Bolu’da İzzet Baysal Sanayi Sitesi’nde kaporta boya dükkanında çıkan yangın itfaiye ekiplerince söndürüldü.
Yangın, İzzet Baysal Sanayi Sitesinde faaliyet göstere kaporta boya dükkanında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, araç boyası yapılan iş yerinde tiner ve boya kovaları henüz bilinmeyen bir nedenle alev aldı. Alev alan malzemelerin ateşi etrafa saçıldı. Yangının çıktığını gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirildi.
İhbar üzerine bölgeye itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Bolu Belediyesi itfaiye ekipleri tarafından kaporta boya dükkanında çıkan yangın söndürüldü. Yangını söndüren ekipler, iş yerinde soğutma çalışması yaptı.
Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı tarihi Yörük Köyü’nde bulunan 350 yıllık çamaşırhane, mimarisi ve kültürel özellikleriyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Köy sakinlerinden Ender Gümüş’ün rehberliğinde gezilen çamaşırhane, aynı zamanda geçmişin geleneklerini gün yüzüne çıkarıyor.
“1985’E KADAR KULLANILDI”
Çamaşırhanenin tarihsel süreçte köy hayatının önemli bir parçası olduğunu belirten Gümüş, “Köyümüzdeki çamaşırhane 1985 yılına kadar kullanılmış, mimari özellikleri ile dikkat çekmektedir. Evlerde su olmadığı dönemlerde ya dere kenarlarında ya da böyle yapılarda çamaşırlarını yıkamaktaydılar. Yörük Köyü’nde de tüm köylüler burada çamaşırlarını yıkarlardı” dedi.
“12 İMAMI SİMGELEYEN TAŞ KÖŞELERİ VAR”
Çamaşırhaneyi inşa eden ailenin Bektaşi kültüründen geldiğini vurgulayan Gümüş, “Burayı yapan aile Bektaşi bir ailedir. Bektaşi kültüründe 12 imam öne çıkar. Buradaki taşta da 12 imamı simgeleyen köşelere sahip olduğu görülmektedir. Bu köşelerde yükseklik farkları insanların boylarına göre tasarlanmıştır. Her biri aynı yükseklikte değildir” ifadelerini kullandı.
“SOSYALLEŞME ALANLARINDAN BİRİYDİ”
Çamaşırhanenin yalnızca temizlik değil, köyün sosyalleşme mekânlarından biri olduğunu anlatan Gümüş, “Köyün sosyalleştiği alanlardan biri de çamaşırhanedir. İki ocakta suların kaynatıldığı kazanlar bulunmaktadır. Taşa açılan çamaşırlar üst üste konarak, suyla birlikte ahşap bir sopa gibi görünen tokaç adı verilen özel bir ahşapla dövülerek yıkanmaya başlardı. Deterjan olarak da odun külü kullanılırdı” dedi.
“KİRLİ SULAR HİÇBİR ZAMAN BİRBİRİNE KARIŞMAZ”
Taşın işlevsel yapısına da değinen Gümüş, şunları kaydetti: “Bir başka özellik ise taşın merkeze doğru yüzeyinde eğimin ve ince olukların bulunmasıdır. Tam ortadaki delikten kirli sular bu vesile ile hiç birbirine karışmadan bu delikten akar. Taşın altından kirli sular pis su gideriyle ayrılır. Burada 3 adet olukla durulama işlemleri için kurnalar bulunur. Bunlarda da çamaşırlar dağlardan gelen temiz sularla durulanırdı.”
“REZERVASYON SİSTEMİ ODUNLA YAPILIRDI”
Çamaşırhanedeki kullanım sistemine ilişkin detayları aktaran Gümüş, “12 kişiye ayrılan köşelerin dolmasıyla birlikte o gün elinde bir odun ile gelen kişi köşeye koyar ve ertesi günün rezervasyonunu yapmış olacaktır. 12 odun biriktiği zaman rezervasyonlar tamamlanmış olur” diye konuştu.
“BENZERİ YOK”
Türkiye’nin farklı bölgelerinde çamaşırhaneler bulunduğunu, ancak Yörük Köyü’ndeki çamaşırhanenin kendine has özelliklere sahip olduğunu söyleyen Gümüş, “Türkiye’nin değişik yerlerinde çamaşırhaneler var. Ama Yörük Köyü’ndeki gibi bir çamaşırhaneyi bu tür özellikleriyle bilineni henüz duymadık, bilmiyoruz” dedi. Çamaşırhanenin giderlerinin köyün ağaları tarafından karşılandığını ifade eden Gümüş, bu isimlerin ve fotoğraflarının yapının duvarlarında yer aldığını da belirtti. Ayrıca duvarlarında Karabük Üniversitesi öğrencilerinin hazırladığı sokak siluetlerinin rölöve çizimleri bulunan çamaşırhane, Türkiye’de benzeri olmayan kültürel miraslar arasında gösteriliyor.