Karabük Haber Postası
Topçu Galeri

ŞİMDİ KARŞI TARAFA SÖVÜYOR !

Manşet Yayın: 03.09.2023 13:13
ŞİMDİ KARŞI TARAFA SÖVÜYOR !

Bu sözü gerçekten rahmetli Demirel mi söylemiş bilmiyorum. Fakat, ne kadar ağır bir ifade “Kapıya bağladık”! Kapıya ne bağlanır?

Demirelin o meşhur sözünü hatırlayacaksınız.

“Süleyman Demirel’e sormuşlar.

Size sövüp duran o adamı  neden partinize aldınız?”

Demirel: “Orada iken bize bağırıyordu, şimdi bizim kapıya bağladık, karşı tarafa sövüyor…”

 

Demirelin tabiriyle, kapıya bağlananları yakın siyasi tarihimizde ne çok gördük değil mi?

Aslında çok güzel bir taktik!

Sert muhalefet yapan bir rakibinizden bu şekilde kurtulmuş oluyorsunuz. Bunu yaparken de, o kişinin karaktersizliğini cümle aleme de gösteriyorsunuz. Kapıya öyle bir bağlıyorsunuz ki, Makam mevki, maddiyat uğruna en sadık adamınız(!) oluyor.

Bir taşla 3 kuş diye ben buna derim.

Ödüllendirerek diskalifiye etmek bu olsa gerek !

Haaa, böyle bir kişi ülke yönetiminde söz sahibi olmuş, önemli bir makama gelmiş, o kimin umrunda. Muhalif bir ses kesildi ya, önemli olan o !

 

Buna birçok örnek verebilirim.

İsim verip başımı belaya sokmak istemiyorum.

 

İlkeli, onurlu dürüst bir siyasetçiyi, yada politikacıyı bu kadar kolay satın alabilir misiniz ?

 

Maalesef bizim ülkemizde oluyor. Menfaat siyaseti dediğimiz olay bu işte.

 

Artık, bu ülkede, dünden bugüne giderek artan bir şekilde siyaset, maddi çıkar ve kişisel konum kazanmanın aracı haline getirilmiştir.

 

Sadece siyaset dünyasında mı? değil tabii.

Yandaş basın, Yandaş gazeteci, Yandaş bilim adamı, Yandaş işadamı….liste uzar gider.

Yandaşlığın ve yalakalığın getirisi büyük olmasa bu kadar çok örnek görebilir miydik?

 

TV lere bakın, kraldan çok kralcıları göreceksiniz. Yandaşı  yada yalakası oldukları partiyi nasıl delicesine savunuyorlar. Hepsi TV lerin kadrolu elemanları. Yemlenmeseler bu kadar gayret gösterirler mi?

 

Üzülerek belirtmek istiyorum ki, ülkemizde siyaset ve siyasetçi tanımını yapmak çok zor. Çünkü ülkemizde siyaset; kandırmaca, insanlara hayal satma, insanlara yalan söyleme olarak tanımlanıyor.

Toplumda; Siyasetçilerin genel anlamda, yalanı sevdiği, insanları kandırarak oy aldığı, halkın duyguları ile oynadığı, insanlara söz verip, o sözü yerine getirmediği, ama bu yöntemlerle oy aldığı kanısı hakim. Ne yazık ki, algı bu.

 

Ülkemizde çok dürüst insanlar; devlet-millet aşkı ile yanan  siyasetçiler, bilim adamları, gazeteciler, iş adamları… elbetteki var. Onları tenzih ediyorum.

 

Siyasetçi karaktersizse, yalanda söyler, hayal de satar.  Bunlara oy verip, bu makamlara getiriyorsak

Maalesef suç bizlerde.

 

* Siyasetçi, ahlaklı olmalıdır.

 

* Felsefesi doğruluk üzerine kurulmalıdır.

 

* İlkeleri olmalı ve ilkeli bir duruş sergilemelidir.

 

* Siyasetçi, kendi derdine değil, toplumun tüm fertlerine derman olmalıdır. Ve halkın  sorunlarıyla ilgilenmelidir. Halkın sorunlarını çözmek için tüm gücüyle gayret göstermelidir.

 

* Siyasetçi, sözüne ve özüne güvenilir olmalıdır.

 

* Her ne olursa olsun her zaman kararlı bir duruş sergilemelidir. Bugün de yarın da aynı tavrı sergilemeli ve asla yanardöner bir yapıya sahip olmamalıdır. Kısaca tutarlı olmalıdır.

 

* Siyasetçi, kültürlü, görgülü, bilgili, ahlaklı, tecrübeli, güngörmüş, insancıl, saygı ve sevgi çerçevesinde düşünen ve yaşayan, egoları olmayan, insanları ötekileştirmeyen, karakterli ve güvenilir bir kişi olmalıdır.

 

* Siyasetçi, nerden geldiğini asla unutmamalı ve ayakları yere basmalıdır.

 

* Ayrıca sahip olduğu yetkileri yerinde kullanmalı ve makam delisi olmamalıdır.

 

* Siyasetçi, gizli kapaklı işlerden uzak durmalı ve topluma karşı şeffaf olmalıdır.

 

* Siyasetçi, hizmetleriyle anılmalı, topluma varlığını hissettirmelidir.

 

Ülkede, saydığım bu özelliklere sahip kaç siyasetçi var?

 

Ne yazık ki, en büyük sorunumuz “AHLAK”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ölen bebeğini arsaya gömen anne hakim karşısına çıktı

Gündem Yayın: 28.09.2023 04:48
Kaynak: İHA

Ordu’da, dünyaya getirdiği bebeği evinin yakınındaki bir arsaya gömdüğü iddiasıyla yargılanan ve ilk duruşmasında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan anne, 2. kez hakim karşısına çıktı.

Olay, Altınordu ilçesi Karşıyaka Mahallesi 933 Sokak’ta 6 Ekim tarihinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren polis ekipleri, 11 Eylül tarihinde dünyaya gelen kız bebeğinin annesi Bilge Ç.yi (27) gözaltına aldı. Bebeğin evde olmaması üzerine kadını sorguya alan polis ekipleri, kadının sorgusunda bebeğini gömdüğü bilgisine ulaştı. Kadının itirafı üzerine evlerinin karşısında bulunan tarlada arama yapan polis ekipleri, çöp torbasına benzer bir şeye konularak gömülen bebeği çıkarttı. Bebeğin cesedi, otopsi için Ordu Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

Olayın ardından sevk edildiği hakimlikçe tutuklanan anne Bilge Ç., delillerin toplanması, suç vasfının değişme ihtimalinin bulunması ve tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak ilk duruşmasında adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

Bugün (26 Eylül 2023) tarihinde davanın 2. duruşması görüldü. Duruşmada DNA sonucuna göre bebeğin babası olduğu düşünülen S.Ö.’nün müşteki sıfatıyla ifadesi alındı. S.Ö. duruşmada, kısa bir süre birliktelik yaşadıklarını, gebelik sürecinden bilgisinin olmadığını, hamile kalacağını düşünemediğini söyledi. S.Ö., çocuğun kendisine ait olduğunu mahkemede öğrendiğini ifade ederek, “Bebeğe bilerek zarar verdiyse kendisinden şikayetçiyim, ben bebeğe sahip çıkardım” dedi.

Bilge Ç.’nin bebeğini bir süre sakladığı binada yaşayan komşusu M.K., evin yalıtımının zayıf olduğunu, herhangi bir bebek sesi duymadığını, Bilge Ç.’nin hamile olduğunu fark etmediklerini söyledi.

Tanık olarak ifadesi alınan Bilge Ç.’nin babası H.Ç., “Kızımın gebe olduğunu bilmiyordum. Sezonluk çalıştığım için 5-6 ay yaylada kalıyordum. Aynı evde ikamet ederken bir farklılık ve anormallik fark edemedim. Adlı süreçten sonra olaydan bilgim oldu” ifadelerine yer verdi.

Bilge Ç.’nin annesi S.Ç., ise kızının hamilelik sürecini ve gelişen olayları adli süreçte öğrendiklerini kaydetti.

Alınan ifadelerin ardından savcılık mütalaası sunuldu. Mütalaada, öldürmeye kasıt olmadığı, ölüm sebebinin belli olmadığı gerekçesiyle ceza verilmemesine yer olmadığını talep etti.

Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.