Karabük Postası tarafından
21 Mart, 2017 14:37 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

“KBÜ’de “İnsan ve Sağlık” konulu konferans

  Prof. Dr. Serpil Bulut: “Mutlu Bir Yaşam Ancak Şükür ve Gerçek Sevgiyle Mümkündür” Karabük Üniversitesi (KBÜ)’nde Çevre ve Sağlık Kulübü tarafından düzenlenen etkinlikte Başbakan Başmüşaviri Prof. Dr. Serpil Bulut "Madde ve Mana Boyutuyla İnsan ve Sağlık” konulu konferans verdi. 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansa KBÜ Rektör Yardımcısı ve Sağlık Yüksekokulu Dekanı Prof. Dr. İbrahim Kürtül’ün yanı sıra akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Başbakan Başmüşaviri ve 25. Dönem Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Serpil Bulut, Karabük Üniversitesi’nde konuşmacı olarak yer aldığı konferansta mutlu bir yaşama sahip olmanın şükür ve karşılıksız sevgi ile mümkün olabileceğini açıkladı. Nöroloji Anabilim Dalı Profesörü Serpil Bulut, meslek hayatına atıldığı andan itibaren psikolojik kökenli fiziksel bir hastalık olan psikosomatik hastalığının modern bir hayat süren hastalarında daha sık görüldüğünü söyledi. Yıllardır insanların modern dünyada yaşayarak gerçek mutluluğa ulaşacağı gibi bir algının var olduğuna dikkat çeken Bulut, bunun aksine yapılan birçok bilimsel araştırmanın geleneklerine bağlı, inançları yüksek fazla gelişememiş toplumların daha mutlu olduklarına dair sonuçlar ortaya koyduğunu söyledi. Prof. Dr. Serpil Bulut, ABD’de 60’lı yıllarda katolik bir kasabada yapılan araştırmada kalp, mide-barsak hastalık oranının düşük çıktığını örnek göstererek şunları aktardı: “Bu kasabada diğer eyaletlerden farklı olarak kültürel değerlerine ve geleneklerine bağlı İtalyan köylüler yaşıyor. 20 yıl sonra burada tekrar bir inceleme yapıldığında hızlı ve lüks yaşam hakim olmuş ve hastalık oranları da ABD ortalamasına ulaşmış olarak bulunuyor.” Prof. Dr. Serpil Bulut, konferanstaki konuşmasının devamında her hekimin hastayla iyi bir iletişim kurması gerektiğini belirterek bunun kullanılan dilin, davranışın pozitif ve samimi bir muhabbetle mümkün olabileceğini anlattı. Bulut sözlerine şöyle devam etti: “Mesleğe başladığım yıllarda hastalarım iyileşmediğinde kendime hep ‘neden hasta iyi olmuyor’ sorusunu sordum ve cevabını aradım. Kendim hasta olduğum zamanlarda doktorun ‘sıradaki hasta’ diyerek seslendiğinde bunun insanı ne kadar rahatsız edici olduğunu anladım. Hasta muayene etmek kadar iyi bir iletişim kurmak da çok önemlidir.” Etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma hali olarak bilinen Plasebo etkisi üzerinde de duran Prof. Dr. Serpil Bulut, dizlerinde ağrısı bulunan yaşlı bir hastasıyla ilgili yaşadığı anıyı da paylaştı. Bulut hastayla kurduğu iletişim sayesinde, hap şekline benzer marketlerde satılan çikolatalı şekerle hastanın nasıl iyileştiğini anlattı. Prof. Dr. Serpil Bulut, konferansta Japon araştırmacı Dr. Masaru Emoto’nun söz ve duyguların suya etkisiyle ilgili yaptığı deneyi de paylaştı. Prof. Dr. Bulut şunları aktardı: “Dr. Masaru Emoto’nun özel laboratuvarlarda donmuş su kristalleri ile yaptığı çalışmalar çok önemli bir şeyi ortaya çıkardı. Bu deneyler gösterdi ki su kendine söylenen olumlu olumsuz tüm bilgileri alıyor kaydediyor ve sonrasında buna göre tepki veriyor. Sevgi ve şükran sözlerine su molekülleri en iyi şekle dönüşerek cevap veriyor.”  

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
18 Kasım, 2025 09:50 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

BU MAHALLELER KENTSEL DÖNÜŞÜM BEKLİYOR

Karabük’ün kuruluş döneminden bu yana kentin çekirdeğini oluşturan Yeni, Atatürk, Namık Kemal, Makasbaşı, Kayabaşı ve Bayır Mahallelerinde yer alan 70 yılı aşmış yapı stoğu, uzmanlara göre şehrin deprem riski karşısındaki en zayıf noktası olarak öne çıkıyor.

Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakınlığı nedeniyle 1. derece deprem kuşağında bulunan Karabük’te özellikle bu altı bölgenin acilen kentsel dönüşüm programına dahil edilmesi gerektiği ifade ediliyor.

YORGUN MAHALLELER ALARM VERİYOR

Kent merkezinin en eski yerleşim alanı olan bu mahallelerin büyük bölümü, ekonomik ömrünü tamamlamış binalarıyla “kentsel yorgunluk bölgesi” olarak nitelendiriliyor. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin 2018’de güncellenen standartları dikkate alındığında söz konusu bölgelerdeki yapıların önemli bölümünde taşıyıcı sistem zafiyeti, donatı eksikliği, düşük beton kalitesi, temel izolasyonu bulunmaması ve inşa edildiği dönemin deprem kurallarını karşılamama gibi sorunlar tespit ediliyor. Bu özellikleri nedeniyle pek çok bina “riskli yapı” grubunda değerlendiriliyor.

Yaklaşık 70 yıl önce inşa edilen binalarda çoğunlukla alt gelir gruplarının yaşaması, dönüşüm sürecinin sosyal boyutunu da kritik hale getiriyor. Uzmanlar, yapısal riskin yanı sıra nüfus yoğunluğu, dar sokaklar ve acil müdahaleye uygun olmayan mahalle dokusunun deprem anında büyük tehlike oluşturabileceğini vurguluyor. Olası bir afette en fazla can kaybı ve bina çökmesi ihtimalinin bu bölgelerde olduğu belirtiliyor.

SEÇİM ÖNCESİ VERİLEN SÖZ RAFTA MI KALDI?

Karabük kamuoyunda kentsel dönüşüm beklentisi, seçim öncesinde dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’nın bölgeyi gezerek yaptığı “Buralar acilen toplu kentsel dönüşüme alınmalı. Seçimden sonra başlayalım.” açıklamasıyla artmıştı. Ancak seçim sonrası bakanlık görevinde değişiklik yaşandı ve sürecin henüz resmen başlamamış olması vatandaşlarda belirsizlik oluşturdu.

Göreve gelen yeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Karabük kamuoyunda “kentin eniştesi” olarak gördükleri bir isim olması nedeniyle dönüşüm sürecinin hızlandırılacağına yönelik beklenti sürüyor. Bakan Kurum’un Karabük’e olan yakınlığının, dosyanın yeniden ele alınmasına katkı sağlayabileceği ifade ediliyor.

KARABÜK’ÜN GELECEĞİ İÇİN KRİTİK ADIM

Mahalle sakinleri ve şehirdeki kanaat önderleri, konunun yalnızca konut yenilenmesi olarak değil, doğrudan bir yaşam güvenliği meselesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Deprem yönetmeliklerine uygun olmayan, yalıtımsız, fiziksel olarak yıpranmış ve sosyoekonomik açıdan dezavantajlı nüfusun yaşadığı binaların Karabük için ciddi bir risk kaynağı oluşturduğunu dile getiren vatandaşlar, “Bugün olmazsa yarın çok geç olabilir.” diyerek dönüşüm sürecinin başlatılmasını talep ediyor. İş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının da ortak çağrısı kentsel dönüşümün artık siyasi bir gündem maddesi değil, şehrin geleceği için zorunlu bir adım olarak görülmesi önem taşıyor. Uzmanlar, dönüşümün gecikmesi halinde muhtemel bir depremde ağır sonuçlar ortaya çıkabileceğine dikkat çekerek, merkezi idare ve yerel yönetimlerin en kısa sürede ortak bir yol haritası açıklaması gerektiğini ifade ediyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin