Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
03 Eylül, 2024 16:37 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Sağlık çalışanlarına şiddet kamerada

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde tedavi için getirilen hastanın yakınları tarafından sözlü saldırıya maruz kalındığı iddiasıyla beyaz kod uyarısı veren sağlık çalışanları, şüphelilerden şikayetçi oldu. O anlar ise hastanenin güvenlik kamerasına yansıdı.
Geçen 31 Ağustos akşamı Ereğli ilçesinde bir düğün sırasında rahatsızlanan F.H., yakınları tarafından düğün salonunun yakınında bulunan özel bir hastaneye kaldırıldı. Hastaneye getirilen F.H.’nin yakınları, iddiaya göre müşahede odasının girişinde yoğunluk oluşturunca görevli hemşire Emine Açıkgöz, müdahalede bulunabilmek için odanın girişinin boşaltılmasını istedi. Bu sırada yakınları da hastayla ilgilenilmediğini öne sürerek sözlü tepki gösterdi.
Büyüyen olayda hasta yakınlarının tehdit, hakaret ve küfürler savurduğunu ifade eden sağlık çalışanları, beyaz kod çağrısı bıraktı. Hastanenin gece amiri Volkan Kaya da acile gelerek duruma müdahale etti. Acil servisin önünde de Volkan Kaya’nın da üzerine yürüyen şüpheliler, polis ekiplerinin olay yerine gelmesiyle sakinleştirildi. Sağlık çalışanları; F.H.’nin oğlu O.H. ve uzman çavuş olduğu öğrenilen yakın akrabaları Ö.G. ile birlikte diğer şüphelilerden şikayetçi oldu.
Olay gecesi yaşananları anlatan görevli hemşire Emine Açıkgöz, "Hastamız tekerlekli sandalye ile içeriye girdi. Ben bir hemşire hanımı görevlendirdim. Daha sonra hasta yakınları içeriye girdi. 20-30 kişilik gruplardı. Bağrışmaya başladılar. Müşahede odasının girişini boşaltmalarını hem de diğer hastalarla ilgilenmemiz için bize müsaade etmelerini istedim. Anladığım kadarıyla alkollü olan bu şahıslar bir arbede çıkartmaya, bağırmaya başladılar. Daha sonra iki kez kendilerini ikaz ettim. Sakin olmalarını, bize engel olmamaları gerektiğini yoksa beyaz kod vereceğimi söyledim. Durmadılar, tehdit etmeye devam ettim. Beyaz kod vereceğimi aynı zamanda güvenliğe haber verdiğimi söyledim. Hasta yakınları bunu duyduktan sonra bel altı küfürler etmeye başladılar. Aynı zamanda tehdit etmeye başladılar. Beni bulacaklarını, buraya geleceklerini söylediler. Biz polise iki kez beyaz kod verdik. O esnada diğer hastalara ve onların hastalarına bakmaya devam ettik. Hastanın bakımını hiçbir şekilde kesmedik. Şikayetçi olduk. Onların bana ettiği bel altı küfürler ve tehditlerden dolayı şikayetçi oldum. Hiçbir şekilde hastaları ihmal etmedik. Tamamen kendileri bize saldırgan tavırlar sergilediler" dedi.
Hastane görevli süpervizör hemşire Metehan Ölmez de olay sırasında beyaz kod çağrısında bulunduğunu anlatarak, "İlk beyaz kodda hemşire hanım beni aradı. O sırada yoğun bakımdaydım. Hemen acile geldim, geldiğimde burası çok karışıktı. Hemşirelerime bağırıyorlardı. Hemen beyaz kod verdim. Sonra gece amiri Volkan bey geldi. O da acildeydi. Şahsın biri sanırım asker, belinde silahı vardı. Sürekli eli belindeydi. Tekrar ikinci beyaz kodu vermek zorunda kaldık. Hemşirelerimi kontrol etmek için hemen içeri girdim. Hemşire bankosuna girip hemşirelerime bağırdılar. Bende o sıra oradaydım. Bana da bağırdılar. Hakaret ve küfürler edildi şahsıma. Kesinlikle şikayetçi olduk. Polisler geldikten sonra ifadelerimizi aldı" ifadelerini kullandı.
Her iki tarafın birbirinden şikayetçi olduğu olayda şüpheliler tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
24 Ağustos, 2025 13:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

YÜZEN ŞEHİRLERİN KANALİZASYONU MAVİ VATANANIMIZA MI AKIYOR?

Üç tarafı denizlerle çevrili, cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Yeşille mavinin kucaklaştığı doğa harikası koylarımız, harika plajlarımız var.
Peki, bu güzelliklere yeteri kadar sahip çıkabiliyor muyuz?

Uzun yıllardır, yaz aylarını Kuşadası'nda geçiriyorum. Deniz için tercihim Dilek Yarımadası, Milli Parkı Plajları. Dünyanın en güzel plajları burada. Güzelçamlıdaki Milli Parkın hepsi birbirinden güzel 5 ayrı plajı var.
Daha temiz bir deniz için tercih ettiğim Milli Parkta beni üzen ve endişelendiren bir konuyu siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Denizin üzerinde, öbek öbek sarı köpüklere son zamanlarda çok sık rastlar olduk. Özellikle rüzgar denizden karaya estiğinde bu mide bulandıran görüntü ortaya çıkıyor. Milli park plajlarının olduğu bölgede yerleşim yok. Gezi teknelerinin sintine boşaltması da mümkün değil. Gündüz vakti bunu isterlerde yapamazlar. Akla tek bir şey geliyor. Kuşadası limanını hemen her gün ziyaret eden dev yolcu gemileri.

Gemilerdeki tüm tuvaletler ve lavabolar, merkezi bir atık su toplama sistemine bağlı. Bu sistem, atıkları geminin alt kısmında yer alan büyük tanklarda topluyor.. Bu tanklar, atık suyun geçici olarak depolanması için tasarlanmış.
Gemilerde oluşan atıklar (aralarında çamur, kanalizasyon, genel çöpler de bulunmaktadır) ya gemide yakılarak bertaraf edilir ya da limandaki bir kabul tesisine boşaltılır. Bildiğim kadarıyla Kuşadası, Ege-Port limanında böyle bir kabul tesisi yok.
Buraya gelen gemiler çok kısa kalıyorlar. Atık kabul tesisi olsa bile yüzlerce ton atığı almak için yüzlerce tanker gerekir. Bazı günler 4-5 geminin aynı anda geldiği oluyor.

Kuşadası Kruvaziyer turizminde önemli bir liman haline geldi. Ege-Port Limanı artık dünyanın en büyük 20 limanından biri. Aynı gün 4-5 devasa yolcu gemisinin geldiği oluyor.

blank

Bu devasa gemilerin geliş ve gidişlerini izlemekten büyük keyif alıyoruz. Her biri adeta yüzen bir şehir. Mürettebat hariç 8 bin yolcu kapasiteli olanlar bile var. Orta ölçekli bir şehirden söz ediyoruz.
Hiç düşündünüz mü . Bu kadar insanın yediği içtiği, mutfak atığı tuvalet, banyo atığı ne oluyor? Tonlarca atık, çöpler, kimyasallar, insan dışkıları….

Marmara açıklarında sintinesini denize boca eden tanker geminin fotoğraflarını bir yolcu uçağı pilotumuz çekmiş, basında geniş yer almıştı. Neden olduğu kirlilik korkunç boyutta idi.

blank

5 bin yolcu kapasiteli bir gemi için basit bir hesap yapalım.
Bir insan 24 saatte ortalama 2 litre idrar yapıyor. Bu kapasitede bir gemi için bu 10 ton idrar atığı demektir. Dışkı, duş suyu, mutfak atıkları, çöpler vs… Bir gemide 24 saatte yüzlerce ton atık depolanıyor.

Bu kadar yükü taşımanın bir maliyeti var. Kuşadasına gelen gemiler genellikle hava karardıktan sonra limandan ayrılıyor. Yunan karasularına girmeden, bizim karasularımızda, gece bu yükten kurtulmak için tahliye kapaklarını açmadıklarına emin miyiz? Hafta içi hergün Milli Park plajlarına gidiyoruz. Kuruvazer gemilerinin Kuşadasını terk ettiği gecenin ertesi günü sabahı mutlaka bu pislikle karşılaşıyoruz!
Kimseyi suçlamıyorum. Sahillerimizde gördüklerimden hareketle düşüncelerimi ve endişelerimi paylaşıyorum.
Dünya denizlerindeki kirliliğin en büyük nedeni; yolcu ve yük gemilerinin atıkları. Bu bilinen bir gerçek. Gemilerin açık denizlerde atık boşaltiğını, buna izin verildiğini biliyoruz.

İnsansız deniz araçlarımızla (İDA) övünüyoruz. Karasularımızdan çıkana kadar takalım peşlerine. İDA lara gece görüş özelliği olan su altı ve su üstü kameralar monte edilebilir. İHA larla havadan da takip edilebiliriz.
Endişelerimde haklı mıyım, haksız mıyım çıksın ortaya.
Haa bu arada, belki balık popülasyonumuzdaki belirgin azalmanın bir nedenini daha öğrenmiş oluruz.

Not: Görseller temsilidir.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.