Mazot ve gübre fiyatlarındaki artışlar nedeniyle tarımın durma noktasına geldiği ifade edilirken, Karabük'te çeltik üretimi yapan Halit Gömeç, tarıma verilen desteklerin yetersiz olduğunu ve çiftçilerin mağdur olduğunu belirtti. Mazot ve gübre fiyatlarındaki artışlar nedeniyle tarımın durma noktasına geldiğini ifade eden Gömeç, hükümetin çiftçileri mağdur ettiğini söyledi.
Karabük'te yaklaşık 300 dönüm alanda 4 kardeşi ile birlikte çeltik üretimi yapan Halit Gömeç, verilen desteklerin ekimlerde hiçbir katkısının kalmadığını, mazota ve gübreye gelen zamlarla tarımın durma noktasına geldiğini söyledi. Gömeç, "3 ay içerisinde mazota yüzde 100'ün üzerinde zam gelmiş, senin ürünün geçen seneden bu noktaya yüzde 25 civarında zamlanmış. Hükümet dönümüne 18 lira gübre desteği verirken, ben dönüme 40 kilogram gübre atıyorum, gübrenin torbası bin 50 TL oldu. Adalet mi bu? Hükümet çiftçiyi mağdur etti" dedi.
Çeltik üreticisi çiftçi Halit Gömeç (48), Karabük Zobran Köyü'ne bağlı Cemal ovası bölgesinde 4 kardeşi ile birlikte 300 dönüm alanda çeltik üretimi yapıyor. Bu yıl sıcaklıkların mevsim normallerinin üstünde gitmesi ve sıcaklıkların uzun sürmesi nedeni ile üretimde yüzde 25 kayıp yaşadığını belirten Gömeç, ekim alanından 180 ton civarında ürün bekliyor. Halit Gömeç tarıma olan desteğin giderek azaldığını ve çiftçilerin mağdur olduğundan yakındı. Dönüm başına 18 lira gübre desteği alan Gömeç gübrenin torbasının bin 50 TL olduğunu ve dönüme 40 kilogram gübre attığını, ülkenin her geçen gün vahim durumuna sürüklendiğini aktardı.
"KARABÜK'TE TOPLAM 550 DÖNÜM ALANDA ÇELTİK EKİMİ YAPILIYOR"
Halit Gömeç şunları söyledi:
"2023 yılının hasadına başladı. Yaklaşık 10-15 gün geç başladı hasata. Ağustos ayı aşırı sıcak gitti. Bitkisel stresin geçiş süreçleri oldu. Böyle olunca da dekar başına yüzde 20 verim kaybı oldu. Ürün konusunda memnunuz ama fiyat konusunda kesinlikle memnun değiliz. Hastalığı geçen seneye göre yüzde 25 oranında bir düşüş var. 4 kardeş yaklaşık 300 dönümde ekim yapıyoruz. Karabük'te toplam 550 dönüm alanda ekim yapılıyor ve 350 ton civarında ürün bekliyoruz. Bir ay oldu açıklama yapılmadı. Geçen sene 14- 15'ten başlayan fiyat bu sene 18- 19 bandında. TMO fiyat açıklaması yaptığı için tarım kredisi alımları yüzde 80 oranında azaldı. Fiyatlardan memnun değiliz. Hükümet çiftçiyi mağdur etti. Çeltik üreticisi olarak biz de mağduruz. Buğday, mısırda mağdur olduğu gibi… Fiyatın açıklanmasını bekliyoruz ama bu sonuçtan sonra da zaten açıklanmadı, umudu kestik.
Çamurun, batağın içinde çabalıyoruz, emeğimizin karşılığını alamayınca sitem görüyoruz. Nisan ayından beri bunu üretiyorum ben, çoluk çocuk, ailecek, 4 kardeş batağın, çamurun içinde emeğin karşılığını alamayınca da elbette sitem devam edeceksin. Hakkımız bu. Yazık değil mi, bunun gübresi ile mazotu ile, ilaçlaması ile ve beden ile kullanım. 3 ay içinde mazota yüzde 100'ün üzerinde zam gelmiş, senin ürününün geçen seneden bu nokta yüzde 25 civarında zamlanmış. Adalet mi bu? Gösterin bana 40 yaşında, aşağıda Türkiye'de kaç tane çiftçi var, kaç bin kişi var 40 yaşın altında? Hep 60-70-50… Ben 48 yaşındayım, kim yetiştirecek bunu? Geriden gelen nesil yok. Tarlada kimse çalışmıyor, kim yetiştirecek? Ondan sonra 'bir karış toprak kalmasın ekin' diyorlar ekilmez. 11 dönüm yerden destekleyemiyorum. Dekar başına bana devlet 250 lira civarında mazot veriyor çeltikte. 18-20 lira gübre veriyor. Aldığımız hepsi bu ama gübrenin torbaları olmuş bin 50 TL, DAP gübre… 100 kilosu 2 bin 100 lira yapıyor. Ben zaten dönüme 40 kilogram gübre atıyorum. Sen bana gülünecek rakam 18 TL para veriyorsun. 2 bin 100'ü böl 40'a 18 TL gülünç bir rakam. 1 kilogram çeltik bile bilmiyor.
"HER GEÇEN GÜN ÜLKE VAHİM DURUMA DOĞRU GİDİYOR"
Mazota bakan zaten yok başını gitti ama üretim yapanlar, lojistik yapanlar, nakliyecilik yapanlara yardımcı olunması gerekiyor. Bunu üretiyorum ben, işlenecek bu toprak, bu mahsul yetişecek. Bu ülkelerde hiçbir şey yapılamaz. Yavaş yavaş nesil ihtiyarladıkça çökeceğiz. Tarım çökmeye gidiyor benim gözümde. Çünkü tarımda işçi yetişmiyor arkadan, benim çocuğum büyümüyor, sarılmıyor, kaçıyor. Böylesine geniş nasıl toprak işlenecek de karnımız doyacak, bu torak insan gücü ile işlenecek, ne yazık ki, her geçen gün ülke vahim duruma doğru gidiyor."
Kaynak: ANKA
KBÜ’de Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. Yılına Özel Program
Karabük Üniversitesinde düzenlenen programda, Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. yılı ve Birleşmiş Milletler tarafından 2025’in “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi dolayısıyla iki ülke arasındaki kardeşlik bağları vurgulandı.
Karabük Üniversitesi (KBÜ), Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. yıl dönümü ile Birleşmiş Milletler tarafından 2025’in “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi dolayısıyla düzenlenen programa ev sahipliği yaptı.
KBÜ ev sahipliğinde gerçekleştirilen program, saygı duruşu ve Türkiye ile Türkmenistan’ın milli marşlarının okunmasıyla başladı.
Etkinliğe; Türkmenistan Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Handurdu Turayev, Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdi Sarıyev, KBÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Yakşi, KBÜ Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) Müdürü Doç. Dr. Mustafa Polat, akademisyenler ve çok sayıda Türkmenistanlı öğrenci katıldı.
“DAİMİ TARAFSIZLIK, BARIŞÇIL DIŞ POLİTİKANIN TEMEL TAŞIDIR”
Türkmenistan Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Handurdu Turayev, Türkmenistan’ın 12 Aralık 1995’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla “Daimi Tarafsızlık” statüsü kazandığını hatırlatarak, bunun yalnızca diplomatik değil, aynı zamanda küresel barış açısından da tarihi bir kazanım olduğunu söyledi.
Turayev, Türkmenistan’ın 30 yıldır barışçıl dış politika anlayışıyla hareket ettiğini belirterek, “Daimi tarafsızlık; yalnızca çatışmalardan uzak durmak değil, aynı zamanda diyalog, güven, iş birliği ve barışçıl etkileşim üzerine inşa edilmiş bir dış politika yaklaşımıdır.” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler’in 2025 yılını Türkmenistan’ın girişimiyle “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan ettiğini hatırlatan Turayev, 12 Aralık 2025’te Aşkabat’ta düzenlenecek “Uluslararası Barış Konferansı”nın dünya liderlerini barış ve güven temelinde bir araya getirmeyi amaçladığını ifade etti.
Konuşmasında üniversitelerin barış kültürünün gelişmesindeki rolüne de değinen Turayev, Karabük Üniversitesinin bu alanda önemli bir misyon üstlendiğini belirterek, akademinin kültürlerarası diyaloğun gelişmesine katkı sunduğunu söyledi.
KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, üniversitenin uluslararası öğrenci çeşitliliği bakımından Türkiye’nin önde gelen yükseköğretim kurumları arasında yer aldığını ifade etti.
Türkmenistan’dan 600’ün üzerinde öğrencinin KBÜ’de eğitim gördüğünü belirten Karaş, “Bu tablo, aslında neden burada olduğumuzu çok iyi anlatıyor. Geniş bir uluslararası topluluğa sahibiz. Bu potansiyel Türkiye’de çok az üniversitede var.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKMENİSTAN’IN BARIŞÇI DIŞ POLİTİKASI KÜLTÜREL BİR MİRASA DAYANIYOR”
Karabük Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Yakşi, Türkmenistan’ın tarafsızlık politikasının tarihsel ve kültürel birikime dayandığını belirterek, bu anlayışın Türkmen düşünce dünyasında önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
Yakşi, Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ilişkilerin tarihî ve kültürel temellere dayandığını vurgulayarak, gençlerin bu ilişkilerin geleceğinde belirleyici rol oynayacağını ifade etti.
“TÜRKMEN VE TÜRK BAYRAKLARI 34 YILDIR YAN YANA DURUYOR”
İki ülke arasındaki kardeşlik vurgusunu güçlü ifadelerle dile getiren Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdi Sarıyev, Türk ve Türkmen kimliklerinin yakınlığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu iki bayrağa bakın; 34 yıldır yan yana duruyor. İki milleti birbirine bağlayan kelimeler bile neredeyse aynı: Türk ve Türkmen… Aradaki ‘men’, hepimiz demektir. Bizim hepimizi temsil eder. Bu birliği hiçbir zaman unutmamalıyız.”
Program kapsamında şiir dinletisi ve müzik performansları sunulurken, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrencileri tarafından Türkmenistan’ın UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan Küşdepdi dansı sahnelendi. Etkinlik, geleneksel kıyafet defilesi ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.(