Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

KIBRIS’TA BUNDAN SONRA NE OLUR?

Köşe Yazıları Yayın: 21.10.2019 11:45

Kıbrıs’ta bundan sonra olabilecek yegâne şey;  her iki kesimde kurulu devlet yapısının, her iki halkın yaşam biçiminin devamı olacak; Kıbrıs adasının bugününden farklı bir çözüm şekli gelişmeyecektir.

Onca yıldır devam eden müzakereler sürecine, uluslararası toplumun konuya yaklaşım biçimine, Rum-Yunan ikilisinin çözüm sürecinde oynadığı oyunlara, Türkiye’nin ada üzerindeki vazgeçilmez haklarına bakıldığında:

Kıbrıs konusunun bir 60 yıl daha çözümsüz kalacağını söylemek artık çok güçtür…

Kıbrıs adasında şurası çok net olarak ortaya çıkmış, değişmez olduğu anlaşılmıştır ki:

Ne Kıbrıs Türk Halkı kanı ve canı pahasına elde etmiş olduğu egemenliğinden, kurmuş olduğu KKTC devletinden vaz geçecektir. Ne de Rum tarafı sırf çözüm olsun diye Kıbrıs Türk Halkına azınlık haklarından bir fazlasını verecektir.

Bunun yanı sıra uluslararası toplumun yarım asırdan fazla bir süredir ortaya koymuş olduğu Kıbrıs’taki çözüme odaklı önerilerinden de, çözüm planlarının tamamından da bir sonuç çıkmamış, bundan sonra çıkacağı da yoktur!

Çünkü bu iki yüz yüzlüler Kıbrıs’ta çözümle değil; Kıbrıs adasının stratejik konumuyla,çevresinde tespit edilen zengin enerji kaynaklarıyla ilgilenmektedir.

Adada yaşayan her iki halkın anavatanlarının adaya bakışlarını analiz ettiğimizde ise:

Türkiye’nin ada üzerinde elde etmiş olduğu yasal ve tarihsel haklarından vazgeçmeyi asla düşünmediği, Yunanistan’ın ise AB üyeliğinin avantajlarını da kullanarak, Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlük hakkının kaldırılmasının, Türk askerinin Kıbrıs’ı terk etmesinin çözüme giden tek yol olduğundan asla vazgeçmeyeceği görülmektedir.

     Sıralamış olduğum bu nedenlerden daha da önemlisi Kıbrıs adasında yaşayan her iki halkın konuya bakış açılarının ne olduğuna da bakmak da gerekir.

 Bu önemli noktada şunları söylemek, gerçeğin ta kendisi olur:

     Adanın güneyinde yaşayan Rumların Türklerle yeniden bir arada olmak istemediğini belirleyen pek çok anket sonucunun yanı sıra, 1974 öncesi kuzeyde bıraktıkları mallarına kavuşmalarının; evlerine,arazilerine dönmeleri umudunun yok denecek kadar az oluşu, adalı Rumların mevcut konumlarına razı oldukları gerçeğini de ortaya koymaktadır…

 Adanın kuzeyinde yaşayan Kıbrıs Türk’üne gelince; bugünün şartlarıyla 1974 öncesini mukayese ettiğimizde, yaşam şartlarında elde etmiş oldukları maddi manevi tüm kazanımlar, mutlu bir yaşam için onlara büyük bir avantaj sağlamıştır. Olası bir çözümde Rumlarla yeniden iç, içe yaşamaları demek; onların bu kazanımlarından ya vazgeçmelerini, ya da Rumlarla paylaşmalarını gündeme getirecektir ki! Hiçbir Kıbrıs Türk ailesi böylesi bir durumla karşı, karşıya gelmek istemez.

İster altı ay sonra KKTC’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle göreve başlayacak yeni Cumhurbaşkanı, her şeyi sil baştan yeni bir müzakere süreci başlatalım diye bir açıklama yapsın,

İster Rum tarafının temsilcisi çözüm için diyerek yeni bir adım atsın,

İster BM-AB ikilisi bu defa çözüme ulaşılacak diye yeni bir plan açıklasın,

İsterse anavatanlar ikilisi sürece yeniden bakalım desinler, bunların hepsi sadece zamana oynamak olacaktır.

Her iki taraftan birisi karşı tarafın şartlarına evet demediği, anavatanlar da bu şartları onaylamadığı sürece adada çözüm olmayacak, yıllar sonra da olsa; en nihayetinde hem adada yaşayanlar, hem uluslararası toplum, hem de anavatanlar adadaki mevcut yapıyı kabul etmekten başka bir çözüm olmadığını anlayacaktır.

    Onun içindir ki, Kıbrıs’ta bundan sonra ne olur sorusunun cevabı:

  ‘’Şu an Kıbrıs adasında kurulu devletlerin yapısı, halkların yaşam biçimi’’ ne ise; onun devamı olacaktır.

 

   Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

22 Ekim 2019

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“…CEK” LERE, “…CAK” LARA KARNIMIZ TOK. İCRAAT GÖRELİM ARTIK!

Manşet Yayın: 28.04.2024 15:24
“…CEK” LERE, “…CAK” LARA KARNIMIZ TOK. İCRAAT GÖRELİM ARTIK!

Mücadele edile CEK, Göz açtırılmaya CAK, Fırsat verilmeye CEK, Kapatıla CAK, Ceza kesile CEK….
Vatandaşının hakkını korumak, hırsızla, arsızla, fırsatçıyla mücadele etmek devletin asli görevlerinden değil mi?

Bu düpedüz; soygun, gasp, arsızlık, hırsızlık, şerefsizlik, ahlaksızlık, utanmazlık, gözü dönmüşlük.. hatta vatan hainliği.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşi benzeri görülmemiş biçimde gıda terörü ile karşı karşıyayız. Bu artık bir milli güvenlik sorunu haline geldi.
Kimdir bunlar? Gıda kartelleri mi? Aracılar mı? Tefeciler mi? Fırsatçılar mı? Bunlara neden bir dur diyen yok! Özellikle mi sessiz kalınıyor? “Serbest piyasa diyerek seyirci mi kalacağız? Meydanı bunlara mı bırakacağız? Elimizi kolumuzu bağlayan ne? Bu işin sonu nereye varacak?

Et 600 TL oldu. Almanya’da 11.58 Euro bizim paramızla 405 TL. Bizim emeklimiz 10 bin TL. olan maaşının tamamı ile Türkiye’de 16.5 kg et alabilirken, Almanya’nın emeklisi70 bin TL (2 bin Euro) maaşıyla173 kg et alabiliyor. Yani danayı bütünüyle alıyor. Eti ithal ediyoruz. Kilo gramını kaç TL den ithal ediyoruz? İç piyasaya kaç TL den veriyoruz? Bilen var mı?
Antep fıstığını bizden alıyorlar.
Biz 1kg fıstığı 900 liraya yerken onlar 525 liraya (11.98€) yiyor.
Dünyanın en büyük fındık üreticisi Türkiye. Biz fındığın kiloğramına 740 lira verirken Almanlar bizden aldığı fındığı 400 liraya (11.45€) satıyor.
Kuru kayısıyı da bizden alıyorlar.
Bizde 600 lira, onlarda 420 lira (11.99€) İşin ilginci alım güçleri bizden neredeyse 10 kat daha fazla.
Bu rezilliği ne ile izah edebilirsiniz? Bunu açıklayabilecek bir yetkili yada sorumlu var mı ?
Marketlerde hergün etiketler yenileniyor. Birileri piyasaları belirliyor. Maliyeti 5 kuruş olan ürünler bile 10 katına hatta 100 katına satılıyor. Düşük maliyetli, küçük kalemlerde vurgun çok daha büyük. 5 TL ile gidin markete, bakın bakalım alabilecek bir şey bulabilecek misiniz ?
Hadi, “üretmeden çılgınca tüketen bir toplum haline geldik. İşte o yüzden bunlar” diyelim. Ama öyle değil! Tamam, yeteri kadar üretmemenin bedelini çok ağır ödüyoruz zaten. Fakat bu bambaşka bir şey. Yukarıda Almanya örneğini verdim. Adamlar bizim ürettiğimiz bir ürünü neredeyse bizim yarı fiyatımıza alıyor.

“…Cek”lere, “…Cak”lara karnımız tok! Eeee, hadi icraat görelim artık.

İlyas Erbay