Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

NEFRETİN NEDENİ

Köşe Yazıları Yayın: 16.12.2020 13:54 |Güncelleme:17.12.2020 11:27

1997 yılının Mart ayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman KOMAN ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven ERKAYA, devletin denetiminde olmayan, köktendinci vakıf ve kişilerce açılan Kur’an kurslarında dini eğitimin dışında, sistemi yok etmeyi ve din devleti kurmayı hedefleyen bir eğitim verildiğini gündeme getirdiler. Bu kurslarda küçük çocukların körpecik beyinlerinin yıkandığını açıklayan komutanlar, bu çocuklara laik düzene ve Atatürk’e karşı  “Cihat Yemini”  ettirildiğini belirttiler.

5 Mart 1997 tarihli gazetelerde YOBAZ YEMİNİ başlığıyla yer alan bu and aynen şöyle:

 

“Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa KEMAL dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye’ yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim. “

 

İstatistiklere bakıldığında o tarihlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’ na bağlı 6 bin 518 kurs olduğu ve bu kurslarda 181 bin 661 çocuğun eğitim aldığı görülüyor. Devlet denetimi dışında bazı vakıf, cemaat ve derneklerce açılan kursların ise, bu sayının çok üzerinde olduğu biliniyor. Bu andı içerek bu kurslardan geçen çocuklar bugün 30 ‘lu yaş dolaylarında. Ülke nüfusunun yüzde 65’ ini oluşturan gençler arasında tazecik beyinlerine bu yemin kazınmış çocuklarımızın sayısını varın siz tahmin edin Sayın Okurlar.

 

İnsanı dehşete düşüren, büyük bir nankörlük ve hainliğin ürünü olan bu yeminin hedefi olan ATATÜRK ve yok olmaktan kurtulmuş bu millet acaba bunu hak ediyor muydu? O’ nu çok aradığımız, yokluğunu hissettiğimiz şu bunalımlı ve kritik günlerde, O’ nu bir kez daha saygıyla anıyorum.

Geçenlerde sosyal medyada gördüğüm bir paylaşım bir gazi olarak beni büyük bir üzüntüye sevk etti.  Günümüzün bazı siyasilerinin ve yetkililerinin çocukları ve yakınlarının askerlik yapmamak için çürük raporu aldıklarının listesiydi bu paylaşım…Neredeyse bir tabur oluşturacak sayıdaki sahte raporlu bu asker kaçaklarının ilk iktidar değişikliğinde raporlarının iptal edilerek askere alındıklarını, ” askerlik yapmayana kız bile verilmez” diyen bu milletin görmesi nasip olur inşallah.

 

O’nun liderliğinde  işgale uğramış yurdu kurtarmak için vatan evlatları cephelerde can verirken, askerlik yapmamak için din kisvesi altında medreselerde kümelenenlere ait bir başka örnekle,  hoca kılıklı adamların beyinlerini yıkadığı mollalarla ilgili devam etmek istiyorum bugünün yazısına…

 

Milli Mücadele devam ederken 1920 yılında Ankara’ya gelen ve Cumhuriyet’in ilanından önce ülkesine dönen Sovyetler Birliği Büyükelçisi Semyon İvanoviç ARALOV  “Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları” adlı kitabında benzer bir olayı şöyle anlatıyor.

 

“Mustafa Kemal Paşa ile trenle Konya’ya geldik. Büyük ve candan bir karşılama töreni düzenlenmişti Akşam yemeğinden sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya ve Sovyet Elçisine hoş geldiniz demek üzere, birçok kişi geldi. Kemal Paşa Itilaf Devletlerinin tafsilatlı olarak iki notasını hektograf (bir yazıyı çoğaltma makinesi) ile bastırdı ve bir süre  sonra, notalar üzerine düşündüklerini söylemek üzere bizi ziyarete gelen sivil ve askeri yetkililere verdi.

 

O gece iki medreseyi ziyaret ettik. Kanlı canlı hemen hepsi de gencecik mollalar medresenin avlusunda dizilmişlerdi. Bunların yanında, geniş cüppeli, beyaz sarıklı hocalar da yer almışlardı. Hepsi de yerlere kadar eğilerek Mustafa Kemal Paşa’yı selamlıyorlardı. Bunların içinden biri, bunların başı ve en sorumlusu, Mustafa Kemal Paşa’dan medrese sayısını artırmasını rica etti. Bu zat ayrıca, medrese öğrencilerinin askere alınmamalarını da rica etti. Hoca konuşurken Kemal’in kendini tuttuğu belli oluyordu. Ama, medrese öğrencilerinin askere alınmamaları söz konusu olunca, artık kendini tutamadı ve yüksek bir sesle, sertçe; ‘Ne o dedi. Yoksa sizin için  medrese, Yunanla savaşmaktan, yurdu düşmandan, halkı zulümden kurtarmaktan daha mı değerlidir ? Millet kan içinde yüzerken, halkın en iyi çocukları cephelerde dövüşür, yurt için canlarını feda ederken, siz burada genç, sapasağlam delikanlıları besiye çekmişsiniz.’

Mustafa Kemal Paşa konuştukça, gözleri daha korkunç bir hal alıyordu: – ‘Bu asalakların askere alınmaları için hemen yarın emir vereceğim’ !

 

Hocalar sindiler, ama yüzleri öfkeden kıpkırmızı kesildi. Yabancıların yanında hükümet başkanı onları paylamıştı. Mustafa Kemal Paşa bize dönerek; -Haydi gidelim, dedi. Artık burada bizim için yapılacak bir şey kalmadı. Ve isteksizce bir selam vererek oradan ayrıldı. Mustafa Kemal Paşa otomobilde uzun bir süre yatışmadı.

-Savaş sona erince onlarla daha ciddi konuşacağım. Her şeyden önce onları mali dayanaklarından, vakıflardan yoksun edeceğim. Yurt topraklarının büyük bir parçası, nerede ise üçte ikisi, belki de daha çoğu vakıftır. Bu topraklar mollaların yaşama kaynaklarıdır. Buna son vereceğiz. Bir de utanmadan hükümetten yardım istiyorlar.”

 

Ne bitmez bir kin ve nefretmiş bu ? İnsan anlamakta zorluk çekiyor. Yazık, çok yazık ! Şanlı tarihi kahramanlık ve vatan sevgisiyle dolu bu büyük milletin bugün geldiği nokta insanı kahrediyor.

 

(Fotoğrafta Mustafa Kemal Paşa’nın sağındaki kişi Sovyet Büyükelçisi Aralov’dur.)

 

Başlıksız 1 kopya 11

FİKRET GÖKÇE

KIBRIS GAZİSİ-MAKİNE MÜHENDİSİ

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Düzce’de otelde yangın: 3 kişi dumandan etkinlendi

Gündem Yayın: 02.05.2024 12:48
İhlas Haber Ajansı

Düzce’de 6 katlı otelin mutfak kısmında yangın çıktı. Yangında dumandan etkilenen 3 kişi hastaneye kaldırılırken, en üsk katta mahsur kalanlar iş makineleri ile kurtarıldı.

Alınan bilgilere göre, Akçakoca ilçesinde Çuhallı Çarşısı’nda bulunan 3 yıldızlı otelin zemin katında sabah saat 07.30 sıralarında belirlenemeyen bir sebeple yangın çıktı. Dumanları gören otel yöneticileri, durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Bölgeye Düzce ve Akçakoca Belediyesi itfaiye ekipleri sevk edilirken, restoran kısmında bulunan 3 otel görevlisi dumandan etkilenerek ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Akçakoca Belediyesi itfaiye ekipleri otelin 6. katında mahsur kalanları kurtaramayınca bölgeye iş makineleri istendi. İş makineleri terasta bulunan 5 kişiyi kurtardı ve bina kısa sürede tahliye edildi.

“3 personel tedbir amaçlı hastaneye kaldırılmıştır”

Yangını haber alır almaz Akçakoca ilçesine gelerek incelemelerde bulunan Düzce Valisi Selçuk Aslan, “Maalesef sabah 07.30 sıralarında itfaiyenin ön tespit bilgilerine göre elektrik panosundan bir yangın çıkmıştır. Kısa süre içerisinde hem itfaiye ekiplerimiz hem emniyet ekiplerimiz hem de sağlık ekiplerimiz olaya müdahale etmiştir. Otelimizde yangının çıkış saati itibari ile bulunan 44 odanın 14 odası dolu. 24 vatandaşımız ve 3 personel bulunuyordu. 24 müşterimizin tamamı sağlıklı bir şekilde tahliye edilmiştir. 3 personel dumandan etkilendiği için tedbir amaçlı hastanede gözetim altına alınmıştır. Hastaneden aldığımız bilgide üçünün de sağlık durumunun iyi olduğu yönündedir. Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” ifadelerini kullandı.