Karabük Postası tarafından
01 Kasım, 2023 13:10 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Sosyal medya fenomenleri mercek altında!

Sosyal medya fenomenlerinin Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından mercek altına alınması, akademisyenlerin de dikkatini çekti. Fenomenlerle ile ilgili yaptıkları incelemenin detaylarını paylaşan Doç. Dr. Canan Arslan ve Doç. Dr. İlknur Doğu Öztürk özellikle yapılan yardımlarla ilgili olarak, “Kendi benliklerini rahatlatmak için yardım yapıyorlar” dedi.

Son günlerde sosyal medya fenomenlerinin yaşantısı sadece takipçileri tarafından değil aynı zamanda Mali Suçların da radarına girdi. Konuyla ilgili yaptıkları araştırmalar hakkında Doç. Dr. Canan Arslan ve Doç. Dr. İlknur Doğu Öztürk ise detayları paylaştı. İki farklı fenomen grubunun mevcut olduğunu belirten Doğuş Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. İlknur Doğu Öztürk, “Sosyal medya kullanmadan önce de tanınan ünlü kişiler ve sosyal medya ile popüler olan içerik üreticileri var. Birinci grup, güvenilirlikleri ve yakınlık ilişkisi ile hayranlarını harekete geçiriyor. İkinci grup yani sosyal medya ile ünlü olanlarsa daha güvenilir bir imaj elde etmek amacıyla toplumsal konulara duyarlılıklarını göstermeye çalışıyor” diye konuştu.
“Kendi benliklerini rahatlatmak için yardım yapıyorlar”
Fenomenlerin bir kısmının kendi çıkarlarını gözetmeden diğerinin durumunu iyileştirme motivasyonu ile yardımlar yaptığı ifade eden Öztürk, “Diğerleri ise yani sosyal medya sayesinde ünlü olanlar, yardımlarını kendi benliklerini rahatlatmak, yardımlarla manevi bir ödül kazanmak veya sosyal konumlarını iyileştirmek güdüsüyle hareket ederek yapıyor. Eylemleriyle ihtiyacı olanların sorunlarına çare bulmaktan ziyade medyada daha fazla yer almak ve itibarlarını yükseltmek ilk motivasyonları” dedi.
“Sosyal medya lidersiz değil”
“Ünlüler ve kamu arasında kurulan ilişkinin derecesi büyük ölçüde medyanın dikkat çekme ve arzu uyandırma açısından ünlülerin kişiliklerini nasıl kullandığına bağlı” diyen Doğuş Üniversitesi’nden Doç. Dr. Canan Arslan, “Diğer bir deyişle, medyanın kültürel ortamlarda ünlüyü kamuya nasıl sunduğu, kamunun ilgisini belirliyor. Ünlünün kimliği, fikirleri ve ünü, ünlü aktivistlerin kamuoyunu etkilemesine ve bunun sonucunda değişime katkıda bulunmalarına olanak sağlıyor” ifadelerini kullandı. Sosyal medyada yeni bir liderlik biçimi doğduğunu da söyleyen Doç. Dr. Canan Arslan, sosyal medyanın lidersiz olduğu algısının yanlış olduğuna vurgu yaptı.
(İHA)
blank
Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.