Karabük Postası tarafından
31 Temmuz, 2023 15:26 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

Polat “Bu hastalık evrensel bir sorun”

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Burcu Polat, Alzheimer hastalığının evrensel bir sorun olduğunu belirterek “Dünyada her yıl yaklaşık 5 milyon yeni olgu ile karşılaşılmaktadır” dedi. Dünyadaki tüm ülkelerde bir halk sağlığı problemi olan alzheimer hastalığı hakkında bilgi veren Doç. Dr. Polat, hastalığı; beyin hücreleri diye bilinen nöronlarda ilerleyici bir kayıp ve bunun sonucu olarak beynin yapısal olarak bozulması olarak tanımladı. Zihnin, hayatın ilerleyen dönemlerinde farklı nedenler ile işlevini yitirmesi anlamına gelen demansın en sık görüleninin alzheimer hastalığı olduğuna işaret eden Polat, “Diğer demans nedenleri arasında alzheimer hastalığı gibi uzun seyirli ve tedavisi güç hastalıklar olabildiği gibi tiroit hastalığı, vitamin B12 eksikliği, beyin tümörleri gibi tedavi edilebilir hastalıklar da vardır. Alzheimer hastalığı tüm demans vakalarının yüzde 75'ini oluşturur. Alzheimer hastalığında hafıza, dil, dikkat, yön bulma güçlüğü, kişi ve objeleri tanıyamama, karar vermede bozulma, huy ve davranışlarda değişme, eskiden kolaylıkla yapılan günlük faaliyetlerin zaman içinde bozulması en sık görülen belirtilerdir” dedi. “Evrensel bir sorun” Hastalığın, nüfusun yaşlanması ile dünya çapında evrensel bir sorun haline geldiğini belirten Burcu Polat, “BM raporlarına göre, dünyadaki yaşlı insan sayısı (65+ yaş) 2030 yılında yaklaşık 1 milyarı bulacaktır. Bu artıştan en çok da ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler etkilenecektir. Yaşayan yaşlı nüfus sayısındaki artış göz önüne alındığında önümüzdeki 30 yıl içinde alzheimer ve benzeri demans olgularının sayılarında 2 kat civarında bir artış beklenmektedir. Dünyada her yıl yaklaşık 5 milyon yeni olgu ile karşılaşılmaktadır. Dünya ölçeğinde, 2050 yılında tüm dünyada 100 milyona yakın hasta beklenmekte ve bu hastaların yaklaşık yarısının bakımevi gibi kurumlarda yüksek maliyetli bakıma ihtiyaç duyacağı ön görülmektedir. Alzheimer hastalığı dünyadaki tüm ülkeler için bir halk sağlığı problemidir” ifadelerine yer verdi. Yavaş ve sessiz ilerliyor Hastalığın 65 yaş üstünde görülen bir hastalık olarak bilindiğine dikkat çeken Doç. Dr. Polat, “Geliştirilen yeni tarama yöntemleri ile hastalığın teşhis edilmeden 15-20 yıl önce başlayabildiğini biliyoruz, maalesef yavaş ve sessiz olarak ilerleyen bir durumdur. Hastalığa yakalanan kişilerde beyindeki harabiyetin, tesadüfi olarak veya genetik bir yatkınlıkla ortaya çıkıyor. Çok sayıda risk faktörü, hastalığın oluşmasına zemin hazırlıyor. Son 30 yılda alzheimer hastalığının nedenlerini göstermek için çok sayıda çalışma yapıldığına işaret eden Polat, “Hastalığın ilerlemesine neden olan, beyin hücrelerinin içinde ve hücrelerin arasında bozulmaya yol açan maddeleri ölçme yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerle, hastalığa neden olan ve hücrelerde biriken bazı maddelerdeki değişiklikler tespit edilmektedir. Bu değişiklikler en sık hafıza ile ilgili bölgelerden başlar ve diğer beyin bölgelerine zaman içinde yayılır. En son noktada ise, beyinde şiddetli enflamatuvar görünüm ve beyin volüm/hacminde azalmadır. Beyinde aktivitelerden sorumlu asetilkolin, serotonin, dopamin gibi kimyasal maddeler giderek işlevlerini göremez hale gelir” dedi. “Her yıl yaklaşık 5 milyon yeni olgu ile karşılaşılmaktadır” Hastalığa neden olabileceği düşünülen pek çok faktör olabildiğini ifade eden Doç. Dr. Polat, “Bazıları değiştirebileceğimiz bazıları ise değiştiremeyeceğimiz risk faktörleridir. Yaş, genetik yatkınlık, cinsiyet, ırk değiştirilemeyen risk faktörleridir, ancak sigara-alkol, şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, kalp hastalıkları, kafa travmaları, depresyon, düşük eğitim, beslenme tarzı ise değiştirilebilen ve korunabilen risk faktörleridir. En yeni risk faktörü çevre kirliliğidir. soluduğumuz ve maruz kaldığımız kötü hava ve partiküller hastalığın gidişini etkileyebilir” ifadelerini kullandı. Hastalığa tanı koyarken diğer demans nedenlerini ve özellikle tedavi edilebilir nedenlerin var olup olmadığını gözden geçirmek gerektiğini, hastalığın tedavisinde ilaçlı ve ilaç dışı tedavilerin tavsiye edildiğini belirten Polat, “İlaç tedavisinin yanı sıra, beyni meşgul eden aktiviteler, Akdeniz tipi diyet, iyi bir uyku düzeni, enfeksiyonlardan korunma, günde en az yarım saat yürüyüş, gereksiz ilaç ve benzeri maddelerden kaçınma, temiz hava olan yerlerde yaşama, elektromanyetik alanlardan mümkün olduğu kadar uzak durmak hastalıktan korunmada önemli tavsiyelerdir” şeklinde açıklamasını sonlandırdı. (İHA)
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
20 Kasım, 2025 11:21 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

KBÜ’de Sağlık Yönetiminde İnsan Kaynağı Planlaması Ele Alındı

Karabük Üniversitesi (KBÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından "Sağlık Hizmetlerinde İnsan Kaynaklarının Planlanması" konulu seminer düzenlendi.

Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen seminerde, sağlık hizmetlerinde insan kaynaklarının planlanması; alanın profesyonelleri tarafından personel yönetimi, idari işleyiş ve görev dağılımı çerçevesinde değerlendirildi.

15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu'nda düzenlenen etkinliğe; Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Müslüm Kuzu, Fakülte Dekan Yardımcısı ve Hemşirelik Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Güngör, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Seminerde konuşmacı olarak, Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erkan Doğan ile Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Müyesser Demir yer aldı.

Açılış konuşmasında Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Güngör, sağlık kurumlarında insan kaynağı planlamasının kritik bir yönetsel sorumluluk olduğunu belirterek, "Kamu sağlık hizmetlerinde talepler ile mevcut kaynakları uyumlu hale getirmek yöneticiler açısından kritik bir sorumluluk. Bugün bu sürecin sahadaki uygulamalarını yöneticilerimizden dinleyeceğiz" dedi.

Açılış konuşmasını yapan Fakülte Dekan Yardımcısı ve Hemşirelik Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Güngör, sağlık kurumlarında insan kaynağı planlamasının önemine değindi. Güngör, "Kamu sağlık hizmetlerinde talepler ile mevcut kaynakları uyumlu hale getirmek yöneticiler açısından kritik bir sorumluluk. Bugün bu sürecin sahadaki karşılığını yöneticilerimizden dinleyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Seminerde sunum yapan Başhekim Doç. Dr. Erkan Doğan, sağlık hizmetinin 7 gün 24 saat kesintisiz sürdüğünü vurgulayarak yöneticilerin çok boyutlu bir sorumluluk üstlendiğini ifade etti. Doğan, ekip çalışmasının, adaletin ve vicdanın sağlık yönetiminin temelini oluşturduğunu vurguladı.
Doğan, ayrıca sağlık hizmetinin kesintisiz yapısına dikkat çekerek, "Sağlıkta tatil yok. Burada sadece üç tane saç ayağı var; hekim, sağlık hizmetleri ve diğer alt birimler. Bu süreçte hakkaniyet, adalet ve vicdan çok önemli. Çalışanın hakkının yanında hastanın ve kamunun hakkını da korumak zorundasınız" diye konuştu.

Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Müyesser Demir ise sunumunda özellikle hastanenin fizikî yapısı ve işleyişiyle ilgili bilgiler aktardı. Hastanenin çok geniş bir alana yayılan modern bir sağlık kompleksi olduğunu belirten Demir, yapının büyüklüğü ve 7 gün 24 saat hizmet sürdürülebilirliği göz önünde bulundurulduğunda insan kaynaklarının doğru planlanmasının kritik önem taşıdığını söyledi. Demir ayrıca, "Sağlık hizmeti durmaz; bu nedenle doğru personel planlaması hayati bir gereklilik" dedi.

Programda ayrıca yeni mezun hemşirelerin saha adaptasyonu, birimlerdeki iş yükü, acil servis ve yoğun bakım gibi kritik alanlarda görev almanın sorumlulukları da ele alındı. Konuşmacılar, mesleğin zorluklarının yanı sıra insan hayatına dokunan yönünün güçlü bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getirdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin