Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
16 Temmuz, 2024 04:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Prof. Dr. Şerif Demir: “Yeni anayasadan vazgeçildiği sürece o darbe ruhundan kurtulmamız mümkün değil”

Kastamonu’da 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde düzenlenen konferansta konuşan Prof. Dr. Şerif Demir, "Toplumun bütün kesimlerini kucaklayan ve bu ülkeye yakışan ve bu millete yaraşan bir anayasa, demokratik, özgürlükçü, ilke ve inkılapları muhafaza eden, bu toplumu daha ileriye taşıyacak bir anayasadır. O anayasadan vazgeçildiği sürece o darbe ruhundan kurtulmamız mümkün değil" dedi.
Kastamonu’da 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü çerçevesinde “15 Temmuz Darbeler ve Demokrasi” konulu konferans düzenlendi. Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Demir’in konuşmacı olarak katıldığı konferans, Kastamonu Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirildi. Konferansta konuşan Demir, demokratik, özgürlükçü, ilke ve inkılapları muhafaza eden, bu toplumu daha ileriye taşıyacak bir anayasa değişikliği yapılmadan darbeci ruhtan kurtulmanın mümkün olamayacağını söyledi.

"46 tane can ne olduğunu anlayamadan bombalandı"
Cumhuriyet tarihi boyunca 9 kez darbe ve darbe teşebbüsü gerçekleştirildiğini ve en büyük acıların 15 Temmuz’da yaşandığını söyleyen Demir, "15 Temmuz hakikaten çok acıydı. Sadece köprüde 33 şehit verdik. Öyle acı ve üzücü hatıralar ve bilgiler var ki. Mesela Gölbaşı Polis Okulu’nda 46 tane can ne olduğunu anlayamadan bombalandı. Bu hain yapılanmayı, hain insanlar ile şerefli ordumuzu birbirinden ayırmak istiyorum. Ben bunlara cunta, örgüt, FETÖ, bu ülkenin suyunu içip hainlik edenler diyorum. Dolayısıyla bu insanlarla şerefli ordumuzu aynı cümle içinde kullanmayı zül sayarım” dedi.

“Halk içerisinde olmazsa hiçbir darbe başarılı olamaz”
Halkın içerisinde olmadığı hiçbir darbenin başarılı olamayacağını belirten Demir, “Darbe, bu ülke iradesine, milletin tercihine yapılan en büyük haksızlıktır. Darbenin de bir takım şartları var. 15 Temmuz’un başarısız olmasının nedeni de bu şartlardan en önemlisinin ihmal edilmesidir. İçerisinde halkın olmadığı, halkın destek vermediği hiçbir hareketlilik, hiçbir müdahale başarıya ulaşmaz. Zaten gece 00.34’te Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla bu insanlar ateşe koşan kelebekler gibi o silahların, mermilerin önüne kendisini siper ederek bu ülkenin geleceğine hükmetmediler mi? O yüzden bir darbenin gerçekleşmesi için bir takım şartların tahakkuk etmesi gerekir. Biz, darbe kavramını irdeleyecek olursak bunun kökeni eskilere dayanır. Biz 15 Temmuz’dan önce 15 Temmuzlara sebebiyet verecek şartları ortadan kaldırmamız gerek. Bu darbe miydi, tiyatro muydu gibi bir takım şüphe ve şaibe oluşturacak ifadelerden ve yaklaşımlardan kaçınmak gerekir. 251 vatan evladının öldüğü ne olabilir? Onlarca devlet kurumuna yapılan saldırılar gerçekleştiği zaman ne olabilir? Biz bunu tanıyoruz. Osmanlı Devleti’nde onlarca, yüzlerce kez gerçekleşti. 1913 Bab-ı Ali baskınında gördük. Bizim burada darbelerle ve darbecilik zihniyetiyle mücadele etmemiz lazım. Şunu bilin ki halk içerisinde olmazsa hiçbir darbe başarılı olamaz” diye konuştu.

“Toplumun bütün kesimlerini kucaklayan ve bu ülkeye yakışan ve bu millete yaraşan bir anayasa lazım”
Türkiye’nin darbeci ruhu yok etmesi için yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu sööyleyen Demir, “Keşke bütün siyasi partiler anlaşarak, uzlaşarak bu ülke insanına yaraşır demokratik bir anayasa yapabilseler. 1982 yılında Orhan Altıkaçlı başkanlığında yapılan, heyetin oluşturduğu anayasa hakkında 23 kez değişiklik gerçekleştirildi. 19’u yürürlüğe girdi. Yani biz 19 kez bu anayasayı değiştirdik. 82 Anayasası’nın 74 tane maddesini kaldırdık. 74 değil, 174 de kaldırılsa ben 82 Anayasası’nın bu topluma yakışan ve yaraşan bir anayasa olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bizim ülkemizde anayasalar tepki mantığıyla yapılıyor. 27 Mayıs 1961’de Demokrat Parti’ye tepki ve öfkeyle bir daha demokratlar iktidara gelmesin diye bir anayasa yapıldı. 80 Anayasası, 70’li yıllardaki parçalı siyaseti birleştirip bir daha aynı şey yaşanmasın diye yapıldı. Bugün İngiltere’de anayasa hiç yok ve bugün Avrupa’nın birçok ülkesindeki anayasa maddelerinin toplamı 15-20 maddeyi geçmez. Ama bizim anayasamızda Orman Kanunu’ndan YÖK’e kadar bütün maddeler düzenlenmiş. Çünkü kanun koyucu iktidarlara güvenmiyor. Dolayısıyla darbe ortamlarında yapılan anayasaların ben bu topluma yakışan ve yaraşan anayasalar olduğunu düşünmüyorum. Toplumun bütün kesimlerini kucaklayan ve bu ülkeye yakışan ve bu millete yaraşan bir anayasa, demokratik, özgürlükçü, ilke ve inkılapları muhafaza eden, bu toplumu daha ileriye taşıyacak bir anayasadır. O anayasadan vazgeçildiği sürece o darbe ruhundan kurtulmamız mümkün değil. Ben inanıyorum, bu toplum bunu yapabilir. Gazi Meclisimizin de bunu yapacağına inanmak istiyorum ve inanıyorum. Buradaki temel problemin anayasa olduğunu düşünüyorum, temel sorunun demokrasi olduğunu düşünüyorum. Temel meselenin Mustafa Kemal’in bize gösterdiği hedeflerin yerine getirilmemesi olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.
Konferansın sonunda Kastamonu Valisi Meftun Dallı tarafından Prof. Dr. Şerif Demir’e hediye takdim edildi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
11 Haziran, 2025 00:37 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Vali Arslan’dan Kızılay için ilginç benzetme

Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, Kızılay’ın kuruluş yıl dönümünü nedeniyle yayımladığı kutlama bildirisinde, Kzılay’ı, çaresizliğin üzerine doğan bir sabah güneşine benzetti.
Vali Nırtaç Arslan, Türk Kızılay’ın 157. kuruluş yıl dönümü nedeniyle yayımladığı iletide, Türk Kızılay’ının Türk milletinin yardımseverlik ve dayanışma hislerinin kurumsal bir temsili olduğunu söz etti. Arslan iletisinde, "1868 yılında ’Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti’ ismiyle kurulan Türk Kızılay’ı, yalnızca bir yardım kuruluşu değil, tıpkı vakitte milletimizin sıkıntı zamanlardaki teminatı, umutların sönmeye yüz tuttuğu anda yanan bir ışıktır. Çalışanların emeğiyle, gönüllülerin vicdanıyla ve halkımızın takviyesiyle büyüyen Türk Kızılay’ı afetlerde birinci alana inen, kan bağışında hayat kurtaran, yetimlere yuva olan, fakirlere aş olan bir hayır kervanıdır. Kızılay’ın kırmızı hilali, sadece bir amblem değil, adeta çaresizliğin üstüne doğan bir sabah güneşidir" sözlerine yer verdi.

"Türk Kızılay’ı gurur kaynağımızdır"
Kızılay’ın, yaşanan afetlerde beşere ve canlıya yardım eli olduğunu da hatırlatan Vali Arslan, "Depremlerde, yangınlarda, sel felaketlerinde, salgın hastalıklarda, her türlü zorlukta halkımızın yanında olan ve sırf ülkemizde değil, dünyanın dört bir yanında mazlumlara el uzatan Türk Kızılay’ı, gönüllülük ruhuyla hareket eden binlerce çalışanı ile gurur kaynağımızdır.
Bugün, Kızılay’ın yalnızca geçmişine değil, geleceğine de sahip çıkma günüdür. Daima birlikte el vererek, bu uygunluk zincirine yeni halkalar eklemek; dayanışmayı, yardımlaşmayı ve insanlığı yüceltmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu his ve fikirlerle, Türk Kızılay’ının 157. kuruluş yıl dönümünü en içten dileklerimle kutluyor; insanlığa umut olan Kızılay neferleri ile takviyesini esirgemeyen tüm kişi, kurum ve kuruluşlara gönülden teşekkür ediyor, sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum" tabirlerini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin