Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Kilosu 30 bin TL olan safranda hasat başladı 

Safranbolu Yayın: 11.10.2018 09:29
Yazar:
Kilosu 30 bin TL olan safranda hasat başladı 

Kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen, kozmetik, gıda ve ilaç endüstrisi gibi çok geniş sektörlerde kullanılan dünyanın en pahalı bitkisi olan safran hasadı bu yıl erken başladı.
Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen, boya, yemek, kozmetik, ilaç ve gıda sektörü gibi birçok alanda kullanılan safranın bu yıl kilosu 30 bin TL’den satışa çıkacak.
Safranbolu’da ekimi, ağustos sonu ve eylül ayının ilk haftasında yapılan ve bu yıl 20 gün erken çiçek vermeye başlayan safranın hasadında geçen yıla oranla artış olmasından dolayı üreticinin yüzü gülüyor.
Safranbolu’nun Yukarı Çiftlik köyünde Safran üreticisi Mustafa Turhan, safran çiçeğinin bu yıl iklim değişikliğinden dolayı 20 gün erken açtığını söyledi.
Üretimin geçen yıla göre daha iyi olduğunu kaydeden Turhan, “Bir ay boyunca hasadımız var. Sabah yağışlıydı, sabah biraz ıslanması iyi oluyor. O zaman çiçek daha fazla açıyor. 15 dönüm alanda bu yıl geçen yıla oranla daha fazla üretim bekliyoruz. Hasadımız her yıl bir ay sürerdi, bu yıl kar yağmazsa 1.5 ay sürer” dedi.
Satışların iyi olduğunu da aktaran Turhan, şöyle konuştu: “Safran ne kadar çok olursa o kadar çok müşterisi var. Yeni ürünümüze biraz zam yapmayı düşünüyoruz. İşçi ücretlerinde fark var, giderlerimiz de az bir artma var. Bu sene 30 bin TL’den satmayı planlıyoruz” diye konuştu.
“Yarım kilo 80 bin çiçekten elde ediliyor”
Yarım kilogram safran 80 bin çiçekten yani bir futbol sahası büyüklükteki araziden 20 gün gece gündüz çalışılarak üretiliyor. Çiftçiler sabah güneş tam doğmadan bitkileri topluyor.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Sağlık Yayın: 05.05.2024 00:48
İhlas Haber Ajansı
‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, “Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” dedi.

Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Recep Aktimur, obezitenin psikolojiyi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Kendi deneyimlerini aktaran Prof. Dr. Aktimur, “Bizim kendi deneyimlerimizde gördüğümüz, kişilerin psikolojik olarak kendilerini boşlukta hissettikleri zamanlarda kilo almaya eğilimli olduğudur. Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” diye konuştu.

“Obez kişiler psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında”

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını dile getiren Prof. Dr. Aktimur, “Obez bireylerde sosyal izolasyon oluşur ve bu durum obezitenin geri dönüşümsüz hale gelmesine yol açar. Obez bireyler hem fiziksel olarak hem de çok yüksek oranda görülen depresyon nedeniyle günlük işlerini yapmakta zorlanırlar, çabuk yorulurlar, kişisel bakımlarını yapmak bile onlar için çok zorlaşır. Diğer yandan obeziteye bağlı gelişen kronik hastalıklar, bireyleri bir çıkmaza sürükler ve birçok insan bu kısır döngü içinde kendine güvenini kaybeder” şeklinde konuştu.

“Obezite ameliyatı olduktan sonra psikolojik durum”

Obezite ameliyatlarından sonra kilo verme sürecinin başladığını ve uzun süre devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aktimur, şu bilgileri paylaştı:

“Ameliyat edilen hastaların çoğunda obezite nedeniyle gelişen depresyon bulunduğundan ameliyat sonrasında kilo verme sürecinde hızlıca depresyonun gerileyeceği düşünülse de, durum her zaman bu şekilde seyretmeyebilir. Bu dönemde kilo veriyor olmanın oluşturacağı pozitif etki, ameliyat sonrası dönemde aslında önceden bir nevi tedavi yerine geçen yemek yeme alışkanlıklarının değişmesi ile negatif yönde etkilenebilir. Bu yüzden ameliyat için uygulanacak prosedürün yemek yeme konforunu çok bozmayacak şekilde seçilmesi ve hastalara cerrahi tarafından geniş destek verilmesi çok önemlidir. Biz kendi hastalarımızda uyguladığımız ‘Hızlandırılmış iyileşme protokolleri’ ile hasta konforunu artırarak, ‘liberal beslenme önerileri’ ile hastalarımızın bu süreci daha rahat geçirmesini sağlayarak ve onlara her an kendilerini koruyan ve sarmalayan bir aile içinde olduklarını göstererek bu dönemi çok daha rahat atlatmaktayız. Bu yaklaşım ile hastalarımızda ameliyat sonrası dönemde çok daha az depresyon gözlemlemekte ve mutluluk düzeyinin arttığını deneyim etmekteyiz.”

“En iyi psikolojik destek, hastaların uzman hekime rahat ulaşabilmesidir”

Doktora ulaşmanın hasta tarafından önemine değinen Prof. Dr. Aktimur, “Biz kendi protokolümüzde uyguladığımız ve çok başarılı sonuçlar elde ettiğimiz şekilde en iyi psikolojik desteğin, hastaların kendilerini ameliyat eden cerraha çok rahat ulaşabilmeleri olduğunun farkındayız. Doktorları ile olan sıkı ve pozitif bağlantıyı önceden ameliyat ettiğimiz hastalarımızla aralarında kurduğumuz aktif sosyal portallarla desteklemekteyiz” ifadelerini kullandı.