Karabük Postası tarafından
24 Ekim, 2023 18:45 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Safranova’da safran hasadı başladı

Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odasının Karabük İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile proje ortağı olduğu “Lavanta Kokulu Safran Bahçesi Projesi”nde safran hasadı başladı.
Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyeleri ve Safranbolu İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Akgül ile birlikte safran hasadı yapan Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Cengiz Ünal, Safran’da hedeflerinin gelecek yıllarda kapasiteyi artırmak olduğunu söyledi.
Başkan Ünal, “Yaklaşık 50 dönüm arazi üzerine kurulan ‘Lavanta Kokulu Safran Bahçemizde’ safran hasadına başladık. Dünyanın en pahalı baharatı olan ve ilçemize adını veren safran çiçeğimiz yaklaşık olarak 45 gün daha çiçek açacaktır. Proje üzerine yaptığımız çok amaçlı binamız geçtiğimiz aylarda hizmete girmişti, önümüzdeki bahar aylarında da peyzaj projemizi gerçekleştirerek Safranbolu’muza yakışır bir projeyi halkımıza kazandırmış olacağız. Bu proje hepimizin projesidir. Tüm yıl boyunca Safranbolu’dan talep edilen ürün üretilemediğinden, safranın üretim kapasitesini artırarak gözbebeği çiçeğimizi yarınlara taşımak birinci önceliğimizdir. Karabük’ümüzün tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan idarecilerimizi çalışanlarımızı, üyelerimizi vakti olan tüm hemşehrilerimizi bu görsel şölene bekliyoruz” dedi. (İHA)

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.