Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Kastamonu’nun doğal güzellikleri Türkiye’nin en önemli jeolojik mirasları listesinde

Dünya Yayın: 03.04.2024 20:36
İhlas Haber Ajansı

Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı sınırları içinde bulunan Horma Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Valla Kanyonu, Gideros Koyu, Çatak Kanyonu, Batı Karadeniz Bölgesi Karasal Çakraz Formasyonu ve antik maden ocakları, Türkiye’nin en önemli jeolojik mirasları/jeositleri arasında gösterildi.

Türkiye’nin jeoçeşitliliğini gösteren farklı unsurların listelendiği “Ulusal ve Uluslararası Görünürlük İçin Türkiye’nin En Önemli 100 Jeolojik Mirası ve Anahtar Jeolojik Alanlarının Belirlenmesi Çalıştayı”nda, Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı’ndan (JEOKAR) 7 alan listeye girdi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu (UTMK), Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA), Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü (TVK), TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) ve Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO) tarafından “Ulusal ve Uluslararası Görünürlük İçin Türkiye’nin En Önemli 100 Jeolojik Mirası ve Anahtar Jeolojik Alanlarının Belirlenmesi Çalıştayı” düzenlendi.

JEOKAR’dan 7 alana listede yer verildi

Türkiye’nin zengin jeolojik çeşitliliği ve büyük jeolojik mirasın seçilmesi ve ortaya çıkarılacak yerleri dünyaya tanıtmak için başvuru ölçütlerini tamamlamak amacıyla düzenlenen çalıştayda Türkiye’nin önde gelen jeolojik zenginlikleri, “jeolojik miras” ve “anahtar jeolojik alan” olarak seçilerek tercih sırasına konuldu. Yapılan değerlendirmeler sonrasında, JEOKAR sınırları içindeki Horma Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Valla Kanyonu, Gideros Koyu, Çatak Kanyonu, Batı Karadeniz Bölgesi Karasal Çakraz Formasyonu ve antik maden ocakları Türkiye’nin en önemli jeolojik mirasları/jeositleri arasında gösterildi. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) öncülüğünde UNESCO Küresel Jeoparkları Ağına dahil olmak hedefiyle kurulan Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı (JEOKAR), Abana, Ağlı, Azdavay, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, Doğanyurt, İnebolu, Küre, Pınarbaşı ve Şenpazar olmak üzere toplamda 11 ilçeyi kapsıyor. 360 kilometrekare denizde, 4 bin 54 kilometrekare karada olmak üzere toplamda 4 bin 414 kilometrekare jeolojik bir alana sahip JEOKAR, Türkiye’nin önemli jeolojik miraslarına ev sahipliği yapıyor.

“Kastamonu’dan jeopark alanına 7 tane unsur yer aldı”

Antik madencilik faaliyetlerinin yürütüldüğü sahalar ile Batı Karadeniz’in jeolojik formasyonu ve Kastamonu’nun doğal güzelliklerinin bulunduğu toplam 7 unsurun jeopark çalışmaları içerisinde yer aldığını söyleyen Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, “KUZKA olarak illerimizin ulusal ve uluslararası arenada entegrasyonu konusunu oldukça önemsiyoruz. Bu anlamda yapmış olduğumuz çalışmalardan bir tanesi de UNESCO programlarına ilimizin dahil olmasıdır. Bu noktada ilimizin hali hazırda mevcut bulunan doğal varlıklarını da kıymetlendirecek şekilde JEOKAR çalışmasına başlamıştık. İlimizde, Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkını oluşturduk. Ülkemizde halihazırda bir tane küresel jeopark alanına dahil jeoparkımız bulunmaktadır. Amacımız Kastamonu’da komşu olduğumuz jeoparkı da uluslararası alana dahil edebilmektir. Bu noktada da Kastamonu ilimizde de jeopark kurulmasıyla alakalı çok sayıda jeositlerimizi ve jeolojik alanlarımızı belirlemiş durumdayız. Yakın dönemde yapılan bir çalışmadır. Bu çalışmada ülkemizin ulusal ya da uluslararası arenada tanıtımlarını sağlamak, görünürlüğünü daha da arttırmak amacıyla yapılmış bir çalışmadır. Ülkemiz genelinde de 100 tanede jeolojik mirasın belirlenmesine yönelik çalışma gerçekleştiriliyor. Burada UNESCO Türkiye Milli Komitesi ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve Kültür Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yürütülen bir çalışmadır. Bu çalışma neticesinde de Kastamonu’muzda 7 tane jeolojik mirasımızı da ülkemizin 100 tane önemli jeolojik mirası arasına girmiş oldu. Bu alanlar Horma Kanyonu, Valla Kanyonu, Çatak Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Gideros Koyu gibi unsurlarımız yine antik madencilik faaliyetlerimizin yürütüldüğü sahalar ile birde Batı Karadeniz’in jeolojik formasyonu ile alakalı toplam 7 tane olmak üzere ilimizden bu unsurlar yer aldı. Önümüzdeki dönemde de yine jeopark ile alakalı yapacağımız çalışmalarla ilgili bu alanların bu listeye girmiş olmaları adına kıymetli olmuş oldu” dedi.

“Toplam 4 bin 500 kilometrekareyi bulan bir alanı jeopark olarak ilan etmiş olduk”

4 bin 500 kilometrekareyi bulan bir alanı jeopark olarak ilan ettiklerini belirten Genç, “Jeopark, UNESCO’nun bir programıdır. Burada daha yoğunluklu olarak jeolojik alanların turizme açılması ve kırsalda hareketliliğin sağlanması amaçlanıyor. Birde Kırsal Kalkınma Programı olarak ifade edebiliriz. Buradaki jeolojik unsurlarımızın insan hareketliliğiyle koruma kullanım dengesi bütünlüğü gözetilerek insan hareketliliğine açılması, burada kırsal turizm ya da yöresel üretmiş olduğumuz gıda ürünleri ya da diğer yöresel ürünlerimizi bu gelen kitle ile birlikte aslında ekonomiye kazandırılması ve bu sayede kırsalda insanların yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlaması amaçlanıyor. Kastamonu ilimiz ölçeğinde baktığımızda bu alanların çoğu da bizim doğal turizme uygun alanların içerisinde yer alıyor. Kastamonu’nun kuzeyindeki 11 ilçe ve deniz tabanında da belirlenmiş olan belli bir mesafe var. Toplam 4 bin 500 kilometrekareyi bulan bir alanı jeopark olarak ilan etmiş olduk. Amacımız burada da yine doğa turizmini başta olmak üzere kırsal alanda turistik hareketliliği sağlamak ve belirlemiş olduğumuz jeolojik alanların daha iyi tanıtılmasına aslında katkı sağlayacak bir unvanın ilimize kazandırılması yine bu bölgedeki yöresel ürünlerimizin ekonomiye kazandırılması, kırsaldaki nüfusumuzun aslında kaybını önlemek ve gelir çeşitlendirilmesini sağlamasını amaçlıyoruz” diye konuştu.

Dünya genelinde 48 ülkede 95 tane jeoparkın UNESCO tarafından tescillendiğini ifade eden Genç, “Ülkemizde halihazırda bir tane Kula Salihli Jeoparkı listesi içerisinde bulunuyor. Ülkemizde Kastamonu Karadeniz Jeoparkı gibi 7-8 tane daha jeoparkın hazırlık çalışmaları yürütülüyor. Öncelikle il düzeyinde ya da bir bölge düzeyinde jeopark kurulduktan sonra uluslararası olarak bunu kabul ettirebilmek için jeopark ile ilgili bir dizi faaliyet ve yatırımları yapmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

‘Mikroplastik’ tehlikesi

Sağlık Yayın: 09.05.2024 20:00
İhlas Haber Ajansı
‘Mikroplastik’ tehlikesi

Halk Sağlığı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, hayatın her aşamasında kullanılan ‘mikroplastiğin’ halk sağlığı sorunu ve en ciddi çevre kirleticisi olduğunu belirterek, “İnsanın üreme sistemi üzerine olumsuz etkileri olabileceği, otoimmün hastalıklara yol açabileceği ve Alzheimer gibi hastalıkları tetikleyebileceği şeklinde düşünceler mevcut” dedi.

’Mikroplastik’ tehlikesine dikkat çeken Uzm. Dr. M. Emin Dinççağ, “Mikroplastik, günümüzün en önemli halk sağlığı sorunu, en ciddi çevre kirleticisidir. Günümüzün en önemli çevre kirleticisi olan mikroplastik, yediğimiz içtiğimiz gıdadan, içme suyumuza, anne sütüne kadar yapılan tıbbi araştırmalarda her yerde karşımıza çıkmaktadır. Henüz insan sağlığı için yol açacağı sağlık problemleri net olarak bilinemese de, otoimmün hastalıklara, Alzheimer hastalığında, üreme sistemini etkileyen hormonları bozduğu konusunda bilgilerimiz var. Ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımızdadır” diye konuştu.

Dünya nüfusunun hızla arttığını hatırlatan Dinççağ, “İnsanoğlunun turistik ve hareketli yaşamı, endüstriyel üretim ve tüketimin artması, daha iyi yaşam kalitesi beklentileri hızla çevrenin kirlenmesine ve ekosistemlerin bozulmasına yol açıyor. Hava kirliği, deniz kirliliği, toprağın bilinçsizce kirletilmesi, yanlış tarımsal politikalar yanında endüstri için ucuz, hafif ve kolay elde edilen bir madde olan plastiğin daha çok kullanılması günümüzde en ciddi çevre kirliliğine neden olmuştur. Son zamanlarda plastiğin yol açtığı çevre felaketi daha çok gündeme gelmekte ve artık bir önlem alınmasının kaçınılmaz olduğu sıklıkla vurgulanmaktadır. Zira yapılan birçok araştırmada, anne sütünden, içtiğimiz suya, yediğimiz balığın bünyesinde, ergenlerden alınan kan örneklerinde mikroplastiğe rastlanması ve gittikçe önlenemeyen plastik kullanımı önlem alınmasının gerekli olduğunu ortaya koymuştur” şeklinde konuştu.

Dr. Dinççağ, şöyle devam etti:

“Özellikle çevreye saçılan mikroplastiğin dünyanın en uzak ve bakir yörelerinde tespit edilmesi, sular ile denizlere taşınması ve balıkların ve diğer deniz ürünleri ile karıştırılarak balıklar için gıda ürünü gibi balığın bünyesine taşınması ve oradan insan vücuduna besin olarak geçmesi, su içtiğimiz pet şişeler ile yine insan vücuduna girmesi alarm verici bir tespit olarak karşımızdadır. Banyo perdelerinden paspaslara, ev gereçlerinden birçoğundan giysilerimize, diş fırçasından çocuk oyuncaklarımıza, kozmetik ürünlerden diş macununa, peynir kaplarımızdan alışveriş poşetlerine her şeyde hayatımızda olan plastik ve mikroplastik insan sağlığını da olumsuz olarak etkilemektedir. Henüz çok aydınlatıcı veriler olmamasına rağmen insanın üreme sistemi üzerine olumsuz etkileri olabileceği, otoimmün hastalıklara etken olabileceği ve Alzheimer gibi hastalıkları tetikleyebileceği şeklinde düşünceler mevcuttur.”

Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğden bahseden Dinççağ, “Plastiğe temas eden gıdalarla ilgili tedbirlerin alınması için üreticiye Türk Gıda Kodeksi Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeler Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklikler, süre verilerek Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Avrupa Kimyasal Ajansının(ECHA) önerileri ile Avrupa Parlamentosu’na ve Konseyi’ne bu alanda kısıtlamalar yapılmasına dair tavsiyeleri sürekli gündemde olmuştur. 2023/2055 Avrupa Birliği Yönetmelikleri mikroplastikler üzerine kısıtlamalar getirmektedir. Sentetik polimer mikro partikülleri kendi başlarına maddeler olarak belirli bir oranın üzerinde üretimde kullanılmaları yasaklanmıştır. Yılda 42 bin ton mikroplastiğin havaya, toprağa, suya ve okyanuslara karıştığı ve bu tehlikenin önlenmesinin insan hayatı için çok önemli olduğu artık günümüzde çok ciddi düşünülen çevre sorunlarındandır” ifadelerini kullandı.