blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
05 Temmuz, 2025 12:15 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum: 0

Samsun’daki müzelere 5 ayda 215 bini aşkın ziyaretçi

Samsun’daki müzeler 2025 yılının birinci beş ayında ziyaretçilerin ağır ilgisini gördü. Özellikle Bandırma Vapuru Müzesi ile Gazi Müzesi ziyaretçi sayılarıyla dikkat çekerken, toplamda 215 bin 224 kişi Samsun’daki müzeleri gezdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, 2025 Ocak-Mayıs devrinde Samsun Müzesi’ni 26 bin 439 kişi kişi ziyaret etti. Bunun 25 bin 743’ü yerli, 696’sı ise yabancı ziyaretçilerden oluştu. Gazi Müzesi ise birebir periyotta 39 bin 659 kişiyi ağırlarken, en çok ziyaret edilen müze 88 bin 861 ziyaretçiyle Bandırma Vapuru ve Ulusal Gayret Parkı Açık Hava Müzesi oldu.

Bandırma Vapuru birinci sırada
2025 yılının birinci beş ayında Samsun’da en fazla ziyaretçi çeken müze 88 bin 861 kişiyle Bandırma Vapuru Müzesi oldu. Yerli ziyaretçi sayısı 85 bin 78, yabancı ziyaretçi sayısı ise 3 bin 783 olarak kaydedildi. Bandırma Vapuru Müzesi’ni bilhassa bahar aylarında yerli turistlerin ağır ilgi gösterdiği görüldü.

Kent ve Oyuncak Müzeleri de ağır ilgi gördü
Kent Müzesi 11 bin 43 ziyaretçiyi ağırlarken, Oyuncak Müzesi’ni 12 bin 387 kişi gezdi. Kent Müzesi’ni ziyaret eden 10 bin 954 kişi yerli, 89’u yabancı olurken, Oyuncak Müzesi’nin 12 bin 383 ziyaretçisi yerli, 4’ü ise yabancı turistlerden oluştu.
Diğer müzelerin ziyaretçi sayıları ise şu biçimde:
Bafra Müzesi: 6 bin 172 kişi, Cerrahi Aletler ve Sıhhat Müzesi: 6 bin 366, Havza Atatürk Meskeni Müzesi: 7 bin 934 kişi, Bafra Tütün Müzesi: 14 bin 722 kişi, Alaçam Mübadele Müzesi: Bin 641 kişi.
Haziran, temmuz ve sonraki aylara ilişkin bilgiler şimdi açıklanmazken, yılın birinci yarısında müzelere olan ilginin geçen yıla kıyasla artış gösterdiği belirtildi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Erman Başyiğit tarafından
24 Aralık, 2025 13:46 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

‎Asgari Ücret: Tokluk Mu, Açlık Mı?

‎Sevgili okurlar,

Dün akşam, milyonların gözü kulağı Ankara'daydı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun üçüncü toplantısı sonrası Bakan Vedat Işıkhan kameralar karşısına geçti ve 2026 yılı için net asgari ücreti 28 bin 75 lira olarak açıkladı. Yüzde 27 zam… Kulağa hoş geliyor değil mi? 2025'te 22 bin 104 lira olan ücret, bir anda 6 bin lira artmış. Alkışlar, tebrikler, "enflasyona ezdirmeme" sözleri…

‎Ama durun bir dakika. Bu alkışlar kimin için? Gerçek hayatta pazar filesini dolduramayan milyonlar için mi?
‎Türk-İş'in Kasım 2025 verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 29 bin 828 liraydı. Aralık enflasyonuyla birlikte bu rakam rahatlıkla 30 bin lirayı aşmış durumda. Yani yeni asgari ücret, daha cebe girmeden açlık sınırının altında kalmış! Tarihte ilk kez, asgari ücret bir ailenin karnını doyurmaya yetmiyor. Bu nasıl bir "ezdirmeme" başarısı?

‎Düşünün: Bir asgari ücretli, sabah kahvaltısını ucu ucuna yapıyor, öğlen simit-ayranla geçiştiriyor, akşam eve dönerken "bugün et mi alsam, yoksa fatura mı ödesem" diye düşünüyor. Çocuklarının okul harçlığı, kışlık montu, ilaç parası… Hepsi hayal oluyor. Bu ücretle "insanca yaşam" mı mümkün? Hayır, bu ücretle sadece hayatta kalmaya çalışmak mümkün.

‎Hükümet "dengeli artış" diyor, işverenler "maliyetler artmasın" diye destekliyor. Peki ya işçinin dengesi? Milyonlarca emekçi, neden her yıl aynı kısır döngüde eziliyor? Enflasyon canavarı karşısında "yüzde 27 zam" bir teselli ikramiyesi mi sanılıyor? Oysa gerçek enflasyon, çarşıda pazarda hissedilen, çok daha yüksek.

‎Bu tablo utanç verici. Asgari ücret, "en düşük" ücret olmaktan çıkıp "çoğunluğun" ücreti haline geldi. Türkiye'de çalışanların yarısı buna mahkum. Ve şimdi, bu ücret açlık sınırının altında. Bu, sadece ekonomi politikası değil, insanlık meselesi.


Ey yetkililer! Bu ücretle bir ay geçirin bakalım. Market kasasında "bu kadar yeter mi" diye hesap yapın. Kirayı, faturayı, okul masrafını düşünün. Sonra çıkın açıklayın: "Enflasyona ezdirmedik."

‎Asgari ücretli emekçiler, siz bu ülkenin omurgasısınız. Fabrikalarda, inşaatlarda, hizmet sektöründe alın teriyle bu ülkeyi ayakta tutuyorsunuz. Hakkınız, açlık sınırında sürünmek değil. Hakkınız, insanca bir yaşam.
‎2026'ya girerken umarım bu ses duyulur. Yoksa o yüzde 27 zam, sadece kağıt üzerinde kalır; gerçek hayatta ise açlık büyür.

‎Kalın sağlıcakla, ama tok kalın!

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.