Ihlas Haber Ajansı tarafından
22 Nisan, 2024 20:12 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Kıyı balıkçılığı yapanların sayısında azalış tedirgin ediyor

Kıyı balıkçılığı yapanların sayısında son yıllarda azalma olduğu belirtilerek, yeni neslin bu mesleği pek tercih etmediği ifade edildi.
Trabzon Merkez Su Ürünleri Faroz Balıkçı Barınağı Kooperatif Başkanı Mehmet Candeğer, kıyı balıkçılığının Trabzon’da neredeyse unutulmaya yüz tutmuş üç meslekten biri haline geldiğine dikkat çekerek, “Artık çocuklar dedelerinden gördüğü balıkçılık mesleğini yapma düşüncesinden çok uzak” dedi.
Denizlerde büyük tekneler için 15 Nisan’da başlayan av yasağının ardından denizler kıyı balıkçılarına kaldı. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Trabzon Merkez Su Ürünleri Faroz Balıkçı Barınağı Kooperatif Başkanı Mehmet Candeğer, büyük teknelerin 15 Nisan’dan sonra avlanma yapamayacak olmasından dolayı kıyı balıkçıların avladığı balıkların değerinin yükseleceğini kaydederek, "15 Nisan itibarıyla büyük tekneler için yasak başladı. Dolayısıyla kıyı balıkçıları olarak avladığımız balıklar biraz daha değerinde satılacak. Avlanma sezonu bizim için yeni başlıyor diyebiliriz. Bundan sonra barbun, istavrit, ilerleyen zamanlarda çinekop ve palamuda doğru yöneleceğiz" dedi.

"Birçok balık çeşidi artık yok"
Karadeniz’de mersin balığından orkinosa kadar birçok çeşidin avlandığını dedelerinden duyduklarını belirten Candeğer, "Birçok nedenden dolayı avlanma azaldı. Avcılık konusunda teknolojinin ilerlemesi, balık neslinin azalması küçülmesiyle birlikte avcılık azaldı. Buna bağlı olarak tekne sayısı amatörler ve profesyonel balıkçılarda artış oldu. Sürekli bir avlanma var hiçbir zaman yerine gelmeyen stok var çünkü avcılık çok. Dedelerimizin anlattığına göre kofanalar, orkinoslar, mersin balıkları görülüyordu biz bunların sonuna bile yetişemedik. İnşallah daha ilerleyen zamanlarda görürüz" diye konuştu.

"Kıyı dolgularının bilinçsiz yapılmasından dolayı büyük sorunlar yaşıyoruz"
Kıyı dolgularının bilinçsiz yapılmasından dolayı başta kirlilik olmak üzere sıkıntılar yaşadıklarını kaydeden Candeğer, "En büyük sorun kirlilik diyebiliriz. Kıyı dolgularının bilinçsiz yapılmasından dolayı büyük sorunlar yaşıyoruz. Çünkü istinat duvarları kurulmadan dolgular yapıldı. Dolayısıyla denize dökülen topraklar, çöpler kıyı balıkçılarını tamamen bitirdi. Çünkü buralarda avlanma alanı sıfırdan yüz metreye hatta yetmiş metreye kadar, o da artık çamurla kaplandı. Dolayısıyla balıklar yavrulayamıyorlar buna nedenle avcılık azalıyor. Balıkçılar günde iki kilogram, üç kilogram mezgit ile geri dönüyorlar, giderleri çok neredeyse balıkçılığı bırakma noktasına geldiler" şeklinde konuştu.

"Artık toruna geçen bir meslek haline gelmekten çıkıyor"
Kıyı balıkçılığının artık dededen toruna geçen bir meslek haline gelmekten çıktığını ifade eden Candeğer, "Denizde avlananların sayısı her geçen gün azalıyor. Artık dededen toruna geçen bir meslek haline gelmekten çıkıyor. Bir nevi Trabzon’daki kaybolmaya yüz tutmuş üç meslekten biri haline geldi. Bakırcılık gibi balıkçılık da artık yavaş yavaş kayboluyor. Artık çocuklar dedelerinden gördüğü balıkçılık mesleğini yapma düşüncesinden çok uzak" ifadelerini kullandı.

"Benim peşimden bu mesleği yapacak hiç kimse yok"
Kıyı balıkçılarından Hasan Şal ise yeni neslin bu mesleğe pek sıcak bakmadığını belirterek, "Yaklaşık 30 yıldır bu mesleği yapıyorum. Büyük tekneler için avlanma yasağının başlaması kıyı balıkçıların avlayacağı balığın değerini biraz daha artıracak. Dolayısıyla büyük tekneler avlanma yapmayacağı için tutacak olduğumuz balıklar biraz daha değer kazanacak. Kıyı balıkçıları olarak genelde mezgit ara sıra istavrit avlıyoruz. Yeni nesil bu mesleğe pek umutla bakmıyor. Dolayısıyla balık olmayınca yeni nesil bu işi pek önemsemedi. Benim peşimden bu mesleği yapacak hiç kimse yok diyebilirim. Sadece ben değil, diğer balıkçı arkadaşlarımın da durumu hemen hemen aynı. Dolayısıyla gelen nesil bu işe pek sıcak bakmıyor. Bugünlerde sayımız çok azaldı diyebiliriz. Eskiden 50-60 kişiydik şimdi Faroz Mahallesi’nde 20-30 kişi bu mesleği yapan yok diyebiliriz. Şu an ağlarımızı onarıyoruz. Denizin tabanında bayağı pislik olduğu için ağlarımız çöple doluyor" dedi.

blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
08 Mart, 2025 00:45 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

BARÜ’nün dijital teknolojileri arkeolojiyle buluşturacağı projede çalışmalara başlandı

Bartın Üniversitesinin (BARÜ) Erasmus+ tarafından desteklenen ve arkeolojik kültürel mirasın dijital teknolojilerle geleceğe aktarılacağı projesi kapsamında çeşitli temaslarda bulunuldu.
Bartın Üniversitesi (BARÜ) Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Doküman İdaresi Kısmı ile Sanat Tarihi Kısmının ortağı, Bulgaristan History Museum Primorsko Müze Müdürlüğünün yürütücüsü olduğu KA220 - DigiArcheoSpace Erasmus+ projesinde çalışmalar devam ediyor. "Arkeolojide Kültürel Mirası Belgelemek ve Sunmak İçin Çağdaş Araçlar" başlıklı projenin saha ziyaretleri kapsamında Filyos’taki Tios Antik Kenti’nin kültürel mirasını belgelemek amacıyla bir dizi görüşme gerçekleştirildi.
Bu doğrultuda proje grubunda yer alan Bilgi ve Evrak İdaresi Kısmından Doç. Dr. Ahmet Altay, Doç. Dr. Lale Özdemir Şahin ile Sanat Tarihi Kısmından Prof. Dr. Şahin Yıldırım ve Dr. Öğr. Üyesi Ali Bora; Çaycuma Kaymakamı Adem Kaya, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı ile Filyos Belediye Lideri Erol Acar’ı ziyaret etti. BARÜ’nün "Akıllı Lojistik ve Bütünleşik Bölge Uygulamaları" başlıklı ihtisaslaşma alanındaki mevzuları da kapsayan çalışmalar hakkında bilgi veren proje takımı, yeni teknolojiler kullanılarak yürütülen uygulamaları anlattı.
Görüşmelerde ayrıyeten projenin ikinci toplantısının Bulgaristan, Makedonya, Hırvatistan ve Türkiye’den 25 akademisyen ve uzmanın iştirakiyle 24 Mart 2025 tarihinde Filyos’ta gerçekleştirileceği, iştirakçilerin Tios Antik Kenti’nde bilimsel incelemelerde bulunacağı da paylaşıldı.
Kültürel mirasın korunması ve aktarılması noktasında BARÜ’nün ihtisaslaşma alanındaki çalışmalarını da kapsayan projenin kıymetine değinen Rektör Prof. Dr. Orhan Uzun, "Bartın Üniversitesi olarak vilayetimizden başlayarak bölgemizin gelişimine paha katmak maksadıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İhtisaslaşma alanımızı da kapsayan akademik araştırma ve uygulamalarla elde ettiğimiz deneyimleri, geniş bir çerçevede kullanarak disiplinler ortası iş birlikleri yapıyoruz. Bu noktada Filyos’ta bulunan Tios Antik Kenti’nin arkeolojik kültürel mirasının belgelenmesini ve geleceğe aktarılmasını hayli kıymetli buluyor, çalışmaların bölgemiz ve ülkemiz ismine iyi olmasını diliyorum" dedi.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.