PARTİ İÇİ DEMOKRASİ YOLU KISALTIR
MUSTAFA AKAY
Türkiye Cumhuriyetini kuran CHP, aynı zamanda ülkemizi demokrasiyle tanıştıran partidir. Türk Devriminin tamamını gerçekleştiren parti, ülkeyi çok partili düzene getirerek de büyük bir işlevi yerine getirmiştir.
CHP, demokrasiyi en çok savunan ve kurma çabasında olan partidir aynı zamanda.
Ülkede, demokrasiyi savunan ve tam anlamıyla kurulması için çabalayan CHP, kendi içindeki demokrasiyi eksiksiz işleterek, herkese örnek olmalıdır.
Ne yazık ki, CHP'de de parti içi demokrasi uzun süredir lafta kaldı.
Kadrolar, tepeden talimatla oluşturuldu. Adaylar, üç beş kişinin çalışmasıyla saptandı. Bu saptamalarda da çeşitli söylentiler ortaya çıktı.
Oysa, 12 Eylül öncesi, CHP parti içi demokrasinin en iyi işletildiği bir parti idi.
Her şey genel başkanın dediği gibi olmazdı.
Yargıç huzurunda ön seçim yapılır, aday olacakları partinin özgür üyeleri belirlerdi.
Genel başkana bürokrasiden gelenler için %5'lik bir kontenjan verilir, bunun da nerelerde kullanılacağı daha önceden açıklanırdı.
CHP, 12 Eylül sonrası buna biraz uyar gibi oldu. Ancak, son 15 yılda, bundan da sapıldı.
Her şeyi genel başkan belirler oldu.
Bu da partinin ivmesini zora soktu.
xxx
Bugünlerde; partinin tüzüğünün değiştirilmesi çalışmalarına ağırlık verilecek gibi görülüyor.
Tüzük çalışmalarında, en çok ağırlık verilecek konu, her türlü adayın, yargıç denetiminde ön seçimle belirlemek olmalıdır.
Ön seçimi de delegeler değil, tüm üyeler yapmalıdır.
Böylece, örgütün sesi dinlenilmiş olur. Örgüt, kendisine söz hakkı tanındığını görünce, motive olur, olaya daha iyi sarılır. Ön seçim süreci bir nevi çalışma ortamını yaratır ve sonuçlara herkes katlanır.
En son seçimde de bu kurala uyulmadı. Örneğin, Karabük'te tepeden inme bir atama yapıldı. Aday adaylarını bir gün önce tanıtan parti, ertesi günü gördü ki, il başkanlığına başvuru yapmayan ve 13 kişinin katıldığı aday adayı tanıtımında olmayan birisi milletvekili adayı olarak gönderilmiş.
Gerçek partililer, buna da tamam dediler ve alabildiğine çalıştılar. Oysa, bu seçimin ardında, kırılmış ve yıllarca partiye emek vermişler vardı.
Şimdi, tüzük değişikliği yapılacak. Mutlaka il ve ilçe örgütlerinden de öneriler alınır.
İl ve ilçe örgütleri, tüzük önerisi olarak ön seçimi şart koşan bir tavır sergilemelidirler.
Ön seçim partinin olmazsa olmazlarından birisi olmalıdır.
Önceki dönemlerde, bir iki televizyon programına çıkarak kendini gösteren ancak, parti kültürünü almamış olanlardan çok sayıda milletvekili ve belediye başkanı seçildi. Sonuç, hüsran oldu. Bunlardan birisi,
"Ben CHP'li değilim, CHP'nin milletvekiliyim" bile dedi.
Örgüt, ön seçim için genel merkeze baskı yapmalıdır. Yapmazsa, geçtiğimiz seçimlerde olduğu gibi, yerelde yıllarca partinin başarısı için çaba göstermiş, emek vermiş insanların yolu bir türlü açılmaz.
Örgüt emekçilerinin, bir yerlere gelebilmeleri için ön seçim birincil koşul olmalıdır.
Tüzük değişikliğinde, bir başka konu da delege sisteminin kaldırılması olayıdır.
Parti il ve ilçe kongrelerini tüm üyeleriyle yapmalıdır. 50-60 delegeyi, kendi bildiği gibi yazan başta bulunan yönetimler, sonuçların kendi lehlerine olması için ellerinden gelen çabayı gösterirler. Bu çabalar, dürüst ve partiyi büyütecek çalışmalar değildir. Seçim sonrası ise, karşılarında olanları tanımaz bir tutum içine giren yöneticiler, dışlayıcı, itici tavır takınabilmektedirler.
Seçimlere girecek olanların halkta karşılığının olması da önemlidir. Yılların birikim ve deneyimiyle süzülüp gelen halkta karşılık olayı, bir iki ilçe kongresi seçimiyle olmaz. Oldurulamaz. Halk, siyasileri uzun süre izler ve bir şeyler bulur, görürse peşine takılır. Ne yazık ki, bir çok yerde halkta karşılığı olmayan isimlerle seçimlere girilmiş ve sonuç üzücü olmuştur.
Karabük'teki il ve ilçe yönetimleri, ön seçim ve kongrelerin tüm üyelerle yapılması konusunu iyi bir inceleyip, genel merkeze öneri olarak sunmalıdırlar.