Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

KBÜ Paydaşlığında Türkiye’de İlk Olacak

Gündem Yayın: 20.09.2022 13:32
Yazar:
KBÜ Paydaşlığında Türkiye’de İlk Olacak

Yaşlılara yönelik ilk Yardım uygulamaları konusunda sanal eğitim modülünün hazırlanmasına odaklanan “Artırılmış Gerçeklik ile Geriatrik Bireylerde İlk Yardım Eğitimi” projesi hayata geçiyor. Proje, aynı zamanda Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyor

 

Karabük Üniversitesinin paydaşlığını yaptığı  “2021-1-TR01-KA220-VET-000028075” kodlu “Artırılmış Gerçeklik ile Geriatrik Bireylerde İlk Yardım Eğitimi” (The Virtual Reality Training in the First Aid of the Geriatric Individuals) adlı projenin toplantısı yapıldı. Proje, Türkiye’de ilk olma özelliğini taşıyor.

Karabük Üniversitesinin koordinatörlüğünde; Gazi Üniversitesi ortaklığıyla yürütülen “2021-1-TR01-KA220-VET-000028075″ kodlu “Artırılmış Gerçeklik ile Geriatrik Bireylerde İlk Yardım Eğitimi” toplantısı Gazi Üniversitesi Proje Koordinasyon Uygulama ve Araştırma Merkezinde gerçekleştirildi.

Gazi Üniversitesinde yapılan toplantıya Proje Koordinasyon Merkezi Müdürü Doç. Dr. Elçin Özgür Büyükatalay, Merkez Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Asuman Aşık, Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülay Bulut, Gazi Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zehra Göçmen Baykara, Prof. Dr. Hülya Bulut ve Doç. Dr. Sevil Güler, Proje Yürütücüsü KBÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Dürdane Yılmaz Güven ve Karabük Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Samet Güven katıldı.

“BU BİR İNOVASYON PROJESİ”

Söz konusu proje ile ilgili bilgiler veren Proje Yürütücüsü Karabük Üniversitesi  Sağlık Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Dürdane Yılmaz Güven,  dünya nüfusunun giderek yaşlandığını belirterek, “Dünya genelinde ve ülkemizde yaşlılara ilişkin bakım aktivitelerinde bazı eksiklikler hissettik. Bunlardan en önemlisi ilk yardım uygulamaları idi. Biz bu projeyle birlikte sanal gerçeklik eğitim modülü hazırlayarak bu modül üzerinden yaşlı bireylerin ilk yardım uygulamalarında konusunda nelere dikkat etmek gerekiyor, bir travma uğradığında nasıl bir ilk yardım uygulaması yapmamız gerekiyor bunu ortaya koymayı hedefledik. Bu bir inovasyon projesi aslında. 14 farklı eğitim modülü yazacağız. Bu eğitim modüllerini sana gerçeklik ortamına aktararak orada neyi nasıl yapması gerektiğini görecek. Hastayla yüz yüze gelmeden ama gelmiş gibi bu uygulamaların her birini basamak basamak yapıyor olacak” dedi.

Dr. Öğretim Üyesi Güven sözlerinin sonunda “Bu modül ile mesleki eğitim öğrencileri, sanal ortamda gerçeğe yakın uygulamalar yapacaklar ve mesleki yetkinliklerini geliştireceklerdir. Mesleki eğitim kurumlarında, sanal eğitim uygulamaları yaygınlaştırılacak, bu kurumların dijital eğitim altyapısı geliştirilecektir. Mesleki eğitim kurumlarının, mesleki eğitim kapasitesi geliştirilecek ve bu kurumların mesleki eğitim başarısı artırılacaktır. Pilot eğitimlerimiz olacak hem Karabük hem de Gazi Üniversitelerinde ve ortak olduğumuz kurumlarda. KBÜ ev sahipliğinde ortak kurumlarımız ve Türkiye’deki üniversiteleri de davet ederek uluslararası bir konferans yapacağız. Böyle güzel bir konferansla projemizi sonlandıracağız. Bu şekilde yaygınlaştırma faaliyetini ve yaptığımız işi ortaya çıkarmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.

PROJE HEDEFLERİ

Proje çıktıları olarak; Mesleki eğitim kurumları, kamu kurumları, üniversiteler ve sağlık kurumları arasında uluslararası işbirliği geliştirilerek, yenilik transferinin sürekliliği sağlanması, ortak kurumların mesleki eğitim kalitesi geliştirmesi ile dijital eğitim altyapısı güçlendirmesi, sanal gerçeklik teknolojisinin mesleki eğitime entegrasyonu sağlanması ve paydaş kurumların tercih edilebilirliği artırılması hedefleniyor.

24 ay sürecek olan projenin ortakları ise Karabük Üniversitesi, Karabük İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gazi Üniversitesi, HHK GmbH Humane Häusliche Krankenpflege, ASG Pflege GmbH (Almanya) ve Best Instıtut Fur Berufsbezogene Weıterbıldung Und Personaltraınıng Gmbh (Avusturya).

 

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Manşet Yayın: 06.05.2024 09:00 |Güncelleme:05.05.2024 13:40
Yazar:
KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Ne de çabuk geçiyor yıllar…

Kıbrıs konusu Türkiye’nin gündemine gireli 75 yıl, Türk ordusu Kıbrıs’a gireli 50 yıl olmuş. Yıllar geçti ama hiç değişmedi Kıbrıs… Adanın her yanı tarihi gerçekleriyle yaşıyor.

Her şey aynı…

Adada yaşayanlar, adanın sahilleri, adanın sıcaklığı, doğasının güzellikleri, insanlarının adalı halleri hep aynı. Ama değişmeyen tek şey; orada yaşayan insanların geleceğini değiştirme gayretleri…

Aslında bu gayretler 50’li yıllardan beri var. Bu gayretlerin başrol oyuncuları da Rum-Yunan ikilisi…

Sanki o küçücük adada sadece kendileri yaşıyorcasına hiç vazgeçmediler! Ada bizimdir dediler, adanın asıl sahibi Kıbrıs Türk Halkına adayı dar ettiler.

Tarih, özellikle Rumların adalı Türklere uyguladıkları nice mezalimlerle doludur…  Günümüzde hala Kıbrıs Türk Halkına uygulanan yaşam ambargoları bunun en çarpıcı örneğidir.

Rum-Yunan ikilisinin adayı ele geçirme oyunu 20 Temmuz 1974’te Türkiye tarafından bozulunca; işte o tarihten sonra bu oyunu dünyanın neredeyse her yerinde oynamaya başladılar. BM, AB, ABD, İngiltere ve aklınıza gelebilecek her platform onlar için Kıbrıs’ı ele geçirme sahnesi oldu. Hala olmaya devam ediyor.

Aslında bu oyun sahnesinde sergilenen ne varsa hepsinin başında ‘Kıbrıs Müzakeresi’ başlığı var! Ama bu başlığın içinde de talepler hep aynı:

  • Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlüğü kabul edilemez,
  • Türk askeri adayı derhal terk etmelidir.
  • 1974’te Güneye göç eden Rumlara terk ettikleri ev, arazi ve malları verilmelidir,
  • Türklerin elinde bulunan toprakların önemli bir bölümü Rum tarafına verilmelidir,
  • Güneye göçen Rumlardan 200 bin kadarı yeniden kuzeye yerleşmelidir,
  • Adaya yerleşen Türkiyeli göçmenler adayı terk etmelidir.
  • Kıbrıs Türklerine azınlık haklarından bir fazlası dahi verilemez,
  • Adanın Yönetim şekli ‘’Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’’ olmalıdır,
  • Adada tek egemenlik, tek halk, tek kimlik geçerli olmalıdır…

İşte Rum-Yunan ikilisinin hiç değişmeyen talepleri özet olarak budur. Rum kesiminde hangi politikacı yönetime gelirse gelsin. Yukarıda sıraladığım bu taleplerden asla vazgeçemez. Çünkü bu talepler, Rum kilisesinin, Rum Ulusal Konseyinin değişmez kırmızıçizgileridir.

Pekiyi, Rum-Yunan ikilisinin bu talepleri karşısında Türk tarafı ne yapmıştır? Buna bir bakalım:

1968 yılından beri süregelen müzakerelerde hep iyi çocuk biz olalım da bu konu bir an önce çözülsün politikası yıllarca uygulanmış. Hatta bir ara Annan denen bir tuzak planla neredeyse adadaki tüm kazanımlarımızı kaybedeceğimiz sırada; yine Rumların bu plana hayır demesiyle ada elimizden kayıp gitmemiştir.

Sonraki yıllarda KKTC’yi yöneten Talat ve Akıncı dönemlerindeki verelim kurtulalım, Rumlarla iç içe yaşayalım gayretlerine rağmen; gerek Kıbrıs Türk Halkı, gerekse özellikle Türkiye hem müzakerelerde, hem de uluslararası platformlardaki tüm dayatmalara direnerek adayı bu ikiliye teslim etmemişlerdir.

Günümüze gelindiğinde artık ne Türkiye, ne de adada kurulan son Türk devleti KKTC’nin yönetimi; iki ayrı devlet, iki ayrı egemenlik, iki ayrı yönetim, iki ayrı halk gerçeği kabul edilmeden müzakere masasına gelmeyeceklerini net bir şekilde açıklamışlardır.

Son birkaç aydan beri BM gözetiminde Kıbrıs konusunda yeniden müzakerelerin başlaması için türlü gayretler sarf edilmektedir. Ama gelin görün ki, her defasında Türkiye’nin AB müzakerelerinin başlaması için konuyla hiç alakası olmayan Kıbrıs konusunu çözün dayatması ülkemizin önüne koyulmaktadır. Böylesi bir iki yüz yüzlülük görülmüş müdür?

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi adada aslında değişen hiçbir şey yoktur. Değişen sadece zaman, o zamana sığan gerçeklerdir.

Adanın güneyinde Rumlar, kuzeyinde Türkler yaşamakta. Bu insanlar yaşam mücadelesi için her gün işlerine gidip gelmektedirler.

Rumların en büyük avantajı; haksız, hukuksuz kabul edildikleri AB üyeliği ile tüm dünyanın adanın yasal hükümeti olarak GKR yönetimini tanımış olmalarıdır.

Türklerin ise en büyük dezavantajı; yaşadıkları devleti Türkiye’den başka hiçbir devletin tanımamış olması, taşıdıkları kimliğin Türkiye hariç hiçbir ülke tarafından kabul görmemesidir.

Bundan önce kaleme almış olduğum, ‘’Kıbrıs Konusu Kabuk Bağladı’’ başlıklı yazımda bahsettiğim gerçekler hiç değişmemiş, hala geçerlidir. Bu yazımda belirtmiş olduğum hususlar ise Kıbrıs konusunda unutulanları yeniden hatırlatmak içindir.

Unutulmasın ki:

‘’Vicdan unutmaz, tarih hatırlatır…’’

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

06 Mayıs 2024

 

 

 

 

Paylaş: