KASTAMONU Azdavay’da düzenlenecek Doğu Avrupa Enduro Şampiyonası’nın tanıtıldığı Türkiye Motosiklet ve Bisiklet Fuarı başladı.
Dünya şampiyonu Kenan Sofuoğlu ile yerli ve yabancı sporcular Kastamonu standını ziyaret etti. Türkiye'de ilk defa Kastamonu’nun Azdavay ilçesinde düzenlenecek Doğu Avrupa Enduro Şampiyonası, Türkiye'nin tek motosiklet ve bisiklet fuarı Eurasia Moto Bike Expo’da tanıtılıyor. Yeşilköy'deki İstanbul Fuar Merkezi'nde (Salon 9 - 10 - 11) ziyaretçilerine kapılarını açan fuarda Azdavay Suğla Yaylası’ndaki ‘Motor ve Doğa Sporları Kamp Merkezi’ motosiklet ve bisiklet severlerden büyük ilgi gördü. Dünya Şampiyonu milli sporcu Kenan Sofuoğlu yarış standını ziyaret ederek, Türkiye Motosiklet Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Nedim Akülke ve Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürü Erdoğan Akbıyık ile görüştü.
Hayranlarıyla bol bol hatıra fotoğrafı çektiren Dünya Süpersport Şampiyonası’nda mücadele eden Kenan Sofuoğlu, Türkiye'de bu tür organizasyonların düzenlenmesinden büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Türkiye'yi motor sporlarının Olimpiyatı Dakar Rallisi’nde başarıyla temsil eden milli sporcular Şakir Şenkalaycı, Serkan Özdemir, Selçuk Bektaş ve KTM'nin Dünyaca ünlü gösteri sürücüsü Rok Bagoros Kastamonu standını ziyaret etti.
Gerek görsel kalitesi, gerekse profesyonel sunumu ile fuara gelen misafirlerin beğenisini toplayan Azdavay Doğu Avrupa Enduro Şampiyonası’nın tanıtım standı sporcularında beğenisini kazandı.
Kastamonu’da ilk defa Avrupa Enduro Şampiyonası’nın yapılacağından memnuniyet duyduklarını belirten sporcular Şenkalaycı ve Özdemir, geçen sezon Azdavay’da düzenlenen Türkiye Enduro Şampiyonası’nın çok ses getirdiğine dikkat çekerek, “Azdavay’da zorlu, teknik ve çok güzel bir enduro pisti var. Bütün doğa ve motorsporları tutkunlarını 16 - 17 Mayıs tarihlerinde Kastamonu Azdavay ilçesinde düzenlenecek olan Doğu Avrupa Enduro Şampiyonası’nda görmek istiyoruz” diyerek enduro severleri yarışa davet ettiler.
Öte yandan Slovenyalı gösteri sürücüsü Rok Bagoros, kendisine ikram edilen Kastamonu çekme helvasını çok beğendiğini belirtti.
ÖNLEM ALMANIZ İÇİN BU FELAKETİN YAŞANMASI MI GEREKİYORDU?
İstanbul Fatihte, 4 kişilik bir aileyi hayattan koparan ihmaller zincirini günlerdir, TV lerden, üzüntüyle takip ediyoruz.
Otelde ehil olmayan kişiler tarafından yapılan ilaçlamadan mı? Sokak satıcılarının hijyen koşullarına uymadan sattıkları yiyeceklerden mi? Halen tam olarak netleşmedi. Bu acı olayın ardından, Tarım Bakanımız, tarım ilaçlarının artık beşeri ilaçlar gibi belirli miktarda ve sadece yetkili ziraat mühendislerinin reçetesiyle alınabileceğini açıklamış. Sn.Bakan, "Sokak Lezzetleri diye tabir edilen gıda satış yerlerini de mercek altına aldıklarını belirtmiş.
Bu önlemlerin alınması için, bir felaket mi yaşanması gerekiyordu? Tarım ilaçlarının bu güne kadar reçetesiz satıldığını Sayın Bakanın açıklaması ile öğrenmiş olduk. Sokak satıcıları da mercek altına değilmiş. Bu acı olaydan sonra mercek altına alındıklarını yine Sayın Bakanın açıklamasından öğrendik.
Neden, felaketler yaşanmadan önlem almıyoruz?
Felaketleri öngörmek, önleyici faaliyetler geliştirmek çok mu zor?
Tarım ve Orman Bakanlığımız bünyesindeki Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüz ne için var?
T.C. Anayasası 56. madde bakınız ne diyor; “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.”
Peki, Anayasada ifade edildiği şekliyle, Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürebilmesi için ne yapıyor?
Yasal düzenlemeler en ince ayrıntısına kadar tanımlanmış. Bundan kuşkumuz yok. Belli ki sıkıntı uygulamada. Yasal düzenlemeler kadar, denetim mekanizmasının doğru işletilmesi de hayati derecede önemli.
Peki, bu güne kadar tarım ilaçlarını kim satılıyordu? İlaç bayileri. Çiftçi, ürününde bir hastalık meydana geldiğinde ilk başvurduğu yer neresi? ilaç bayisi. Bayinin tarım ilaçlarının nasıl kullanılması ile ilgili bir eğitimi var mı? Bildiğim kadarıyla yok. Tarım ilacı satan bayiye koşan çiftçi bayiden kendisine yardımcı olmasını istiyor. İlaç bayileri bol miktarda ilaç satma eğilimi ile hem doktor hem de eczacı gibi davranarak çiftçiye istediği kadar ilaç veriyor. Çiftçi ilacın etkileri hakkında bilgi sahibi olmadığından sorunu hemen çözmek için ilacın dozuna ve yöntemine hiç dikkat etmiyor. Ne kadar fazla kullanırsa, etkisinin o oranda çok olacağını zannediyor. İlaçlama firmaları da muhtemelen böcek ilaçlarını tarım ilacı satan bayilerden temin ediyorlar.
Hani şu Avrupa’ya ihraç ettiğimiz Tarım ürünleri normalin çok üzerinde ilaç kalıntıları nedeniyle geri gönderiliyor ya. Normalin 10 katı, 50 katı Pestisit maddesine rastladığı haberleri zaman zaman basından öğreniyoruz ya. İşte o "Pestisit" denen madde böcek ilacı. Kanserojen bileşenler içeriyor.
Dahiliye Uzmanı Prof.Dr.Osman Erk bir hesap yapmış. Kişi başına, 1 yılda 5-10 kg zararlı katkı maddesi tüketiyormuşuz. Bu da obezite, alerji ve kansere davetiye çıkarıyormuş. Daha önce bir kaç kez yazılarımda bu tehlikeye dikkat çekmeye çalışmıştım.
Sadece sebze ve meyvelerde kullanılan tarım ilaçlarından mı? Marketlerden satın aldığımız hazır gıdalardan da zehirleniyoruz.
MSG Çin tuzu Tam ismi Mono Sodyum Gulutomat E 621
Yüksek fruktozlu mısır şurubu * Aspartam E951
Suklaroz E 955
Potasyum bromat E 924
Trans yağ ( hidrojenin yağlar) * Benzoik asit BHA BHT
Emilgatör ve gıda boyaları… Bunlar en tehlikeliler. Soframıza gelen her şeyde zehir var. Hastalıklar, özellikle; kanser, neden bu kadar arttı? Obezite keza öyle. Genetiği değiştirilmiş ürünler, hormonlu gıdalar… Kim koruyacak bizi bunlardan?
Dünyanın gelişmiş ülkeleri çiftçilerini ilaç kullanımı konusunda çok sıkı kontrole tabi tutuluyorlar ve eğitiliyorlar. Bizde ise, gıda güvenliği, ihmal edilen, üzerinde yeterince durulmayan bir konu.
Tarım ilaçlarının satışı ile ilgili düzenlemeyi bile; bir aile yaşamdan koptuktan sonra daha yeni yapıyoruz. Sözün bittiği yerdeyiz. "BAKAN" değil, gören, önlem alan olun! Bu ülkede ölüm bu kadar ucuz olmamalı !