blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
17 Ekim, 2025 16:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum: 0

Kastamonu’da patates hasadı sürüyor

Kastamonu’da 7 bin 400 dekar alanda yetiştirilen 30 bin ton patatesin hasadı devam ediyor.
Kastamonu’da 7 bin 400 dekar alanda ekilen patatesin hasadı devam ediyor. Yaklaşık 30 bin ton rekolte beklenirken dekar başına 4 ila 5 ton ortasında eser hasat edildi. Kilogramı 15 ile 20 lira ortasında alıcı bulan patates, bilhassa Devrekani ilçesinde çiftçilerin değerli geçim kaynakları ortasında yer alıyor. İlçede yaklaşık bin 519 dekar alanda yetiştirilen patates, aromasıyla vatandaşlardan büyük ilgi görüyor. İlçede 205 üretici tarafından bu yıl yaklaşık 5 bin ton patates hasat edildi.

"Üretimin ilerileyen yıllarda daha da artacağından son derece ümitliyim"
İlçede sulama sıkıntısının olmamasıyla patateste beklenen rekoltenin yakalandığını tabir eden Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, "Bölgemizin kıymetli tarım eserlerinden bir tanesi patatestir. İlçemizde 5 bin dekara yakın bir patates üretimi var. Patates hasadının da yavaş yavaş artık sonlarına yaklaşıyoruz. Nitekim hem tadıyla hem aromasıyla hem de gerek kızartmalık gerek haşlamalık olarak hoş bir patates üretiyoruz. Biz bizim yıllık üretim rekoltemiz ülke geneline bakıldığı vakit öbür vilayetlerle kıyaslandığı vakit dekara verimlilik manasında çok önemli oransal olarak çok yüksek. Bunun en büyük etkeni sulamayla alakalı. Devrekani’de sulamayla ilgili bir sorunun olmaması patatesi randımanını arttırıyor. Biz, demonstrasyonu Tarım İlçe Müdürlüğümüzle birlikte yapmıştık. Bölgeye en âlâ adapte olan patates tipi hangisi ise kızartmalık olarak ’hangisini üretmeliyiz, haşlamalık olarak hangisini üretmeliyiz’ üzere teknik hususlarda çiftçilerimizi bilgilendirdik. Onlar da üretime kazandırdılar. Biz, hem Kastamonu merkezde, hem İstanbul’da pazar buluyoruz. Çiftçilerimize önemli bir ekonomik gelir sağlıyor. Ben üretimin ilerileyen yıllarda daha da artacağından son derece ümitliyim. Herkese bereketli dönemler dilerim" dedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
16 Aralık, 2025 10:18 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

EMEKLİYİ ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR !

Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlettir. Sosyal devlet; vatandaşların refah durumunu gözeten, halkına asgari bir yaşam düzeyi sağlamakla görevli devlet olarak tanımlanır.

Sosyal devlet, anayasamızın 2. ve 60'ıncı maddelerinde de tanımlanmıştır. Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Ülkelerin sosyal devlet olabilmesi için bazı özelliklerinin bulunması gerekir. Sosyal devlette fırsat eşitliği ön plandadır. Ayrıca sosyal devlette halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartları sunulur.

Peki, halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartlarının sağlanması konusunda ne durumdayız? Ücretlere baktığımızda, eşit gelir dağılımından söz edebilir miyiz? Gelir dağılımı adaletsizliğinde dünya sıralamasında liderliğe oynuyoruz!

Çalışanlarla emekliler arasındaki ücret dengesizliği emekliler aleyhine giderek büyüyor. Emekli maaşları TÜRK-İŞ'in her ay açıkladığı açlık sınırı rakamlarının neredeyse yarısına düştü. Önümüzdeki ay 6 aylık enflasyon rakamlarına göre emekli maaşlarına yapılacak olan zam yüzde 11-12 civarında olacak. Bu durumda, en düşük emekli aylığı 19 bin liraya bile ulaşamayacak. Kasım ayı açlık sınırı rakamı 30 bin lira . Aralık ayında ve devam eden aylarda bu rakam daha da artacak. Emekli maaşlarının açlık sınırı rakamlarının yakalaması mümkün görülmüyor. Aynı durum asgari ücret alanlar için de geçerli. Bu rakamlarla kirasını bile ödeyemeyen milyonlarca insan ne yiyecek ne içecek?

blank

Böyle bir adaletsizlik, böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Nerede kaldı sosyal devlet, nerede adalet, hakkaniyet? Emekli de bu ülkenin vatandaşı. Emekliler lütuf beklemiyor. Çalışırken ödedikleri primlerin karşılığını hakkıyla almak istiyorlar.
Sosyal Güvenlik Sistemi çökmüştür. Prim ödeme gün sayısının, ödenen primin rakamsal miktarının hiç bir önemi kalmadı. 3600 gün prim ödeyenle 9000 gün prim ödeyen arasında bir fark kalmadı. Sistem oynana oynana bu duruma geldi.
Hakkaniyet, adalet yerle yeksan oldu.
2016 yılında asgari ücretten % 66 daha fazla maaş alan bir emekli buğün asgari ücretin yüzde 24 altına düştü.
Bu tablo böyle devam ederse, emekli kuru ekmeğe bile muhtaç kalacak.
Tuzu kurular! ükeyi yöneten muhteremler! Hiç mi vicdanınız sızlamıyor.? Nasıl uyku uyuyorsunuz?

Çocuk okutan, kirada oturan emekliler var. Bu insanlar açlık sınırının yarısına düşmüş maaşlarla ayakta kalabilir mi? Yazının başlığı bazılarına abartılı gelmiş olabilir. Fakat acı gerçek budur. EMEKLİ ÖLMEDEN MEZARA KONMUŞTUR!

Tablonun ressamı gelmiş geçmiş tüm hükümetlerdir! Son 23 yılda ise, bu tablo tamamlandı, verniklendi ve çerçevelendi. Oy uğruna izlenen popülist icraatlar, istihdam yaratamayan, üretmek yerine ithal etmeyi öncelikleyen politikalar, israf ve şatafat ülkeyi bu duruma getirmiştir.

Mutlu azınlığa en kalbi duygularımla…

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.