaçların tahrip edilmesine cevaz vermez. Orman yangınlarına bilerek, kasten SEBEB olanlar KEBEB olsun.
Yeni dünya ve ülke düzeninde işimiz; Allaha kaldı. Allah yardımcımız olsun. Atalarımız ORMANA ; KORU-KORULUK derdi, KORU YAMADIK."

Ne yazık ki, son günlerde, ülkemizin farklı bölgelerinden gelen orman yangınları haberleri ile yüreğimiz yanıyor,
Memleketim Karabük ormanları ne yazık ki, ben bu yazıyı yazarken de yanmaya devam ediyor. Kahroluyoruz. Psikolojimiz bozuldu Hayatımıza güzellikler katan, havasını solumaktan, seyretmekten büyük keyif aldığımız, vazgeçilmezimiz, eşsiz varlıklarımız, akciğerlerimiz yangınlar nedeni ile yok olup gidiyor.
Rutin bir şekilde, her yıl yaz ayları geldiğinde mutlaka bu acıyı yaşıyoruz.

Orman yangınlarıı önlemek için önerilerin yer aldığı yazımı hatırlatmakta yarar görüyorum;

Ormanlarımızın yok oluşunu elimiz kolumuz bağlı, içimiz yanarak izleyecek kadar aciz olmadığımızı düşünüyorum.
Teknolojiden, yapay zekadan, İHA larımızdan yararlanarak bu yangınları büyümeden önlemek bizim elimizde.

  • Mesela, kablosuz sensör ağlarını kullanarak yangın algılama sistemleri kurabiliriz. GPS’e bağlı konum bilgisine sahip, birbirleri ile haberleşebilen ve belli bir ortamda yangın çıktığı an ısıyı algılayan sensör verilerinden yangının çıktığını anlamak mümkün. Yangının konum bilgisini ilgili ekiplere bildiren bir sistem tüm ormanlarda uygulanabilir.
  • İHA teknolojisinde dünyanın en iyisi olmakla övünüyoruz.
    Isıya hassas termal, gece görüş sistemine de sahip kameralarla donatılmış İHA larımız ormanlık alanların üzerinde sürekli uçurulabilir. Yangın fark edildiği anda yine bu hava araçlarımız tarafından kimyasal söndürme tozları püskürtülebilir. Bazı ülkelerde 2500-3000 galon su püskürtebilen İHA lar olduğunu biliyoruz. Bizim neden yok?
  • Uydularımızdan da orman yangınlarını anlık belirleme konusunda çok daha verimli yararlanılabilir.
    Bunlar ilk akla gelen ve uygulanması mümkün olan basit yöntemler.
    Teknolojinin nimetlerinden bu alanda yararlanmayıp nerede yararlanacağız?
    Orman yangınları ile mücadelede çok başarılı ülkeler var. Neden örnek almıyoruz?

Orman yangınlarına karşı hepimize düşen görevler var. Teknoloji ile bu yangınların nasıl önüne geçebileceğimizi düşünmeliyiz.

  • Ayrıca, yangın gözetleme kulelerinin sayısı mutlaka artırılmalı.
    *;Yangınların yüzde 95'i insan eliyle çıkartılıyor. Yasalar çok daha caydırıcı ve ormanlarımızı koruyucu olmalı.
  • Ormanlık alanlarda piknik tamamen yasaklanmalı.
  • Ağaçların alt dalları sürekli budanmalı. Yere kadar uzanan bu alt dallar yangının yayılmasına neden oluyor.
  • Yangına sebep olabilecek cam kırıkları, şişeler ve çöpler düzenli aralıklarla temizlenmeli.

Yıllardır bu işi büyük bir özveriyle yapan, Ankarada amatör bir kulüp var. "Macera Spor Macera" Kulübün başkanı Nur Bulut 40 yıllık arkadaşım. On binlerce üyesi olan bu kulüp yaz kış her hafta düzenledikleri doğa yürüyüşlerinde poşetler dolusu çöpü ormanlardan topluyor. Umarım sayıları daha da artar. Yeri gelmişken buradan sevgili Nur'a ve tüm ekibine teşekkür ediyorum, hepsini saygıyla selamlıyorum.

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI ODÜLLÜ PROJE YARIŞMASI DÜZENLESİN !

Eminim gençlerimiz müthiş projeler üretecektir. Üniversitelerimizi de işin içine çekmeliyiz. Tüm dünyaya örnek olacak projeler neden Türkiye'den çıkmasın?
Haa, ödül büyük olmalı ki, ortaya büyük projeler çıksın.

Aslında, yangınlar erken tespit edilebilirse, hızlı müdahale ile ortaya çıkabilecek hasar ciddi oranda azaltılabilir. Buna odaklanmalıyız.
Yangınların tespiti ve erken müdahale konusunda, ülkemizde de gençlerin harekete geçtiğini büyük bir memnuniyetle duyuyorum. Son teknoloji yapay zekâ modellerini kullanarak kameralar üzerinden canlı orman yangını tespiti yapan, açık alanda yangın başladığı an alarm veren bir teknoloji üzerinde çalışıyorlar. Bu sayede de orman yangını başladığı anda tespit edip acil çağrı merkezlerini uyararak, yangın büyümeden gerekli aksiyonlar alınabilecek. Bu sistem hali hazırda kurulu olan "yangın gözetleme kulelerini etkili yangın tespit sistemlerine dönüştürmeyi hedefliyor. Bunu YGK’ların üzerine kurulacak kamera sistemleri üzerinde sürekli çalışacak bir yapay zeka sistemiyle gerçekleştiriyorlar. İnsan erişiminin zor ya da mümkün olmadığı dağlık bölgelerde de kameralar ile insansız tespit yapabilen direkler kurularak ya da drone ların desteğiyle erken yangın tespitine katkı vermeyi amaçlıyorlar. Erken yangın tespiti sisteminde, sistem bir yangın teşhisi koyduğu zaman, itfaiye görevlilerine yangın alarmı da anında iletilebiliyor.
Her şeyden önemlisi; Yangın söndürmede kullanılan yeni teknoloji uçak filolarımız olmalı!
Mevcutta olanların yetersiz kaldığını görüyoruz. Gerekirse yüzlerce uçak alalım. Herşeye kaynak var buna mı yok!
Devasa bir uçak filomuz olsaydı birer sortide Karabük'ün yanan ormanları anında söndürüldü.

Yeter ki isteyelim, irade gösterelim, gençlerimizin önünü açalım. Tabii bu işe ciddi kaynak ayırmak gerekiyor.
O'da siyasi iradenin kararı.

Lütfen gereğini yapın, bu acıyı bize yaşatmayın.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.