Ihlas Haber Ajansı tarafından
15 Ağustos, 2024 12:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Profesör açıkladı: “Maymun çiçeği ülkemiz için tehdit değil”

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, maymun çiçeği virüsünün Türkiye için bir tehdit oluşturmadığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü/DSÖ (WHO) ve Afrika Birliği, Afrika ülkelerinde hızla yayılan maymun çiçeği virüsüne karşı kıta çapında halk sağlığı için acil durum ilan edildiğini bildirdi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya ise maymun çiçeği hastalığı ile ilgili açıklamalarda bulunarak, bu virüsün Türkiye için bir tehdit olmadığını ifade etti.

"Genellikle fare, sincap gibi kemirgen hayvanların taşıdığı bir virüs"
Özkaya, "DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus bu duyuruyu, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde yaklaşık 27 bin vakanın görüldüğü ve çoğu çocuk olmak üzere yaklaşık bin 100 kişinin hayatını kaybettiği bir salgının uyarısında bulundu. Maymun çiçeği virüsü insandan insana ya da hayvandan insana olmak üzere iki şekilde bulaşabilmektedir. Genellikle fare, sincap gibi kemirgen hayvanların taşıdığı bir virüstür. Bununla birlikte vahşi yaban hayvanlarından da bulaşabilmektedir. Hayvandan insana; ısırma, tırmalama, lezyonlu bölgeye temas etme, vücut sıvılarına doğrudan ya da dolaylı yoldan temas etme gibi yollarla bulaşma gerçekleşebilmektedir. İnsandan insana ise vücut sıvıları ve hastalık kaynaklı döküntülere (ciltteki lezyonlara) temas etme başlıca bulaşma sebebidir. Bununla birlikte, lezyonların temas etmiş olduğu havlu, çarşaf, giysi gibi kişisel eşyalara dokunmak da dolaylı olarak temasa yol açmakta ve bulaşma ihtimalini doğurmaktadır. Uzun süreli yüz yüze temas olması halinde solunum yolu damlacıkları ile de bulaşma görülebilmektedir. Özellikle öksürme, hapşırma yolu ile dışarı atılan damlacıklara maruz kalmak da hastalığı bulaştırabilmektedir. Ancak solunum damlacıkları birkaç santimetreden fazla hareket edemez. Bu nedenle uzun süreli yüz yüze temas halinde bulaşıcılık söz konusudur. İlk belirtiler genellikle ateş, halsizlik ve baş ağrısıdır. Kas ağrıları ve sertleşme yaygındır. Bir bölümünün gelişimi sonrasında lenf bezlerinde şişme olur ve aynı zamanda veya bir kaç gün sonra kaşınan ve/veya ağrı veren kızarıklıklar oluşur. Kızarıklık keseciğe dönüşür, kabuk oluşur ve daha sonra kuruyarak dökülür" dedi.

“Özellikle erkekler arasında yaygın”
Prof. Dr. Özkaya şöyle devam etti:
"Afrika’daki maymun çiçeği vakaları büyük ölçüde cinsel temas yoluyla yayılır ve özellikle diğer erkeklerle cinsel birliktelik yapan erkekler arasında yaygın olduğu bildirilmiştir. Geçen yıllarda söylediğimiz gibi bu virüs ülkemiz için bir tehdit oluşturmamaktadır. Ülkemizde vaka bildirilmemiştir. Bizim ülkemizde kimse ağzında, dudaklarında, genital bölgesinde veya yüzel mukozalarında bu virüsün olduğu içi su dolu kabarcıkları ve yaraları olan insanlarla temas, cinsel ilişkilerden kaçar. Tek ve nadir vaka görülse bile salgın olmaz.”

Listeria bakterisi
Son günlerde Amerika, Avrupa ve Türkiye’de acil servislerde ve polikliniklerde özellikle gıda tüketiminden ateş, karın krampları, ishal, yorgunluk, baş ağrısı ve kusma ile seyreden bir salgın görüldüğünü belirten Özkaya, “Listeryozdenilen ve ülkemizde nadir de olsa, vakalar her zaman görülmekle birlikte, Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde listeria bakterisi ile kontamine olmuş süt, yumuşak peynir, lahana salatası, az pişmiş tavuk, sosis, çiğ et ürünleri, balık ve kabuklu deniz ürünleri gibi gıdaların toplu tüketimleri sonucu büyük epidemiler ortaya çıkmış ve yüzde 30’lara varan ölümler görülmüştür” diye konuştu.

blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
09 Mart, 2025 20:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Bolu’daki o hastanenin mimarından çarpıcı iddialar: “Bu yapı insanları öldürür”

Bolu Abant İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin mimarı Uğur Tunçok, hastane ile ilgili tezlerde bulunarak, "Hastane geceleri hayallerime giriyor, beni uykusuz bırakıyor. Bu yapı insanları öldürür" dedi.
Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda Kent Kurulu birleşenleri tarafından Abant İzzet Baysal Üniversitesi ile ilgili oturum gerçekleştirildi. Programda konuşan Bolu Abant İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin mimarı Uğur Tunçok, hastaneyle ilgili korkutucu tezlerde bulundu. 2002 yılında hizmete 250 yataklı olarak giren hastanenin şu anda 450 yatağa kadar çıkarıldığını tabir eden Tunçok, yapının zelzeleye dayanıksız hale getirildiğini öne sürdü. Tunçok, hastanede yöntemsiz kapasite artışından ötürü yangın merdivenlerinin kullanımının engellendiğini ve yangın dedektör sensörlerinin çalışmadığını da argüman etti.

"İzzet Baysal görseydi çok üzülürdü"
Merhume İzzet Baysal’ın hastanenin şu anki durumunu görse çok üzüleceğini belirten Mimar Uğur Tunçok, "1996 yılında İzzet Baysal, ‘Ben Bolu’ya tıp fakültesi yapacağım. Benim hastalarım İstanbul’a, Ankara’ya gitmeyecek, Bolu’da profesöre muayene olacak, ameliyat olacaklar’ dedi. İzzet Bey’in vizyonu, niyeti, gayesi buydu. Lakin bugünleri görse herhalde çok üzülürdü. Bu hastane Bolu’nun çocuğudur. Lakin şu anda ağır bakımda, bitmiş durumda, ölüyor. Bu durumu göz önünde bulundurmalıyız" dedi.

"En acil formda bu binayı nasıl kurtarabiliriz"
Hastanenin kanun ve yönetmeliklere karşıt halde ek tadilata uğradığını söyleyen Tunçok, "İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin inşaatına 1998 yılında başladık ve 2002 yılında tamamlayarak teslim ettik. Yani biz, 1998 yılının yönetmeliklerine nazaran binayı yaptık. Şu anda ise çok aciz bir durumdayız. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar kısa müddette zelzele yönetmeliğinin değiştiğini görmedim. Bir hastanenin ömrü en az 50 yıldır. 20-25 yılda bir hastane yıkıp tekrar yapamayız, biz bu kadar güçlü değiliz. En acil formda bu binayı nasıl kurtarabiliriz, insan vefatına sebep olmayacak halde nasıl tutabiliriz, bunu düşünmeliyiz. Zira ben korkuyorum. Şu anda hastanede kanun ve yönetmeliklere alışılmamış bir durum var" tabirlerini kullandı.

"Bu yapı insanları öldürür"
Usulsüz olarak yatak kapasitesinin arttırıldığını ve bu durumun insan canına mal olacağını söz eden Tunçok, "Duyduğuma nazaran 2 kişilik odalar 4 kişilik hale getirilmiş. Bu, insan tabiatına da ters bir durumdur. Fiziki olarak hastanenin tasarımı bozulmuştur. Bu binayı 250 yataklıdan 450 yataklıya çıkardılar. Ameliyathane sayısının da 8’den 12’ye çıkarıldığını duydum. Bunun manası, fiziki olarak insan yükünün ve hareketli yükün artmış olmasıdır. Bu nedenle hemen bu binanın 250 yataklı hale dönmesi mecburidir. Biz hiçbir formda bu sorumluluğu kabul etmeyiz. Zira bu durum geceleri düşlerime giriyor, beni uykusuz bırakıyor. Yatak artışı, koridorlar, genel merdivenler ve yangın merdivenlerinin yetersiz kalmasına sebep olabilir. Bu yapı insanları öldürür. Ondan sonra dünya basınına manşet oluruz" diye konuştu.

"Odalarda sigara içildiği için yangın sistemi kapatılmış"
Hastane odalarında sigara içildiği için yangın sensörlerinin kapatıldığını tez eden Tunçok, "Farz edelim ki yangın çıktı, pekala yangın ihbar sistemi çalışıyor mu? Biz bu sistemi 250 yatak için ve o dönemki odalar için yapmıştık. Lakin duyduğuma nazaran sistem çabucak hemen hiç çalışmıyor. Zira odalarda sigara içildiği için yangın sistemi kapatılmış. Bu mevzuyu rektörle konuştuğumda, ‘Cihaz bozuk’ dedi. ‘Tamam, verin, yaptıralım’ dedik ancak şu anda yeniden çalışmadığını iddia ediyorum" dedi.

"Boş buldukları her yere bir yatak koymuşlar"
Muhtemel bir sarsıntı durumunda binanın ağır riskli olduğunu söyleyen Uğur Tunçok, "Deprem olursa ne olur biliyor musunuz? Bina sancak üzere sallanır. Artık burada kimin cürmü var? Müsaade alınmadan yapılan tadilat kabahattir. Ben de kendimi bu işin içine atıyorum. Beni arayıp ‘Neden bu türlü konuştun?’ diye soracaklar, lakin bunu söylemek zorundayım. İçeride ufak bir gaz patlaması bile olsa panikle beşerler birbirini ezer. Koridorları kapatmışlar, pencereleri kapatmışlar, dinlenme odalarını kapatmışlar. Duyduklarımı söylüyorum. Boş buldukları her yere bir yatak koymuşlar. Benim anladığım bu, bu yapı bu yatak kapasitesini kaldırmaz" tabirlerini kullandı.

"Yapılan ek tadilatlar ruhsata işlenmemiştir"
Yapılan ek tadilatların ruhsata işlenmediğini tez eden Mimar Uğur Tunçok, "Yapılan ek tadilatlar ruhsata işlenmemiştir. Bu durum kullanıcıların sorumluluğundadır. O yöneticilere benden selam söyleyin, hepsi zan altındadır. Ruhsatsız bir yapıya binlerce insanı sokarsanız hatalı olursunuz" dedi.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.