blank
Aylin Sarıoğlu tarafından
08 Ekim, 2025 16:48 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 09.10.2025 09:52
Okuma Süresi: 1dk
Yorum: 0

Karabük’te Çocuk Hastaya Kendi Dişi Nakledildi

Karabük Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, 16 yaşındaki bir genç, ileri derecede çürük nedeniyle kaybettiği dişi için doğal bir tedavi yöntemi olan "diş ototransplantasyonu" ile sağlığına kavuşturuldu.

Hastanenin Başhekimi Prof. Dr. Ahmet Taylan Çebi, yaptığı açıklamada, genç hastanın çene gelişiminin devam etmesi nedeniyle implant gibi klasik yöntemlerin uygun olmadığını belirterek, benzersiz bir yola başvurduklarını ifade etti.

KENDİ DİŞİ YENİ YERİNE NAKLEDİLDİ
Prof. Dr. Çebi, yapılan işlemi şöyle anlattı:

"Hastamızın ağzında kemik içinde gömülü halde bulunan ve çekilmesi gerekmeyen yirmi yaş dişi (üçüncü azı dişi), uzman ekibimiz tarafından operasyon mikroskobu eşliğinde çıkarıldı. Ardından, çürük nedeniyle çekilen daimi azı dişinin boşaltılan yuvası hazırlandı ve buraya hastanın kendi yirmi yaş dişi nakledildi."
İYİLEŞMEYİ HIZLANDIRMAK İÇİN KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ

Nakil işleminin başarısını artırmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için hastanın kendi kanından elde edilen PRF (Platelet Açısından Zengin Fibrin) adlı doğal bir biyomateryalin de kullanıldığını dile getiren Çebi, "Bu özel madde, nakil öncesinde hazırlanan yuvaya konularak dişin daha sağlıklı bir şekilde kaynaması sağlandı" dedi.
"DOĞAL GÖRÜNÜM VE YÜKSEK BAŞARI ORANI"
Bu yöntemin en büyük avantajlarının, hastanın kendi dokusu kullanıldığı için doğal bir görünüm ve fonksiyon sağlaması olduğunu vurgulayan Çebi, "Vücudun kendi dişini kabul etme ihtimali çok yüksek olduğundan, uzun vadeli başarı oranları da oldukça yüksektir" ifadelerini kullandı.
EKİP ÇALIŞMASI İLE BAŞARI
Operasyon, Endodonti (Kanal Tedavisi) Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Olcay Özdemir ile Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Abdullah Çege'nin ortak çalışmasıyla gerçekleştirildi.
Uzmanlar, diş ototransplantasyonu yönteminin, özellikle çene gelişimi devam eden çocuk ve genç hastalarda, uygun koşullar sağlandığında, diş kayıplarında güvenilir ve doğal bir alternatif tedavi seçeneği olduğunun altını çizdi.

blank
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
23 Kasım, 2025 15:18 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

ÖNLEM ALMANIZ İÇİN BU FELAKETİN YAŞANMASI MI GEREKİYORDU?

İstanbul Fatihte, 4 kişilik bir aileyi hayattan koparan ihmaller zincirini günlerdir, TV lerden, üzüntüyle takip ediyoruz.

Otelde ehil olmayan kişiler tarafından yapılan ilaçlamadan mı? Sokak satıcılarının hijyen koşullarına uymadan sattıkları yiyeceklerden mi? Halen tam olarak netleşmedi.
Bu acı olayın ardından,
Tarım Bakanımız, tarım ilaçlarının artık beşeri ilaçlar gibi belirli miktarda ve sadece yetkili ziraat mühendislerinin reçetesiyle alınabileceğini açıklamış. Sn.Bakan, "Sokak Lezzetleri diye tabir edilen gıda satış yerlerini de mercek altına aldıklarını belirtmiş.

Bu önlemlerin alınması için, bir felaket mi yaşanması gerekiyordu?
Tarım ilaçlarının bu güne kadar reçetesiz satıldığını Sayın Bakanın açıklaması ile öğrenmiş olduk. Sokak satıcıları da mercek altına değilmiş. Bu acı olaydan sonra mercek altına alındıklarını yine Sayın Bakanın açıklamasından öğrendik.

  • Neden, felaketler yaşanmadan önlem almıyoruz?
  • Felaketleri öngörmek, önleyici faaliyetler geliştirmek çok mu zor?
  • Tarım ve Orman Bakanlığımız bünyesindeki Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüz ne için var?

T.C. Anayasası 56. madde bakınız ne diyor;
“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.”

Peki, Anayasada ifade edildiği şekliyle,
Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürebilmesi için ne yapıyor?

Yasal düzenlemeler en ince ayrıntısına kadar tanımlanmış. Bundan kuşkumuz yok.
Belli ki sıkıntı uygulamada.
Yasal düzenlemeler kadar, denetim mekanizmasının doğru işletilmesi de hayati derecede önemli.

TARIM İLAÇLARI ARTIK ZİRAAT MÜHENDİSLERİNİN YAZDIĞI REÇETELERLE ALINACAK MIŞ!

Peki, bu güne kadar tarım ilaçlarını kim satılıyordu? İlaç bayileri.
Çiftçi, ürününde bir hastalık meydana geldiğinde ilk başvurduğu yer neresi? ilaç bayisi. Bayinin tarım ilaçlarının nasıl kullanılması ile ilgili bir eğitimi var mı? Bildiğim kadarıyla yok.
Tarım ilacı satan bayiye koşan çiftçi bayiden kendisine yardımcı olmasını istiyor. İlaç bayileri bol miktarda ilaç satma eğilimi ile hem doktor hem de eczacı gibi davranarak çiftçiye istediği kadar ilaç veriyor. Çiftçi ilacın etkileri hakkında bilgi sahibi olmadığından sorunu hemen çözmek için ilacın dozuna ve yöntemine hiç dikkat etmiyor. Ne kadar fazla kullanırsa, etkisinin o oranda çok olacağını zannediyor.
İlaçlama firmaları da muhtemelen böcek ilaçlarını tarım ilacı satan bayilerden temin ediyorlar.

Hani şu Avrupa’ya ihraç ettiğimiz Tarım ürünleri normalin çok üzerinde ilaç kalıntıları nedeniyle geri gönderiliyor ya. Normalin 10 katı, 50 katı Pestisit maddesine rastladığı haberleri zaman zaman basından öğreniyoruz ya. İşte o "Pestisit" denen madde böcek ilacı. Kanserojen bileşenler içeriyor.

Dahiliye Uzmanı Prof.Dr.Osman Erk bir hesap yapmış. Kişi başına, 1 yılda 5-10 kg zararlı katkı maddesi tüketiyormuşuz. Bu da obezite, alerji ve kansere davetiye çıkarıyormuş.
Daha önce bir kaç kez yazılarımda bu tehlikeye dikkat çekmeye çalışmıştım.

Sadece sebze ve meyvelerde kullanılan tarım ilaçlarından mı?
Marketlerden satın aldığımız hazır gıdalardan da zehirleniyoruz.

  • MSG Çin tuzu Tam ismi Mono Sodyum Gulutomat E 621
  • Yüksek fruktozlu mısır şurubu * Aspartam E951
  • Suklaroz E 955
  • Potasyum bromat E 924
  • Trans yağ ( hidrojenin yağlar) * Benzoik asit BHA BHT
  • Emilgatör ve gıda boyaları…
    Bunlar en tehlikeliler.
    Soframıza gelen her şeyde zehir var. Hastalıklar, özellikle; kanser, neden bu kadar arttı? Obezite keza öyle. Genetiği değiştirilmiş ürünler, hormonlu gıdalar…
    Kim koruyacak bizi bunlardan?

Dünyanın gelişmiş ülkeleri çiftçilerini ilaç kullanımı konusunda çok sıkı kontrole tabi tutuluyorlar ve eğitiliyorlar. Bizde ise, gıda güvenliği, ihmal edilen, üzerinde yeterince durulmayan bir konu.

Tarım ilaçlarının satışı ile ilgili düzenlemeyi bile; bir aile yaşamdan koptuktan sonra daha yeni yapıyoruz. Sözün bittiği yerdeyiz.
"BAKAN" değil, gören, önlem alan olun!
Bu ülkede ölüm bu kadar ucuz olmamalı !

İlyas ERBAY

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.