Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Soğuk havada deri hassaslaşıyor: “Kış güneşinden de korunun”

Dünya Yayın: 08.01.2024 04:12
İhlas Haber Ajansı

Soğuk hava, kimyasallar ve hava kirliliğinin cildi daha kırılgan hale getirdiğini belirten Dermatoloji (Cildiye) Uzm. Dr. Nalan Saraç, “En sık yaşanan sorunlar ciltteki aşırı kurumanın oluşturduğu hassasiyet, kaşıntı ve buna paralel bazı cilt sorunlarında artıştır” dedi.

Kış aylarında cilt bakımına özen gösterilmesi gerektiğini belirten Liv Hospital Samsun Dermatoloji Uzm. Dr. Nalan Saraç, soğuk hava, kimyasallar ve hava kirliliğinin cildi daha kırılgan hale getirdiği uyarısında bulundu. Cildin özen beklediğini ifade eden Uzm. Dr. Nalan Saraç, “Ciltteki değişimleri takip etmek, buna yönelik önlemler almak bize sağlıklı bir cilt kazandırır. Kış aylarında daha hassas hale gelen, dayanıksızlaşan deri, soğuk havalarda kan dolaşımının da yavaşlaması sonucunda kuruyabilir, pul pul olabilir, çatlama eğiliminde, daha gergin, kaşınan, kızaran ve kabalaşan bir hal alabilir. Eğer kişi genetik olarak hassas bir deriye sahipse bu bulgular daha da abartılı bir şekilde görülür. Ayrıca bu insanlar için atopik egzama, sedef hastalığı, pruritus, kserotik egzama gibi deri hastalıklarının başlaması söz konusu olur” diye konuştu.

“Sık ve çok sıcak su ile yıkanmayın”

Çok sıcak suyla yıkanılmaması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Saraç, “Deri, sert kış şartlarından fiziksel olarak etkilendiği gibi, ruhsal olarak da etkilenir. Kışın gelmesi hafif bir depresyona, harekette kısıtlılığa, metabolizmada yavaşlamaya yol açar. Bunların sonucunda ışıldaması azalmış, matlaşmış, tonunu kaybetmiş, gözenekleri genişlemiş ve komedonları artmış bir cilt ortaya çıkar. Sıklıkla yıkanmak ve yıkanırken çok sıcak su kullanmak deri yağlarını azaltarak derinin daha fazla kurumasına neden olur. Deri kaşınır, kızarır, hatta kuruluk egzaması gelişebilir” şeklinde konuştu.

“Banyo sırasında ve sonrasında kremli ürünler kullanın”

Uzm. Dr. Saraç, “Banyo sırasında kullanılan ürünlerin kremli olması, özel banyo yağlarının kullanılması ve banyo sonrasında deri nemli iken bir nemlendirici balsamın tüm vücuda uygulanması cilde ihtiyacı olan nemi kazandıracaktır” ifadelerini kullandı.

“Kış güneşinden de korunun, ellerinize özen gösterin”

Kış güneşinden mutlaka korunmak gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Saraç şunları söyledi:

“Soğuk havadan daha az etkilenmek için dışarı çıkarken, güneş koruyucu özelliği olan bir nemlendirici kullanılmalıdır. Ayrıca mümkün olduğu kadar açıkta kalan bölgelerin şapka, gözlük, eldiven ve atkı ile örtülmesi gerekir. Hem yaşlanmasını engellemek hem de gelişebilecek el egzamalarını önlemek amacıyla sık suya maruz kalan ellerimizi günde 5-6 kez yağlandırıcı ürünlerle nemlendirmek, ev işlerini egzama eldiveni ile yapmak doğru olacaktır. Yüzdeki kuruluk, gözaltındaki morluklar, torbalaşma ve matlaşma kişiyi daha yaşlı göstereceğinden uygun bir nemlendirici kullanmak vazgeçilmez olmalıdır. Kişinin deri özelliğine göre kullanılacak nemlendirici seçimi mutlaka hekime danışılarak seçilmeli, uygun olmayan ürünlerin deriye daha da zarar vereceği unutulmamalıdır.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Sağlık Yayın: 05.05.2024 00:48
İhlas Haber Ajansı
‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, “Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” dedi.

Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Recep Aktimur, obezitenin psikolojiyi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Kendi deneyimlerini aktaran Prof. Dr. Aktimur, “Bizim kendi deneyimlerimizde gördüğümüz, kişilerin psikolojik olarak kendilerini boşlukta hissettikleri zamanlarda kilo almaya eğilimli olduğudur. Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” diye konuştu.

“Obez kişiler psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında”

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını dile getiren Prof. Dr. Aktimur, “Obez bireylerde sosyal izolasyon oluşur ve bu durum obezitenin geri dönüşümsüz hale gelmesine yol açar. Obez bireyler hem fiziksel olarak hem de çok yüksek oranda görülen depresyon nedeniyle günlük işlerini yapmakta zorlanırlar, çabuk yorulurlar, kişisel bakımlarını yapmak bile onlar için çok zorlaşır. Diğer yandan obeziteye bağlı gelişen kronik hastalıklar, bireyleri bir çıkmaza sürükler ve birçok insan bu kısır döngü içinde kendine güvenini kaybeder” şeklinde konuştu.

“Obezite ameliyatı olduktan sonra psikolojik durum”

Obezite ameliyatlarından sonra kilo verme sürecinin başladığını ve uzun süre devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aktimur, şu bilgileri paylaştı:

“Ameliyat edilen hastaların çoğunda obezite nedeniyle gelişen depresyon bulunduğundan ameliyat sonrasında kilo verme sürecinde hızlıca depresyonun gerileyeceği düşünülse de, durum her zaman bu şekilde seyretmeyebilir. Bu dönemde kilo veriyor olmanın oluşturacağı pozitif etki, ameliyat sonrası dönemde aslında önceden bir nevi tedavi yerine geçen yemek yeme alışkanlıklarının değişmesi ile negatif yönde etkilenebilir. Bu yüzden ameliyat için uygulanacak prosedürün yemek yeme konforunu çok bozmayacak şekilde seçilmesi ve hastalara cerrahi tarafından geniş destek verilmesi çok önemlidir. Biz kendi hastalarımızda uyguladığımız ‘Hızlandırılmış iyileşme protokolleri’ ile hasta konforunu artırarak, ‘liberal beslenme önerileri’ ile hastalarımızın bu süreci daha rahat geçirmesini sağlayarak ve onlara her an kendilerini koruyan ve sarmalayan bir aile içinde olduklarını göstererek bu dönemi çok daha rahat atlatmaktayız. Bu yaklaşım ile hastalarımızda ameliyat sonrası dönemde çok daha az depresyon gözlemlemekte ve mutluluk düzeyinin arttığını deneyim etmekteyiz.”

“En iyi psikolojik destek, hastaların uzman hekime rahat ulaşabilmesidir”

Doktora ulaşmanın hasta tarafından önemine değinen Prof. Dr. Aktimur, “Biz kendi protokolümüzde uyguladığımız ve çok başarılı sonuçlar elde ettiğimiz şekilde en iyi psikolojik desteğin, hastaların kendilerini ameliyat eden cerraha çok rahat ulaşabilmeleri olduğunun farkındayız. Doktorları ile olan sıkı ve pozitif bağlantıyı önceden ameliyat ettiğimiz hastalarımızla aralarında kurduğumuz aktif sosyal portallarla desteklemekteyiz” ifadelerini kullandı.