Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Romanlar Sizin Yaşadığınızı Biliyor

Köşe Yazıları 08.10.2024 11:16
A+ A-
Romanlar Sizin Yaşadığınızı Biliyor

Geçenlerde oğluma sağını ve solunu öğretmek için bir video açtım televizyondan. Her şey ilk birkaç dakika gayet güzeldi fakat bir süre sonra büyük bir kafa karışıklığı ortaya çıkmaya başladı. Ekrandaki karakter sağını gösterdiğinde oğlum solunu gösteriyordu. Henüz sağını ve solunu bilmeyen bir çocuğa elbette bu karışıklığın mantıkî tutarsızlığını aktaramazdım. Bu sebeple televizyonu kapattım ve kendi başıma bu işi halletmeye çalıştım. O gün geçip gitti fakat oğlumun yaşadığı tutarsızlığı düşünmekten kendimi alamadım. Aslında bu tutarsızlık/uyumsuzluk hâlihazırda herkes için geçerli bir şeydi. Üstelik birçok farklı çehresi vardı. Oğlumun yaşadığı şeyi, herhangi bir gün içerisinde milyarlarca yaşını başını almış insan, birbirleriyle konuşurlarken yaşıyorlardı. Birisi diğerine sağ diyor fakat karşısındaki sol anlıyor. Biri diğerine insan diyor, diğeri hayvan anlıyor. Hatta çok daha basit tutarsızlıklar yaşanıyor.

Romanlar Sizin Yaşadığınızı Biliyor

Geçenlerde oğluma sağını ve solunu öğretmek için bir video açtım televizyondan. Her şey ilk birkaç dakika gayet güzeldi fakat bir süre sonra büyük bir kafa karışıklığı ortaya çıkmaya başladı. Ekrandaki karakter sağını gösterdiğinde oğlum solunu gösteriyordu. Henüz sağını ve solunu bilmeyen bir çocuğa elbette bu karışıklığın mantıkî tutarsızlığını aktaramazdım. Bu sebeple televizyonu kapattım ve kendi başıma bu işi halletmeye çalıştım. O gün geçip gitti fakat oğlumun yaşadığı tutarsızlığı düşünmekten kendimi alamadım. Aslında bu tutarsızlık/uyumsuzluk hâlihazırda herkes için geçerli bir şeydi. Üstelik birçok farklı çehresi vardı. Oğlumun yaşadığı şeyi, herhangi bir gün içerisinde milyarlarca yaşını başını almış insan, birbirleriyle konuşurlarken yaşıyorlardı. Birisi diğerine sağ diyor fakat karşısındaki sol anlıyor. Biri diğerine insan diyor, diğeri hayvan anlıyor. Hatta çok daha basit tutarsızlıklar yaşanıyor.

Birisi a diyor, diğeri anlamıyor.

Sonrasında, iki insanın en iyi şekilde anlaşabileceği, tutarsızlıkları en aza indirebilecekleri o yeri bulabilir miyim, diye bir sual takıldı aklıma. Ve belki de birkaç saniye çok uzaklarda aradığım cevabın, avuçlarımın arasında olduğunu hemen fark ettim. O yerin adı ROMAN!

Neden kitaplar değil de roman? Çünkü ben bir romancıyım. Ayrıca bir şair için kitap denilen şeyin çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Piyes yazarları ise sahneleri boş bırakmamalılar. Deneme, meneme yazanlar filan ise hak getire.

Romana dönelim. Bir roman eğer size sağ diyorsa, sizin sol anlamanız pek de muhtemel değil. Veya size uzak diyorsa bir roman, siz de uzağı düşünürsünüz, uzaklaşmayı değil. Bir roman yazarının, okuru ile tutarsızlık yaşama ihtimali oldukça düşüktür. Büyük Birader’in iyi biri olduğunu, kim düşünür ki mesela?

Bu sözlerim çerçevesinde, Thomas Pynchon’ın 2013 senesinde yayımlanan son romanı Bleeding Edge üzerine de uzun cümleler kurma iştiyakındaydım fakat insanı bir anda zabt-u rapt altına alan o bıkkınlıktan kurtulmanın zorluklarını düşünüyor ve git gide klavyeden uzaklaşıyorum. Tam olarak yazıdan kopmadan evvel Bleeding Edge üzerine birkaç söz söyleme gayreti göstermeye çalışayım…

‘Bleeding Edge’ ifadesi, teknoloji dünyasında, henüz tam olarak test edilmemiş, en ileri düzeyde ve deneysel aşamada olan yeni teknolojileri ifade ediyor. Bu teknolojiler, potansiyel olarak büyük yenilikler vaat ediyor ancak aynı zamanda belirsizlik ve risk taşıyorlar. Romanın adı bu açıdan, teknolojinin ve dijital dünyanın henüz keşfedilmemiş ve tehlikeli yanlarını simgeliyor. Şahıs bilgilerinin günümüzde dijital kayıtlar hâline döndürülmesiyle ortaya çıkan problemler, bu dönüşümün önünün ve ardının sorgulanmaması/tartışılmaması sebebiyle ortaya çıkmakta. Artık insanlar ekranlara bakıyorlar ve ekranlara biz yaşıyoruz diyorlar fakat ekranlar onlara öldüklerini söylüyor. Kime, neyi ispatlayabilirsiniz?

Sonrasında, iki insanın en iyi şekilde anlaşabileceği, tutarsızlıkları en aza indirebilecekleri o yeri bulabilir miyim, diye bir sual takıldı aklıma. Ve belki de birkaç saniye çok uzaklarda aradığım cevabın, avuçlarımın arasında olduğunu hemen fark ettim. O yerin adı ROMAN!

Neden kitaplar değil de roman? Çünkü ben bir romancıyım. Ayrıca bir şair için kitap denilen şeyin çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Piyes yazarları ise sahneleri boş bırakmamalılar. Deneme, meneme yazanlar filan ise hak getire.

Romana dönelim. Bir roman eğer size sağ diyorsa, sizin sol anlamanız pek de muhtemel değil. Veya size uzak diyorsa bir roman, siz de uzağı düşünürsünüz, uzaklaşmayı değil. Bir roman yazarının, okuru ile tutarsızlık yaşama ihtimali oldukça düşüktür. Büyük Birader’in iyi biri olduğunu, kim düşünür ki mesela?

Bu sözlerim çerçevesinde, Thomas Pynchon’ın 2013 senesinde yayımlanan son romanı Bleeding Edge üzerine de uzun cümleler kurma iştiyakındaydım fakat insanı bir anda zabt-u rapt altına alan o bıkkınlıktan kurtulmanın zorluklarını düşünüyor ve git gide klavyeden uzaklaşıyorum. Tam olarak yazıdan kopmadan evvel Bleeding Edge üzerine birkaç söz söyleme gayreti göstermeye çalışayım…

‘Bleeding Edge’ ifadesi, teknoloji dünyasında, henüz tam olarak test edilmemiş, en ileri düzeyde ve deneysel aşamada olan yeni teknolojileri ifade ediyor. Bu teknolojiler, potansiyel olarak büyük yenilikler vaat ediyor ancak aynı zamanda belirsizlik ve risk taşıyorlar. Romanın adı bu açıdan, teknolojinin ve dijital dünyanın henüz keşfedilmemiş ve tehlikeli yanlarını simgeliyor. Şahıs bilgilerinin günümüzde dijital kayıtlar hâline döndürülmesiyle ortaya çıkan problemler, bu dönüşümün önünün ve ardının sorgulanmaması/tartışılmaması sebebiyle ortaya çıkmakta. Artık insanlar ekranlara bakıyorlar ve ekranlara biz yaşıyoruz diyorlar fakat ekranlar onlara öldüklerini söylüyor. Kime, neyi ispatlayabilirsiniz?

 

Tugay Kaban

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

KARABÜK NE İSTİYOR…

Köşe Yazıları 08.10.2024 11:33
A+ A-
KARABÜK NE İSTİYOR…

DÜŞÜNCE ve GÖRÜŞ

Fevzi AYDIN     

KARABÜK NE İSTİYOR…

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte Türkiye’nin sanayi lokomotifi olan Karabük Demir-Çelik Fabrikası, bugün de Karabük ekonomisinin ana lokomotifi…

Bir asra yaklaşan geçmişiyle, ülkenin dört bir yanında, üretim ve imalatıyla eserler inşa eden Karabük Demir-Çelik Fabrikası, bugün geçmişini istiyor…

Siyasetin çalkantılı süreciyle, sektörde sıkıntılı günler geçiren Karabük ve Demir-Çelik Fabrikası, özel statüyle, Karabük halkına 1 TL. bedelle satılmıştı…

Bugün Kayyum ile yönetilen Demir-Çelik Fabrikası Kardemir’in geleceği için Kayyum yönetimi, gerçek sahipleri Karabük halkı adına, yön, hedef ve model belirlemeye çalışıyor Karabük ve Kardemir için…

Zaman zaman ekonomik kriz nedeniyle zor zamanlar geçiren Kardemir’in, sağlam temellere oturacak yönetim ve kadrosuyla, bölge ve şehir ekonomisindeki lokomotif görevini sürdürmesi ve şehre daha fazla istihdam sağlamasını istiyor Karabük…

Geçmişten günümüze fabrika, işçi ve sendikasıyla başlayan yönetim serüveni, geçiş sürecindeki Kayyum yönetimiyle yeni boyut kazanacak…

Yine siyasetin çalkantılı sürecinde, Kardemir’in bir kısım hissesinin Varlık Fonuna deviyle birlikte başlayan sürecin, sektörün liderlerinden iktidarın gözbebeği Tosyalı Holdinge, Kardemir’in devriyle sonuçlanması bekleniyor…

Günümüze kadar Bölgenin sosyo-ekonomik kalkınmasına önemli katkıda bulunan fabrikanın, Karabük’e devri modelinden çıkmasıyla, sektöründe nasıl bir aktif rol oynayacağı Karabük için önemli…

Yeni dönemde Kardemir’in, siyasetin etkisinden kurtularak, Karabük’e daha fazla istihdam sağlaması, Karabük’lüye daha fazla iş imkânı vermesini istiyor Karabük…

Son on beş yılını, ittifak ortağı MHP’li Vergili yönetiminde geçiren Karabük Belediyesi, son yapılan yerel seçimde, ittifak ortakları arasında yapılan devir-teslimle, iktidarın büyük ortağı AKP yönetimine geçti…

Son dönemlerde, adeta şehrin bekası konumunda olan 3 Nisan ve Karabükspor gibi değerlerin şehir gündeminden çıkarılması, Vergili yönetiminin handikaplarından…

Şehrin sosyo-ekonomik tanıtımının lokomotifi olan 3 Nisan ve ulusal ve uluslararası tanıtımın spor ayağını sağlayan Karabüksporu yeniden istiyor Karabük…

Bugün bölgeye dahil şehirler, hızlı tren, karayolu bağlantılarıyla ulaşım ağını güçlendirilmesi, tarihi ve turistik değerlerin ekonomiye kazandırılması için siyasi mücadele vermekte…

Aynı mücadelenin, şehir siyasetince de yapılmasını istiyor Karabük ve Karabük halkı..

Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…

 

Nöbetçi Eczaneler

Tuğba Eczanesi
Tuğba Eczanesi
Adres

Hükümet Caddesi No:71/B Eflani / Karabük

Telefon

(370) 461-2427

Eskipazar Eczanesi
Eskipazar Eczanesi
Adres

Merkez Mahallesi, Cami Caddesi, No:16 Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-3737

Büşra Eczanesi
Büşra Eczanesi
Adres

Beşbinevler Mahallesi, Şahin Tepesi No:18/A Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-0777

Öztürk Eczanesi
Öztürk Eczanesi
Adres

Sırınevler Mahallesi Alparslan Caddesi No:2/A Karabük

Telefon

(370) 415-5557

Safran Eczanesi
Safran Eczanesi
Adres

Atatürk Mahallesi, Akter Sokak Devrim Sitesi C Blok No:6/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-8262

Yeni Zümrüt Eczanesi
Yeni Zümrüt Eczanesi
Adres

İsmetpaşa Mahallesi, Doruk Sokak, No:8/B Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4500