Ihlas Haber Ajansı tarafından
12 Kasım, 2024 08:15 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük’te uyuşturucu operasyonlarında 3 tutuklama

Karabük’te düzenlenen üç ayrı uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan 4 kişiden 3’ü tutuklandı.

Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Karabük İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, il merkezinde uyuşturucu veya uyarıcı madde temin ve ticaretinin önlenmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmalarda durumundan şüphelenilen D.E.Ö’nün yapılan üst aramasında 2.23 gram metamfetamin, 14 adet sentetik ecza maddesi ve 1 adet cam aparat ele geçirildi. Gözaltına alınan şahıs hakkında “uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ve kullanmak” suçlarından adli işlem yapıldı.

Ekiplerin çalışmalarında S.T’nin üst aramasında ise 30.57 gram bonzai maddesi ele geçirildi. Gözaltına alınan şahıs, “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” ve “uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ve kullanmak” suçlarından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi.

Durumundan şüphelenilen N.Ö. ve S.K’nın üst aramasında da 18.06 gram metamfetamin maddesi ele geçirildi. Gözaltına alınan şahıslar, “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” ve “uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ve kullanmak” suçlarından tutuklanarak Karabük T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna teslim edildi.

Ayrıca Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ile ortak yapılan çalışmalar ve denetimler sonucunda hakkında Karabük Sulh Ceza Hakimliğince “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapmak” suçundan ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri bulunan Y.S. yakalandı.

blank
blank
Mustafa AKAY tarafından
20 Ocak, 2025 12:17 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BENDEN SONRA TUFAN

MUSTAFA AKAY

Önce genel anlamıyla bir devlet adamı tanımı yapalım, konumuza sonra gelelim.
İyi bir devlet adamı nasıl olur?
Sözlüklerin yazdığına göre, iyi bir devlet adamı; adil, akıllı, cesur, cömert, babacan, sakin, vefalı, yabancı dil bilen, entelektüel, kibar, nazik, insancıl, bilgili, yapıcı, barışçı, gerçekçi, öngörülü, yetenekli, ahlaklı, namuslu, halka karşı dürüst ve açık olandır..
Aşırı gergin, asabi, kavgacı tiplerden iyi bir devlet adamı olmayacağı anlaşılıyor, yukarıdaki tanıma göre.
Demokrasi ile yönetilen tek İslam Ülkesi olan Türkiye’mizde, her iki tanıma da uyan siyasetçilerimiz var.
Bazı siyasetçilerimiz kavgayı hitabet sanatı olarak nitelerler ve halka şirin gözükmek için bunu sıkça kullanırlar.
Son dönemlerde bu iyice arttı.
Sanki Türkiye bir savaş alanı imiş gibi, salvolar ortalığı kapladı.
Sinirleri bozulan bozulana. Elbette, sinirlerin bozulması durup dururken olmuyor. İşlerin ters gitmesi bunda etkili. İşler bozuldukça, sinirler tavan yapıyor ve sağa sola çatmalar başlıyor. Bu eleştiri anlamında yapılsa, üslubu kabul edilebilir. Ancak, eldeki yetki, kötü niyetle kullanılıyor. Hak, hukuk, adalet kavramları yerle bir ediliyor. Topluma tam anlamıyla açıklanmayan soruşturmalar, tutuklamalar yapılıyor.
Rakip partilerin önünü kesmek için uyduruk soruşturmalar, suçlamalar ortaya atılıyor. Her önüne gelene soruşturmalarla gözdağı verilmek isteniyor.
Bir anlamda, kötü giden olayları halktan gizlemek için yapay gündem yaratılıyor. Kendi hırsızını görmeyenler, başkalarını da hırsız sanıyorlar. Ortalık, tam anlamıyla bir arena gibi.
Biz, bu ruh halini anlıyoruz.
Çünkü, altında yatan kurucu iradeye ve kuruculara karşı kindir.
Birileri, halen Türkiye Cumhuriyeti’ni benimseyemediler. Rövanş alma çabasındalar. Ülkeye kötülük anlamında ne varsa yapmalarına rağmen, Cumhuriyetin taşlarını sökememenin öfkesidir bu sinirlilik.
Halen, tek parti faşizmi diyerek düşmanlığını açık açık sergileyen bu anlayış, halka da hamasetle yaklaşmaktadır. 80 yılın yorgunluğunu giderdiklerini söyleyerek, kendilerinden önceki dönemi yadsıyan bu sakat anlayış, Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmasını hazmedememektedir.
Anlayışları, yıkıcıdır.
Tek parti dönemini faşizm olarak niteleyerek, halka gözünde itibarsızlaştırmak isteyenler, kendi kurdukları faşizmi ise göz ardı etmektedirler.
Yargının bağımsız olmadığı, her şeye tek adamın karar verdiği, meclisin işlevini yitirdiği, bir düzende, ne kadar demokratik olunursa, o kadar demokratiktir Türkiye…
Demokratik bir ülkede, hak, hukuk, adalet, yargı bağımsızlığı, üniversitelerinin özerkliği, her yurttaşın eşit olduğu, eğitimde fırsat eşitliğinin yaşandığı, gelir dağılımında haksızlık yapılmadığı gibi bir çok neden sayılabilir.
Tek parti dönemi faşizminden söz edenler, o dönemde, bir başbakan olduğunu, meclisin kıran kırana tartıştığı, eğitimin en üst düzeye yükseldiğini, yurttaşların eşit görüldüğünü bilememektedirler.
İşler kötüye gittikçe bazılarının sinirleri tavan yapar dedik.
Ekonomi her geçen gün batağa saplanıyor. Yurdun dört bir yanında, insanlar tepkilerini ortaya koymaya çalışıyorlar, ancak güvenlik güçlerinin alabildiğine baskısını görüyorlar. Çünkü, mitingi ve gösteri hakları eskilerde kaldı. Örgütlenme, grev hakkı yoktur artık çalışanların. Ancak, direnenler her zaman kazanmışlardır, yine de kazanacaklardır.
Sinirler nasıl tavan yapmasın. Rakip partinin başına genç bir adam geldi ve 31 Mart’ta sildi süpürdü ortalığı. Nasıl sinirlenmesinler, genç bir adam çıktı tam üç kez yendi bunları. Kolay mı Ankara’daki 25 yıllık iktidarı yitirmek. Sessiz, sakin birisi çıktı tam iki kez, devirdi bunları.
Kızmaları ve sinirlenmeleri için daha çok neden var. Birisini söyleyelim. Yandaş şirketlerin yaptıkları anketlerde ikinciliğe düşürülen rakip parti, yansız, bağımsız şirketlerin yaptığı anketlerde açık ara birinci olarak çıkıyor. Hem de fark öylesine böylesine değil. Tam 10 puan.
Lafımızı, şarlatan siyasetçi benden sonrası tufan der, devlet adamı gelecek kuşakları düşünür diye bitirelim.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.