08 Kasım, 2023 13:21 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 28.12.2023 11:53
A+A-
Bu Yazıyı Paylaş
veya linki kopyala
Milletvekili Cem Şahin’den “8 Kasım” Mesajı
AK Parti Karabük Milletvekili Cem Şahin, 8 Kasım 1994 yılında KARDEMİR’in kapatılmaması için gösterilen mücadelenin 29. yılı nedeniyle bir mesaj yayımladı.
8 Kasım tarihinin Karabük için önemine dikkat çeken Şahin, “Dönemin hükümeti tarafından zarar ettiği gerekçesi ile 1994’te kapatılmasına karar verilen ülkemizin ilk ağır sanayisi KARDEMİR, Karabüklülerin topyekûn direnişi ile adeta küllerinden yeniden doğmuştur.” dedi. AK Parti Genel Sekreter Yardımcısı da olan TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Şahin, “1994 yılının 8 Kasımında, Özçelik-İş Sendikası öncülüğünde halk, sokaklara inerek büyük bir eylem yapmış, çocuklar okula gönderilmemiş, esnaf kepenklerini kapatmış, şehre giriş çıkış sağlayan tüm ulaşım durdurulmuştu. Bundan tam 29 yıl önce büyük bir direniş gösterilmesinin ardından KARDEMİR kapatılamamış, özelleştirilerek yöre halkına devredilmişti.” ifadelerini kullandı.
Özelleşmesinin ardından KARDEMİR’in bir süre güçlükle ayakta durabildiğini vurgulayan Şahin, şunları kaydetti:
“KARDEMİR, 2002 yılından sonra AK Parti hükümetlerinin desteğiyle borçlarını ödeyerek büyük yatırımlar yapmış, bugün, demir yolu rayı, ağır profil ve kalın kangal üretimi gibi bir çok alanda tek milli marka olmuştur. Ülkemizin stratejik yatırımlarından biri olan demir yolu tekerini de üreten ve savunma sanayisine katkılar sunan, öte yandan yılda yaklaşık 3 milyon ton üretime ulaşan KARDEMİR, bugün, Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında 24. sırada yerini almış, yaklaşık 5 bin kişiye de istihdam sağlamaktadır.”
Şahin, mesajında, şunları aktardı:
“Ben öncelikle KARDEMİR’i kuran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına, fabrikanın kapatılmaması için büyük bir direniş gösteren rahmetli Metin Türker’e ve sendikacılara, siyasilerimize, basınımıza, sivil toplum örgütlerine, iş adamlarımıza, esnafımıza, işçimize, hemşerilerime, daha sonra ekonomik açıdan bitti denilen fabrikamızı yeniden ayağa kaldıran ve bir dünya markası haline getiren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetlerine, milletvekillerimize ve fabrika yönetimlerine teşekkür ediyorum. Aramızdan ayrılanlara Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun.
Şimdi bizlere düşen görev, 8 Kasım ruhunu taşıyan bayrağı teslim alarak fabrikamızı daha ileriye taşımak, buna bağlı olarak istihdamı artırmak, kaliteli ve milli ürünleri çoğaltarak dünyada söz sahibi olmasını sağlamaktır.” (Ramazan Öztürk)
Ülkemiz küresel, fırsatçı vampirler tarafından sömürüldüğü sürece, ekonomide düzelme beklemek saflık olur. Sadece küresel vampirler değil, kanımızı emen, aç gözlü aşağılık vampirlerden kendi içimizde de var. Hem içeriden hemde dışarıdan sürekli sömürülüyoruz. Ne pahasına olursa olsun bu sömürü düzeninden kurtulmak zorundayız. Ülkenin bu sarmaldan bir an evvel çıkması gerekiyor.
Değerli okuyucularım, ülkemizin küresel para baronları ve büyük sermaye sahipleri tarafından yıllardır nasıl sömürüldüğünü 2 yıl önce kaleme aldığım bir makalemde o günün rakamlarıyla basitçe anlatmıştım. Şimdi, güncel rakamlarla, herkesin anlayabileceği bir şekilde bir kez daha bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Konunun daha iyi anlaşılması için, öncelikle, şu iki soruyu tekrar soralım.
1.) Bu kadar büyük parayı, daha doğrusu vurgunu dünyanın hangi ülkesinde yapabilir siniz?
2.) Bu para kimden çıkıyor?
Dolar düşüyor, ekonomi uçuyor! Dolar yükseliyor, ekonomi batıyor! Öyle mi acaba? Buyrun bakalım! Yükselse de, düşse de birileri sürekli kazanıyor, kaybeden hep ülkemiz!
Düşük kur, yüksek faiz/Yüksek kur, düşük faiz! Yıllardır bu ikisi arasında gidip geliyoruz. Birilerinin işine gelen de işte bu! Her ikisinin de düşük olması için üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmak gerekiyor. Bu dalgalanma devam ettiği sürece güçlü bir ekonomiden söz edemezsiniz.
İçimizdeki ve dışarıdaki para baronları sürekli pusudalar. Bekledikleri fırsat ortamı; doların tavan yapmasıyla yine oluşmaya başladı. Eee, ne demişler? “Bekleyen derviş muradına erermiş” 1 dolar şu anda 35 ₺ Muhtemelen, harekete geçmek için biraz daha yükselmesini bekleyecekler. Aslında beklemelerine de gerek yok. 35₺ iyi bir rakam.
Biz doların 40₺ TL. olduğunu varsayalım. 100 milyon doları olan bir küresel yatırımcıyı örnek alalım. ( bu içimizdeki para babalarından biri de olabilir) Bunlar bu gün itibariyle, dolarlarını bozdurduklarında, karşılığında; 100 milyon dolar x 40=4 milyar TL elde edecekler. Malûm, şu anda TL mevduat faizleri % 50 seviyelerinde. Bizim yatırımcı, daha doğrusu fırsatçı vampir 100 milyon dolarını bozdurarak aldığı 4 milyar lirayı % 50 den, TL. mevduat faizine bağladığında, 6 ay sonra 1 milyar TL. faiz geliri elde edecek ve parası 5 milyar TL. olacak. Oyununun 2. perdesi işte tamda burada başlıyor. 5 milyar TL yi tekrar dolara çevirip karşılığında 125 milyon dolar alacak. Yani 100 milyon doları 6 ayda 125 milyon dolar olacak. 100 milyon doları kendi ülkesinde faize koysaydı, 6 aydaki getiri 2 milyon dolar civarında olacaktı. Bizde ne oldu? 25 milyon dolar. Belki farkettiniz. 6 aylık sürede doları TL karşısında sabit tuttum. Biraz yükseldiğini, 45 ₺ olduğunu varsaysak bile arada uçurum var! 100 milyon doları olmayan biri de ülkesinde %4 -%5 faizle bu parayı temin edip bu büyük fırsattan yararlanabilir. Ülkemizdeki elde ettiği 125 milyon dolardan çektiği kredinin 6 aylık faizi olan 2 milyon doları ve ana parayı aldığı bankaya ödediğinde, cebine en az 22-23 milyon dolar kalır ki, 6 ayda çok büyük getiri.
Ülkemizdeki bu fırsat ortamı küresel para baronlarının iştahını kabarttığı için, zaman zaman hızlı bir şekilde ülkeye çok yüksek miktarda sıcak para girişi oluyor. Ekonomide, sıcak paraya bağlı, suni, geçici bir canlanma hemen kendini gösteriyor. Yalaka basın her zaman olduğu gibi yine “Ekonomide bahar havası” manşetleri atıyor.
100 milyon dolara dünyanın neresinde; bu kadar kolay, bu kadar kısa sürede, 25 milyon dolar getiri elde edebilirsiniz? Böylesine büyük bir vurgunu yapabileceğiniz tek bir ülke var. TÜRKİYE Örneği 100 milyon dolar üzerinden verdim. Aslında rakam korkunç boyutlarda.
Bu faiz kur oyunu; yıllardır bu şekilde oynanıyor. Küresel para baronları ile birlikte içimizdeki para babaları sürekli kanımızı emiyor. Olan zavallı Türk halkına oluyor! Zaman zaman notlar alırım. Arşivlerime baktım. Aynı oyun; 2020 yılında da oynanmış. doların tavan yaptığı Kasım 2020 de. 1 $ = 8.567₺ yi görmüş. O zamanda bu küresel vampirler ülkemize çökmüşler. 4 ay sonra dolar 6.95 TL ye düş(ürül)müş. Ülkenin milyarlarca doları yine bunların cebine akmış!
Bu şekilde gelen yabancı sermayenin faydadan çok zararı vardır. Yabancı sermayeyi, yatırım amaçlı, istihdam yaratacak şekilde çekebilirsek ancak o zaman ülkeye bir faydası olur.
İşin özeti şu; bu bir kısır döngü. dolar yakında tekrar düşecek, sonra tekrar yükselecek. Faiz / kur karşılıklı oyna(tıl)maya devam edecek. Küresel vampirler ( içimizdeki para babası vampirler de dahil ) kanımızı emmeye devam edecekler. Tam bir win win durumu ! Şimdi yukarıda sorduğum iki soruyu tekrar okuyun ve yanıt verin. Bunu hangi akıl, vicdan kaldırabilir? Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bunu hazmedemiyorum, öfke doluyum. Ülkemizin sömürülmesine neden olan, bu fırsat ortamını yaratan; küresel oyun kuruculara ve içimizdeki işbirlikçilerine söyleyecek söz bulamıyorum!
Ekonomist değilim, bunları görmek için ekonomist olmaya da gerek yok. Haddim olmayarak alanlarına girdim kusuruma bakmasınlar! Aslında, biraz sorgulamak, araştırmak yeterli. Araştırmadan, sorgulamadan ekonomi iyi, dolar düşüyor. Aaa dolar yükseliyor batıyoruz diye düşünenlere; ülkemizin nasıl sömürüldüğünü umarım anlatabilmişimdir.
Mehmet gider, Ahmet gelir. Hafize gider, Pakize gelir, bu döngü bitmez! Bu acımasız kısır döngüden, bu girdaptan kurtulmanın tek bir yolu var. ÜRETMEK. Aksi halde kurtlar sofrasında yem olmaya devam ederiz.