blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
11 Ekim, 2024 10:51 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

Şiddet İçeren Bir Toplumda Psikolojik İyi Oluş Beklenemez!

Kendilerini "incel" olarak tanımlayan bazı erkeklerin, kadınları romantik veya cinsel anlamda ulaşılmaz olarak görmeleri sonucunda kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştirdiklerini ifade eden uzmanlar, bu düşmanlığın, çevrimiçi taciz, tehdit, hatta fiziksel şiddet ve terör eylemlerine kadar varabildiğini söylüyor. Kendilerini “incel” olarak tanımlayan bazı erkeklerin, kadınları romantik veya cinsel anlamda ulaşılmaz olarak görmeleri sonucunda kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştirdiklerini ifade eden uzmanlar, bu düşmanlığın, çevrimiçi taciz, tehdit, hatta fiziksel şiddet ve terör eylemlerine kadar varabildiğini söylüyor. “İncel” şiddetinin özellikle sosyal medya ve çevrimiçi platformlarda kadınları hedef aldığını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Kadınların şiddete yönelik eğilimlerin belirtilerini tanımaları önemlidir. Önyargılı cinsiyetçi söylemler, kadınları aşağılayan ifadeler veya kadınların toplumsal rollerine dair olumsuz inançlar gibi işaretlere dikkat edilmelidir.” dedi. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, son dönemde dikkat çeken “incel” (zorunlu bekar) topluluğunun kadınlara yönelik şiddet eğilimleri ve bu eğilimlerin kadın-erkek ilişkileri üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştiriyorlar Kendilerini “incel” olarak tanımlayan bazı erkeklerin, kadınları romantik veya cinsel anlamda ulaşılmaz olarak görmeleri sonucunda kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştirdiklerini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bu düşmanlık, çevrimiçi taciz, tehdit, hatta fiziksel şiddet ve terör eylemlerine kadar varabilmektedir. İncel ideolojisi, kadınların erkekler üzerinde haksız bir güç sahibi olduğunu ve erkeklerin sosyal olarak dışlandığını savunan cinsiyetçi bir yaklaşım sergiler. Bu anlayış, çevrimiçi platformlarda giderek daha yaygın hale gelmekte ve tehlikeli bir etki yaratmaktadır.” dedi. Kadınlar ‘İncel’ şiddeti ile karşı karşıya mı? “İncel” şiddetinin özellikle sosyal medya ve çevrimiçi platformlarda kadınları hedef aldığını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Kadınlar, incel topluluklarının yoğun olarak bulunduğu çevrimiçi ortamlarda taciz, tehdit ve aşağılanmaya maruz kalıyor. Bu tehditler sadece çevrimiçi ortamda kalmayıp fiziksel saldırılara da dönüşebilir. İncel ideolojisi, kadınların özgürce seçim yapma haklarına doğrudan saldırıda bulunarak kadınlar üzerinde korku ve güvensizlik yaratır.” diye konuştu. Romantik ilişkilerde kadınların güven duygusunu zedeliyor “İncel” şiddetinin romantik ilişkilerde kadınların güven duygusunu zedeleyebildiğini de söyleyen Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Sosyal medyada ve hatta gerçek hayatta giderek daha görünür hale gelmesi, kadınlarda potansiyel partnerlerin şiddet yatkınlığına sahip olabileceği endişesini yaratabilir. Bu da kadınların yeni ilişkiler kurarken daha temkinli davranmasına, karşısındaki kişiyi güven problemi nedeniyle daha uzun süre gözlemlemesine ve genel olarak ilişkilerde daha fazla güvensizlik yaşamasına neden olabilir. Temkinli olmak oldukça önemlidir fakat bu durum temkinin ötesine geçtiği noktada psikolojik bir hastalık haline gelebilir.” şeklinde konuştu. Kadınların şiddete yönelik eğilimlerin belirtilerini tanımaları önemli! “Kadınların şiddete yönelik eğilimlerin belirtilerini tanımaları önemlidir. Önyargılı cinsiyetçi söylemler, kadınları aşağılayan ifadeler veya kadınların toplumsal rollerine dair olumsuz inançlar gibi işaretlere dikkat edilmelidir.” diyen Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, şöyle devam etti: “Güvenli bir ilişki kurmanın anahtarı olan iletişim, şeffaflık ve empati eksikliğini fark etmek de kadınlara yardımcı olabilir. Fakat elbette bunlarla bitmez, güvensiz ortamlardan tanışmak ciddi bir risk faktörü olabilir.” Toplum genelinde kadına yönelik şiddet ve taciz gibi cinsiyetçi akımlar… “İncel” hareketinin kadınlara yönelik şiddeti ve düşmanlığı meşrulaştırarak toplumsal cinsiyet ilişkilerini olumsuz etkilediğini de ifade eden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bu, erkeklerin kadınlarla ilişkilerinde kontrol sağlamaya yönelik bir motivasyonla yaklaşmalarına ve kadınları daha az değerli bir konuma koymalarına neden olabilir. Toplum genelinde kadına yönelik şiddet ve taciz gibi cinsiyetçi akımlarla daha yaygın hale geldikçe, kadın-erkek ilişkilerinde eşitlik ve güven duygusu zayıflar. İlişkiler çatışma noktası haline gelebilir.” dedi. “İncel” hareketine kapılmış erkeklerin, kadınlarla empati kurması için neler yapılmalı? “İncel” hareketine kapılmış erkeklerin, kadınlarla empati kurma yeteneklerini geliştirmeleri için neler yapılması gerektiğine de dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, şöyle devam etti: “Bu tür bireyler için empati geliştirme, ilk etapta farkındalık yaratmakla başlar. Bu kişilerde değişimi teşvik etmek için psikiyatrik tedavi ardından psikolojik eğitim, iletişim becerileri ve duygusal farkındalık çalışmaları yapılabilir. Ayrıca, okullarda ve üniversitelerde sağlıklı ilişkiler üzerine eğitim programları düzenlenmesi, şiddet etkisine maruz kalan kişilerin süreci anlamaya yönelik empati becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Gruplar halinde yürütülen farkındalık çalışmaları ve çevrimiçi destek programları da bu konuda faydalı olabilir. Böyle bir süreçte durum ciddiye alınmalı ve bir psikiyatri hekimi ve psikolog eşliğinde ciddi bir tedavi süreci yürütülmelidir.” “İncel” şiddetinin etkilerini önlemek için neler yapılmalı? Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “İncel” şiddetinin etkilerini önlemek için öncelikle durumun ciddiyetinin üzerinde durulması gerektiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumun tüm kesimlerinin katılımını sağlayacak eğitim projeleri geliştirilmeli, özellikle genç bireylerin sağlıklı ilişki dinamikleri hakkında bilinçlenmesi sağlanmalıdır. Okul müfredatlarına eklenebilecek toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri, empati geliştirme çalışmaları, sağlıklı iletişim becerileri gibi konularda bilinçlendirme yapılabilir. Çevrimiçi platformlarda sosyal medya kampanyaları başlatarak, şiddet içeren ve cinsiyetçi ideolojiler konusunda farkındalık yaratmak, toplumun farklı kesimlerine ulaşma noktasında etkili bir adım olabilir. Bu içeriklerin olduğu sosyal medyalara ağır yaptırımlar uygulanması da oldukça önemlidir.” “Şiddet olan bir toplumda içsel çürüme başlamış demektedir” Aileler, eğitimciler ve medyanın iş birliğiyle geliştirilecek projelerle toplum genelinde daha sağlıklı kadın-erkek ilişkilerinin desteklenmesi gerektiğini de kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, sözlerini şöyle tamamladı: “Şiddet olan bir toplumda içsel çürüme başlamış demektedir. Şiddet içeren bir toplumda psikolojik iyi oluş beklenemez. Bu çerçevede, toplumsal eğitim ve farkındalık programlarının yanı sıra, kadınların güvenliğine ve cinsiyet eşitliğine katkı sağlayacak projeler geliştirilmesi için daha fazla iş birliği yapılabilir. Güvenlik önlemleri alınabilir. Güvensiz- belirsiz ortamda olmak psikolojik rahatsızlıkların asıl sebebidir.”  

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
12 Haziran, 2025 12:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Asya kökenli kene için hastalık bulaştırma riski şimdilik yok, patojen taraması yapılacak

Türkiye’de birinci defa görülen Asya uzun boynuzlu kenesinin şu an için hastalık taşıdığına dair rastgele bir bulgu bulunmadı.
Türkiye’de birinci kere tespit edilen Asya uzun boynuzlu kenesi (Haemaphysalis longicornis) hakkında açıklamalarda bulunan Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Kısım Lideri Prof. Dr. Adem Keskin, şu an için ülkemizde tespit bu çeşide ilişkin örneklerin rastgele bir hastalık etkeni taşıdığına dair bilimsel bir bilgi bulunmadığını belirtti. Keskin, kenenin sonlu bir bölgede bulunduğunu, vatandaşlara panik yapmamaları davetinde bulundu. Kenelerin tabiatta birçok canlıdan kan emerek ömrünü sürdüren dış parazitler olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Keskin, bu nedenle hastalık taşıma potansiyeline sahip olsalar da, her vakit hastalığı bulaştırma da rol alacağı manasına gelmediğini vurguladı. Türkiye’de yaygın olarak bilinen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının ana taşıyıcısının "Hyalomma marginatum" isimli kene çeşidi olduğunu tabir eden Keskin, bu virüsün dünya genelinde 30’dan fazla kene çeşidinde tespit edilebildiğini lakin bunların hepsinin bulaştırıcı olmadıklarını belirtti.

Prof. Dr. Keskin; "Bir kenede hastalık etkeninin bulunması, onun hastalık bulaştıracağı manasına gelmez"
Dünyada binden fazla kene çeşidi bulunduğunu belirten Keskin, "Keneler parazit canlılardır ve hastalık bulaştırma potansiyeli olan parazitlerdir. Fakat bir kenede hastalık etkeninin bulunması, onun hastalık bulaştıracağı manasına gelmez" dedi.
"Şu anda bu yeni tespit edilen tıbbın (Haemaphysalis longicornis) KKKA üzere önemli bir hastalık bulaştırdığına dair rastgele bir bulgu yok"
Yeni tespit edilen "Haemaphysalis longicornis" çeşidi için şimdi rastgele bir bilimsel çalışmanın yapılmadığını tabir eden Keskin, mevzuyla ilgili projelerin hazırlandığını ve Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi tarafından desteklenen çalışmalar kapsamında toplanılan kenelerde patojen taraması yapılacağını söyledi. Bu taramalarla, kelam konusu kene cinsinde patojen taraması yapılacak. "Şu anda bu yeni çeşidin KKKA üzere önemli bir hastalık bulaştırdığına dair rastgele bir risk kelam konusu değil. Ülkemizde bu hususta net bir bulgu yok. İlgili kurumlarla temas halindeyiz, iş birliği içinde yapılacak bilimsel araştırmalar sonuçlandığında kamuoyuyla şeffaf formda paylaşacağız" diyen Prof. Dr. Keskin, yapılan çalışmalar tamamlanmadan kesin yargılarda bulunmanın hakikat olmadığını da kelamlarına ekledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin