blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
28 Eylül, 2024 04:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

KBÜ ile University of Food Technologies Plovdiv arasında Akademik ve Erasmus iş birliği protokolleri imzalandı

Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık ve University of Food Technologies Plovdiv Rektörü Prof.D.Sc. Müh. Galin Yordanov Ivanov arasında Türkiye’nin ilk ulusal ve uluslararası Sosyal Bilimler Festivali “Sosyalfest” kurumsal paydaş iş birliği, akademik iş birliği ve Erasmus protokolleri imzalandı.

Karabük Üniversitesi (KBÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, Bulgaristan’da bulunan University of Food Technologies Plovdiv Rektörü Prof.D.Sc. Müh. Galin Yordanov Ivanov’u ziyaret etti. Rektör Prof. Dr. Fatih Kırışık’a ziyaret sırasında Rektör Danışmanı Öğr. Gör. Hüseyin Kurt ve Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Öğr. Gör. Adnan Ucur da eşlik etti.

Görüşmede ortak araştırma projeleri, akademik iş birliği, öğrenci değişimi, ortak konferanslar, yurt dışı eğitim programları, projeler ve etkinlikler düzenlenmesi, ortak lisans ve yüksek lisans programları gibi akademik faaliyet konuları ele alındı. Ayrıca görüşmede Erasmus hareketliliklerinin artırılmasına yönelik görüş alışverişinde bulunuldu.

Görüşmenin ardından akademik iş birliği ve Erasmus protokolleri imzalandı. İmzalanan iş birliği protokolleriyle Karabük Üniversitesi ile University of Food Technologies Plovdiv arasında akademik, stratejik, verimli ve ileriye dönük ilişkiler kurulması amaçlanıyor.

Uluslararası ağını genişleterek ve geliştirerek uluslararası bir üniversite olma hedeflerini daha da ileriye taşımaya devam edeceğini belirten Rektör Kırışık, Karabük Üniversitesinin gerek ulusal gerekse uluslararası iş birlikleriyle gelişmesinin daha kapsamlı ve nitelikli olacağına dikkat çekti.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren University of Food Technologies Plovdiv Rektörü Prof.D.Sc. Müh. Galin Yordanov Ivanov ise iki üniversite arasındaki iş birliklerin devam edeceğinin altını çizdi.

Ziyaret, hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.

blank
blank
Mustafa AKAY tarafından
20 Ocak, 2025 12:17 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BENDEN SONRA TUFAN

MUSTAFA AKAY

Önce genel anlamıyla bir devlet adamı tanımı yapalım, konumuza sonra gelelim.
İyi bir devlet adamı nasıl olur?
Sözlüklerin yazdığına göre, iyi bir devlet adamı; adil, akıllı, cesur, cömert, babacan, sakin, vefalı, yabancı dil bilen, entelektüel, kibar, nazik, insancıl, bilgili, yapıcı, barışçı, gerçekçi, öngörülü, yetenekli, ahlaklı, namuslu, halka karşı dürüst ve açık olandır..
Aşırı gergin, asabi, kavgacı tiplerden iyi bir devlet adamı olmayacağı anlaşılıyor, yukarıdaki tanıma göre.
Demokrasi ile yönetilen tek İslam Ülkesi olan Türkiye’mizde, her iki tanıma da uyan siyasetçilerimiz var.
Bazı siyasetçilerimiz kavgayı hitabet sanatı olarak nitelerler ve halka şirin gözükmek için bunu sıkça kullanırlar.
Son dönemlerde bu iyice arttı.
Sanki Türkiye bir savaş alanı imiş gibi, salvolar ortalığı kapladı.
Sinirleri bozulan bozulana. Elbette, sinirlerin bozulması durup dururken olmuyor. İşlerin ters gitmesi bunda etkili. İşler bozuldukça, sinirler tavan yapıyor ve sağa sola çatmalar başlıyor. Bu eleştiri anlamında yapılsa, üslubu kabul edilebilir. Ancak, eldeki yetki, kötü niyetle kullanılıyor. Hak, hukuk, adalet kavramları yerle bir ediliyor. Topluma tam anlamıyla açıklanmayan soruşturmalar, tutuklamalar yapılıyor.
Rakip partilerin önünü kesmek için uyduruk soruşturmalar, suçlamalar ortaya atılıyor. Her önüne gelene soruşturmalarla gözdağı verilmek isteniyor.
Bir anlamda, kötü giden olayları halktan gizlemek için yapay gündem yaratılıyor. Kendi hırsızını görmeyenler, başkalarını da hırsız sanıyorlar. Ortalık, tam anlamıyla bir arena gibi.
Biz, bu ruh halini anlıyoruz.
Çünkü, altında yatan kurucu iradeye ve kuruculara karşı kindir.
Birileri, halen Türkiye Cumhuriyeti’ni benimseyemediler. Rövanş alma çabasındalar. Ülkeye kötülük anlamında ne varsa yapmalarına rağmen, Cumhuriyetin taşlarını sökememenin öfkesidir bu sinirlilik.
Halen, tek parti faşizmi diyerek düşmanlığını açık açık sergileyen bu anlayış, halka da hamasetle yaklaşmaktadır. 80 yılın yorgunluğunu giderdiklerini söyleyerek, kendilerinden önceki dönemi yadsıyan bu sakat anlayış, Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmasını hazmedememektedir.
Anlayışları, yıkıcıdır.
Tek parti dönemini faşizm olarak niteleyerek, halka gözünde itibarsızlaştırmak isteyenler, kendi kurdukları faşizmi ise göz ardı etmektedirler.
Yargının bağımsız olmadığı, her şeye tek adamın karar verdiği, meclisin işlevini yitirdiği, bir düzende, ne kadar demokratik olunursa, o kadar demokratiktir Türkiye…
Demokratik bir ülkede, hak, hukuk, adalet, yargı bağımsızlığı, üniversitelerinin özerkliği, her yurttaşın eşit olduğu, eğitimde fırsat eşitliğinin yaşandığı, gelir dağılımında haksızlık yapılmadığı gibi bir çok neden sayılabilir.
Tek parti dönemi faşizminden söz edenler, o dönemde, bir başbakan olduğunu, meclisin kıran kırana tartıştığı, eğitimin en üst düzeye yükseldiğini, yurttaşların eşit görüldüğünü bilememektedirler.
İşler kötüye gittikçe bazılarının sinirleri tavan yapar dedik.
Ekonomi her geçen gün batağa saplanıyor. Yurdun dört bir yanında, insanlar tepkilerini ortaya koymaya çalışıyorlar, ancak güvenlik güçlerinin alabildiğine baskısını görüyorlar. Çünkü, mitingi ve gösteri hakları eskilerde kaldı. Örgütlenme, grev hakkı yoktur artık çalışanların. Ancak, direnenler her zaman kazanmışlardır, yine de kazanacaklardır.
Sinirler nasıl tavan yapmasın. Rakip partinin başına genç bir adam geldi ve 31 Mart’ta sildi süpürdü ortalığı. Nasıl sinirlenmesinler, genç bir adam çıktı tam üç kez yendi bunları. Kolay mı Ankara’daki 25 yıllık iktidarı yitirmek. Sessiz, sakin birisi çıktı tam iki kez, devirdi bunları.
Kızmaları ve sinirlenmeleri için daha çok neden var. Birisini söyleyelim. Yandaş şirketlerin yaptıkları anketlerde ikinciliğe düşürülen rakip parti, yansız, bağımsız şirketlerin yaptığı anketlerde açık ara birinci olarak çıkıyor. Hem de fark öylesine böylesine değil. Tam 10 puan.
Lafımızı, şarlatan siyasetçi benden sonrası tufan der, devlet adamı gelecek kuşakları düşünür diye bitirelim.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.