Karabük Postası tarafından
12 Nisan, 2023 22:14 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 21.09.2023 11:03
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Prof. Dr. Kuzu: ‘Genç yaşta görülen kalın bağırsak kanserinde son 20 yılda yüzde 30’luk bir artış var’

Türk Kolon ve Rektum Hastalıkları Cerrahi Derneği (TKRCD) Başkanı Prof. Dr. Ayhan Kuzu, kalın bağırsak kanserine ilişkin, “Genç yaşta görülen kalın bağırsak kanserinde son 20 yılda yüzde 30’luk bir artış var” dedi.

Uzmanlar kolorektal kanserin kadın ve erkekler arasında en sık görülen üçüncü tip kanser olduğunu belirtiyor. Ayrıca uzmanlar, ölümle sonuçlanan hastalıklar listesinde kolorektal kanserin en çok ölümle sonuçlanan ikinci tip kanser olduğuna da vurgu yapıyor. Tüm dünyada ve Türkiye'de her yıl Mart ayında farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenen Kolorektal Kanser Farkındalık Ayı dolayısıyla basın açıklaması yapan TKRCD Başkanı Prof. Dr. Ayhan Kuzu, 50 yaş altında görülen kalın bağırsak kanserinin son 20 yılda yüzde 30'un üzerinde artış gösterdiğine dikkat çekerek, “Özellikle 50 yaş üzerinde görülen kanser Sağlık Bakanlığı istatistiklerinde giderek azalma gösteriyor. 50 yaş altındaki kanserlerde de artış gösteriyor. Bu Türkiye'de de böyle. Sağlık Bakanlığı'na göre kadın ve erkekte tüm yaşlarda kalın bağırsak kanseri üçüncü sıklıkta görülürken, 50 yaş altındaki sıralamada kalın bağırsak kanseri ikinci sıraya yükseliyor. Dolayısıyla sık görülmesine karşı bir şeyler yapmamız gerekiyor” diye konuştu. “Genç yaşta görülen kanser, yüzde 10 hastada hiçbir şikayet yapmıyor” Amerika'da yapılan bir çalışmaya göre 1990 yılı doğumlu olanların 1950 yılı doğumlu olanlara kıyasla kalın bağırsak kanserinde 2 kat, rektum kanserinde ise 4 kat daha fazla risk taşıdığını vurgulayan Kuzu, “Genç yaşta görülen kalın bağırsak kanserinde son 20 yılda yüzde 30'luk bir artış var. Bu hastaları incelediğimizde genç yaşta görülen kanser, yüzde 10 hastada hiçbir şikayet yapmıyor. Geriye kalan yüzde 90 oranındaki bu gençlerin bir şikayeti var fakat hastaneye gitmiyorlar, öteliyorlar. 50 yaş altındaki kanser hastalarına bakıldığında, bunların yaklaşık yüzde 50'si 6 aydan sonra doktora gidiyor ve yaklaşık yüzde 70 kadarı bize geldiğinde ileri evre olarak geliyor. Hastalık bağırsak duvarını aşmış, lenf bezlerine geçmiş olarak geliyor” ifadelerini kullandı. “Hareketsiz kalan bünyelerle spor yapanlar arasında ciddi fark var” Kalın Bağırsak kanserinin önlenebilecek ve önlenemeyecek nedenleri olduğunu dile getiren Kuzu, sözlerine şöyle devam etti: “İleri yaşta olmak, ailede kalın bağırsak kanseri veya kalın bağırsak polibi olması, tip-2 diyabet hastalığı ve iltihabi bağırsak hastalığı olması bizim önleyemeyeceğimiz nedenler olarak ön plana çıkıyor. Eğer bunlar varsa bunlar zaten bir risk grubu teşkil ediyor. Fakat önemli olan bizim değiştirebileceğimiz risk faktörleridir. Değiştirebileceğimiz risk faktörleri deyince bunun başında aşırı kilo bunların başında aşırı kilolardan kurtulmak geliyor. Yapılan bir çalışmada vücut kitle endeksi metrekarede 5 kilo arttığında kadında ve erkekte artış gözüküyor. Bu artış bakıldığında erkekte yüzde 30, kadında ise yüzde 12'lik bir artışa denk geliyor. Metrekareye 5 kilogramdan fazla kilo alınırsa, kolorektal kanserin genç yaşta görülme oranı da artıyor. Bir diğer neden ise hareketsizliktir. Hareketsiz kalan bünyelerle spor yapanlar arasında ciddi fark var. Gençlerde bu oran yaklaşık yaklaşık yüzde 15'lik artışa neden oluyor.” Öte yandan sigara kullanımının kolorektal kanser türünde de ciddi etkileri olduğunu ifade eden Kuzu, aynı zamanda sucuk, sosis ve salam gibi işlenmiş gıdalar, paket gıdalar ve düşük lifli gıdaların tüketilmesinin de kolorektal kanserin nedenleri arasında olduğunu ekledi. Kuzu, 50 yaş altındaki gençlerde hangi ırklarda daha çok görüldüğüne dair yapılan bir araştırmaya da atıfta bulunarak, 1990 ile 2014 yılı arasında beyaz ırkta yaklaşık yüzde 47 artış olduğunu söyledi. (İHA)
blank
Mustafa Akgün tarafından
04 Mart, 2025 14:02 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

CHP’li Akay’dan Kademeli Emeklilik İçin Teklif

Plan Bütçe Komisyonu Üyesi ve CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay tarafından hazırlanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM’ye sunuldu.

CHP’li Akay’ın TBMM Başkanlığı’na verdiği kanun tekfinde, 08.09.1999 ile 16.04.2008 tarihleri arasında sigortalı olmuş vatandaşlarımızın kademeli geçişle emekli olabilmesinin sağlanması ile prim gün ödeme sayısı 9000 olan esnaf ile memurların, prim gün ödeme sayısının 7200’e düşürülmesi için yeni bir düzenleme önerdi.

Sosyal Sigortalar Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler Sigortalılar Açısından Eşitsiz Bir Durum Yarattı

Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yapılan değişikliklerin sosyal güvenlik açısından ölçülülük ilkesiyle bağdaşmayan ve sigortalılar açısından eşitsiz bir durum yarattığına dikkat çeken CHP’li Akay, “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yapılan değişiklikle, aylığa hak kazanma koşullarına yaş koşulu da getirilmiştir. 08/09/1999 tarihinden bir gün önce işe başlayan çalışanlar ile bir gün sonra işe başlayan çalışanlar arasında 17-20 yıl fazla çalışma süresi olması büyük bir eşitsizlik doğurmuştur. Ayrıca, 1 Mayıs 2008’den sonra işe başlayan memurlar ile esnafların prim gün sayısının 9000 olması da büyük bir adetsizlik yaratmıştır.” dedi.

Kanun teklifi hakkında bilgi veren Akay, “TBMM Başkanlığı’na sunduğumuz kanun teklifiyle, memur ve esnafların 9000 gün olan prim gün ödeme sayısının 7200’e düşülmesi ve 08.09.1999 ile 16.04.2008 tarihleri arasında sigortalı olmuş vatandaşlarımızın kademeli geçişle emekli olabilmeleri için bu düzenleme önerilmiştir. Sunduğumuz kanun teklifi, eşitlik ilkesi doğrultusunda hazırlanmış ve tüm eşitsizlikleri ortadan kaldıracak niteliktedir.” ifadelerini kullandı.

Kanunun Gerekçesi:

Milletvekili Akay’ın TBMM’ye sunduğu Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:

“4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilk defa sigortalı olan ve 4447 sayılı Kanunun geçiş hükümlerinden yararlanamayan işçilerin yaş koşulu ve prim ödeme gün sayısının doğrudan kadınlarda 58 ve erkeklerde 60 yaş ve 9000 gün prim ödeme güne yükseltilmesi nedeniyle emekliliğine ilişkin yaşadıkları adaletsizliğin bir nebze olsun düzeltilmesi sağlanmakta; 5510 sayılı Kanunun emekliliğe ilişkin düzenlemelerinin yürürlüğe girdiği 17/4/2008 tarihine kadar olan sürede sigortalı olmuş olan işçilere bir kademeli emeklilik düzenlemesi yapılmakta ve bunlara ilişkin yaş ve prim ödeme gün süreleri düzenlenmektedir.

Diğer yandan, farklı statülerdeki sigortalılar açısından emekliliğe hak kazanma açısından prim ödeme gün şartındaki farklılıkta da bir ayrımcılık olması nedeniyle kanunla eşitlenmiş ve 5510 sayılı Kanun ile Emekli Sandığı Kanununda tüm sigortalılar açısından fiili olarak prim ödeme gün sayısı 7200 gün olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu çerçevede de geçiş açısından fiili pirim ödeme gün sayısı ve hizmet yılı açısından düzenlemeler yapılmıştır. Teklifimizle, kademeli olarak emeklilik hakkı kazanmaları ve oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.”

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.