Safranbolu’da yılın ilk kar yağışının ardından tarihi evler beyaza büründü. Yabancı turistler bu güzelliği ölümsüzleştirmek için bol bol hatıra fotoğrafı çekti.
Dünya Miras Şehirleri Listesinde 21 yıldır yerini koruyan Osmanlı ahşap mimarisinin en güzel örneklerinin bulunduğu Safranbolu’ya yılın ilk karı düştü. Sabaha karşı başlayan ve sabah saatlerinde şiddetini arttıran kar yağışı sonrası Osmanlının Parmak İzi Safranbolu’daki yıllardır dimdik ayakta duran tarihi evler beyaza büründü. Bu muhteşem güzelliği turistler Hıdırlık Tepesi'nden Safranbolu’nun tarihi çarşı kesimini ve tarihi evlerin bol bol fotoğraflarını çekerek ölümsüzleştirdi.
Safranbolu’nun her mevsim ayrı bir güzellikte olduğunu, kış aylarının da bu güzelliğin ayrıca yaşandığını belirten Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy, “ İçerisinde çok sayıda kültür varlığını barındıran, Korumanın Başkenti Unvanına sahip, açık hava müzesi niteliğindeki Safranbolu, tarihi ve doğal güzellikleriyle ülkemizin kültür anlamında önemli mihenk taşlarından birisi konumunda bulunuyor. Her mevsim ayrı bir görsel güzellik sergileyen Osmanlı mimari mirasının en somut örneklerini yansıtan Safranbolu, yoğun kar yağışı muhteşem bir görseli de beraberinde getirdi. Ben yerli yabancı herkesi bu güzelliği görmeye davet ediyorum” dedi.
Aksoy, “Kar yağışı nedeni ile buzlanma, yol kapanması gibi koşullara hazır olduklarını, ekiplerin 7/24 görevlerinin başında olduklarını ifade ederken, vatandaşlarımızın gönlü rahat olsun günlük hayatın idamesi için belediyemiz görevinin başında” şeklinde konuştu.
Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,
Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.
Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.
Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…
Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.
Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!
Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…
Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.
Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.
3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.
Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!
Bakın bizim bir Üniversitemiz var.
Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.
Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.
Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.
Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.
Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.
Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.
Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.
Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.
Neden..?
Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.
Peki biz ne yapıyoruz..?
İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!
Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.
Lütfen kendimizi kandırmayalım.
Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,
Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.
Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,
Çok güzel, ama
Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?