Merdiven altı diye tabir edilen yerlerden ucuz diye tercih edilerek alınan kesme altının, daha sonra bozdurmak istendiğinde sıkıntı oluşturabileceğine dikkat çeken kuyumcular, gram altın alırken mutlaka sertifikalı olması uyarısında bulundu.
Trabzon’da hizmet veren Nevzat Kuyumculuk Genel Müdürü Erhan Şakar, gram altın fiyatının son bir haftada 100 TL civarında bir artış gösterdiğine dikkat çekti. Şakar “Altın bir son haftada gram fiyatı 100 TL civarında bir artış gösterdi. Yatırımcı şu anda daha çok altına yöneliyor çünkü dövizden daha çok kazandırıyor. Fiyatlar yükseldiği için alan daha çok. Bozdurmak isteyenler ise fiyatın biraz daha artmasını bekliyor. Yıl sonuna kadar ya da seçimlerden sonra altının 3 bin 500 TL’yi göreceği söyleniyor” dedi.
"Güvenilir yerlerden altın alınsınlar"
Merdiven altı diye tabir edilen yerlerde satılan kesme altının güvenilir olmadığını kaydeden Şakar, “Güvenilir altın almak isteyenler mağazalardan almalarını tavsiye ediyoruz. Merdiven altı dediğimiz yerlerden ucuza, kesme altın dediğimiz sertifikasız, garantisiz bilmediği altını almalarını tavsiye etmiyoruz. Çünkü kuyumcuya bozmak için geldiklerinde sıkıntı yaşayacaklar. Mağazacılar olarak kesme altın ne alıyoruz ne de satıyoruz. Bunlar atölyeler arası dönen altındır. Yatırımcının kesme altın denilen altını almasını tavsiye etmiyoruz. Ucuzuna kanıp kesme altın almasın. Sertifikalı garantili altını mağazadan alsın. Merdiven altı dediğimiz yerlerden ucuzuna kanıp almasınlar” diye konuştu.
Trabzon hasırının fiyatı neredeyse otomobil fiyatına ulaştı
Atının gram fiyatının her geçen gün artması neredeyse otomobil fiyatına ulaşan dünyaca üne sahip coğrafi işaretli Trabzon Hasır bileziğini etkilediğini kaydeden Şakar, “Altın artışıyla birlikte Trabzon burması, Trabzon hasırının fiyatı artıyor. Trabzon hasırının fiyatı takım olarak 300, 400 ve 500 bin TL’ye kadar kalınlığına göre fiyatı değişebiliyor. Bir önceki fiyatına göre 20-30 bin TL zamlandı” şeklinde konuştu.
KBÜ’de Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. Yılına Özel Program
Karabük Üniversitesinde düzenlenen programda, Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. yılı ve Birleşmiş Milletler tarafından 2025’in “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi dolayısıyla iki ülke arasındaki kardeşlik bağları vurgulandı.
Karabük Üniversitesi (KBÜ), Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü’nün 30. yıl dönümü ile Birleşmiş Milletler tarafından 2025’in “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi dolayısıyla düzenlenen programa ev sahipliği yaptı.
KBÜ ev sahipliğinde gerçekleştirilen program, saygı duruşu ve Türkiye ile Türkmenistan’ın milli marşlarının okunmasıyla başladı.
Etkinliğe; Türkmenistan Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Handurdu Turayev, Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdi Sarıyev, KBÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Yakşi, KBÜ Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) Müdürü Doç. Dr. Mustafa Polat, akademisyenler ve çok sayıda Türkmenistanlı öğrenci katıldı.
“DAİMİ TARAFSIZLIK, BARIŞÇIL DIŞ POLİTİKANIN TEMEL TAŞIDIR”
Türkmenistan Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Handurdu Turayev, Türkmenistan’ın 12 Aralık 1995’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla “Daimi Tarafsızlık” statüsü kazandığını hatırlatarak, bunun yalnızca diplomatik değil, aynı zamanda küresel barış açısından da tarihi bir kazanım olduğunu söyledi.
Turayev, Türkmenistan’ın 30 yıldır barışçıl dış politika anlayışıyla hareket ettiğini belirterek, “Daimi tarafsızlık; yalnızca çatışmalardan uzak durmak değil, aynı zamanda diyalog, güven, iş birliği ve barışçıl etkileşim üzerine inşa edilmiş bir dış politika yaklaşımıdır.” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler’in 2025 yılını Türkmenistan’ın girişimiyle “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan ettiğini hatırlatan Turayev, 12 Aralık 2025’te Aşkabat’ta düzenlenecek “Uluslararası Barış Konferansı”nın dünya liderlerini barış ve güven temelinde bir araya getirmeyi amaçladığını ifade etti.
Konuşmasında üniversitelerin barış kültürünün gelişmesindeki rolüne de değinen Turayev, Karabük Üniversitesinin bu alanda önemli bir misyon üstlendiğini belirterek, akademinin kültürlerarası diyaloğun gelişmesine katkı sunduğunu söyledi.
KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, üniversitenin uluslararası öğrenci çeşitliliği bakımından Türkiye’nin önde gelen yükseköğretim kurumları arasında yer aldığını ifade etti.
Türkmenistan’dan 600’ün üzerinde öğrencinin KBÜ’de eğitim gördüğünü belirten Karaş, “Bu tablo, aslında neden burada olduğumuzu çok iyi anlatıyor. Geniş bir uluslararası topluluğa sahibiz. Bu potansiyel Türkiye’de çok az üniversitede var.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKMENİSTAN’IN BARIŞÇI DIŞ POLİTİKASI KÜLTÜREL BİR MİRASA DAYANIYOR”
Karabük Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Yakşi, Türkmenistan’ın tarafsızlık politikasının tarihsel ve kültürel birikime dayandığını belirterek, bu anlayışın Türkmen düşünce dünyasında önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
Yakşi, Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ilişkilerin tarihî ve kültürel temellere dayandığını vurgulayarak, gençlerin bu ilişkilerin geleceğinde belirleyici rol oynayacağını ifade etti.
“TÜRKMEN VE TÜRK BAYRAKLARI 34 YILDIR YAN YANA DURUYOR”
İki ülke arasındaki kardeşlik vurgusunu güçlü ifadelerle dile getiren Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdi Sarıyev, Türk ve Türkmen kimliklerinin yakınlığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu iki bayrağa bakın; 34 yıldır yan yana duruyor. İki milleti birbirine bağlayan kelimeler bile neredeyse aynı: Türk ve Türkmen… Aradaki ‘men’, hepimiz demektir. Bizim hepimizi temsil eder. Bu birliği hiçbir zaman unutmamalıyız.”
Program kapsamında şiir dinletisi ve müzik performansları sunulurken, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrencileri tarafından Türkmenistan’ın UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan Küşdepdi dansı sahnelendi. Etkinlik, geleneksel kıyafet defilesi ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.(