Karabük Postası tarafından
05 Nisan, 2019 14:05 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük’te Avukatlar Günü kutlandı

Avukatlar günü nedeni ile yapılan törende konuşan Baro Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan," ceza uyuşmazlıklarında hukukçu olmayanların uzlaştırmacı yapılması uygulaması da yanlış olup acilen vazgeçilmelidir. Bunun yanında adliye personelinin ve diğer devlet memurlarının uzlaştırıcı olarak görevlendirilmesine izin veren uygulama da Devlet Memurları Kanununa açıkça aykırı olup acilen vazgeçilmesi gerekir”  dedi Ülke genelinde olduğu gibi Karabük’te de  5 Nisan Dünya Avukatlar Günü kapsamında Karabük Barosu tarafından Atatürk anıtına çelenk sunumu yapıldı. Karabük Baro Başkanlığı tarafından, '5 Nisan Dünya Avukatlar Günü' nedeniyle çelenk koyma töreni gerçekleştirildi. Kent Meydanı Atatürk anıtı önünde gerçekleşen törende Karabük Baro Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan, İl Emniyet Müdürü Sırrı Tuğ ve baro üyesi avukatlar hazır bulundu. Törende, bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından anıta Baro Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan tarafından çelenk sunumu yapıldı. Törende konuşan Baro Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan, “Karabük Barosu’na mensup arkadaşlarım başta olmak üzere, ülke genelindeki tüm meslektaşlarımızın Avukatlar Haftasını kutluyorum. Vefat eden, ebedi aleme göçmüş olan tüm meslektaşlarımızı rahmetle, saygıyla anıyorum. Büyük Türk Milletinin 5 bin yıllık tarihsel sürecinde ve kadim devlet geleneğimizde adalet kavramı her zaman kutsanmış, devletin ve milletin devamlılığı bakımından temel şart olarak görülmüştür” dedi. “AVUKATIN SAYGINLIĞININ OLMADIĞI REJİMLERDE DEMOKRASİDEN, HÜRRİYETLERDEN SÖZ EDİLEMEZ” Erdoğan, hukukun ve adaletin her toplum için, her cemiyet için oksijen gibi zorunlu bir ihtiyaç olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bu bakımdan bir ülkede hukukun üstünlüğünün sağlanması ve sürdürülmesi, o ülkenin bekası için en önemli teminattır. Hukukun üstünlüğünün sağlanması ise ancak ve ancak kuvvetler ayrılığının sağlanması ile mümkündür. Devlet niteliği kazanmış toplumlarda devletin birbirinden farklı üç ana kuvvet ve faaliyeti söz konusudur. Bunlar yasama, yürütme ve yargıdır. Bu kuvvet ve faaliyetlerin kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılması “ kuvvetler ayrılığı “ olarak ifade edilir. Gelişmiş demokrasilerde ve hukuk devletlerinde yargı kuvveti , eşitler arasında birinci kuvvet olarak kabul edilir. Çünkü yasama ve yürütmenin denetlenmesi ancak yargı ile olur. Yargı kuvvet ve faaliyetinin ise üç kurucu unsuru vardır. Bunlar iddia, savunma ve karar faaliyetidir. Savunmayı temsil eden avukatlar yargısal faaliyetin üç kurucu unsurundan birisidir. Bunun anlamı, savunmanın olmadığı bir yargısal faaliyetin meşruiyetinin olmamasıdır. Avukatlık Kanununun 1. Maddesinde, Avukatlık Mesleğinin yargının kurucu unsuru olan bağımsız savunmayı temsil ettiği belirtilmiştir. Bu bağlamda avukatlık mesleğinin kurucu unsur olması yasal bir düzenlemeye dayanmaktadır. Şunu da belirtmeyiz ki yargı faaliyetinin üç unsuru olmakla birlikte gelişmiş demokrasilerde ve hukuk devletlerinde yargı faaliyetinin özünü ve esasını savunma faaliyeti oluşturur. Yargısal faaliyetinin meşru sayılabilmesi, faaliyetin merkezinde avukatın yer almasına bağlıdır. Yargısal faaliyete meşruiyet kazandıran avukatın yaptığı savunmadır. Esas itibariyle siyasi rejimlerin kalitesi de savunma hakkına ve avukatlara verilen önem ile ölçülür. Avukatın saygınlığının olmadığı rejimlerde kaliteden, demokrasiden, hürriyetlerden söz edilemez. Avukatın saygınlığının korunmadığı bir ülkede hakim ve savcının da saygınlığı olmaz.” “UZLAŞTIRMACI YAPILMASI UYGULAMASI DA YANLIŞ OLUP ACİLEN VAZGEÇİLMELİDİR” Avukat sayısının ülkenin ekonomik büyümesine göre orantısız şekilde arttığını ifade eden Erdoğan, “Bunun önlenmesi için avukatlık stajına ve avukatlık mesleğine kabulde, tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sınav getirilmelidir. Bunun yanında Hukuk Fakültesi mezunlarının istihdamı için yeni iş alanlarının oluşturulması da elzemdir. Bu bağlamda Adliyeler, Emniyet Teşkilatı, Tapu Daireleri ve Bankalar başta olmak üzere tüm kamu kurumlarında hukuk fakültesi mezunları için belirli sayıda kadronun ayrılması hem istihdama katkı sağlayacak, hem de verimliliği artıracaktır. Bu bağlamda hukuk fakültesi mezunu olmayanların idari yargıç olmasına izin veren düzenlemeden de acilen vazgeçilmesi gerekmektedir. Bu durum yurttaşlarımızın hukuki güvenliği açısından çok büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Aynı gerekçeyle, ceza uyuşmazlıklarında hukukçu olmayanların uzlaştırmacı yapılması uygulaması da yanlış olup acilen vazgeçilmelidir. Bunun yanında adliye personelinin ve diğer devlet memurlarının uzlaştırıcı olarak görevlendirilmesine izin veren uygulama da Devlet Memurları Kanununa açıkça aykırı olup acilen vazgeçilmesi gerekir” diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Fevzi Aydın tarafından
29 Temmuz, 2025 13:02 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

DOĞAL MÜCADELE…

Günümüzde insanoğlunun, doğayla mücadele alanları hızla artıyor…
Tamamına yakını, dikkatsizlik, ihmal ve insan kaynaklı orman yangıları, sosyo-ekonomik hayatın da en büyük tehlikesi olarak görülmekte…
Doğal afetler tüm dünyanın en büyük sorunu…
Deprem, Yangın, Sel, Hortum, Çığ, Kasırga, Heyelan, Yanardağ ve diğer doğal afetler…
Bazı doğal afetleri önceden kestirmek imkânsız…
Doğal afetlerin bazıları ise ihmal, dikkatsizlik, insan kaynaklı, kazalar, tabiat olayları ve bilgisizlik…
Ülkemizde çıkan yangınlarının çoğunluğu ise, insan kaynaklı olarak sınıflandırılmakta…
Karabük tarihinin en büyük orman yangınını yaşıyor…
Bir hafta önce başlayan yangınlar, Karabük’ün değişik bölgelerine sıçrarken, tam olarak kontrol altına alınabilmiş değil…
Karabük’le başlayan, ülkenin dört bir yanında art arda çıkan orman yangınları, ülke gündemini, hızla çoğalan yangınlara çevirdi…
Yüzölçümüne düşen ormanlık alan bakımından, Türkiye'de birinci sırada yer alan Karabük, sahip olduğu "orman denizi" ile dünyada pek az ormanda görülebilecek kadar, çok sayıda ağaç ve bitki türünü bünyesinde barındırıyor…
Doğal afetlerle mücadele, ülkelerin çok iyi koordine olması gereken konulardan birisi olmalı…
Ülkenin sosyo-ekonomik bakımdan güçlü olması, doğal afetlerin ülkeye verdiği zarar ile de ölçülebilir…
Türkiye’de, birinci sırada yer alan, çok sayıda ağaç ve bitki türünü barındıran, orman denizi, Karabük ormanları için özel önlem alınmalı…
Günümüzde Türkiye’de doğal afetlerin yönetilmesi, AFAD İçişleri Bakanlığına bağlı, doğal afetler ise ayrı ayrı bakanlıklar tarafından yapılmakta…
Türkiye’de doğal afetlerin takibi ve önlenmesi, ayrı ayrı mücadele yerine, Doğal Afetler Bakanlığı bünyesinde organize ve koordine edilmeli…
İlgili bakanlıklarca, alt ve üst yapıların, doğal afetlerden en az etkilenecek şekilde, yapılması sağlanmalı…
Afetlerle mücadele için, Doğal Afetler Bakanlığının, tam teçhizat donatılarak, olaylara müdahalenin tek merkezden kontrolu ile daha başarılı sonuç alınabilir…
Aynı zamanda Doğal Afetler Bakanlığı, ilgili bakanlıkların, doğal afetleri zafiyete uğratacak çalışma ve yapılarına anında müdahale ederek, oto kontrol sağlanır…
Geçmişten günümüze doğal afetlerin, dünyada ve Türkiye’de, yaptığı tahribatı görmezden gelerek, günübirlik mücadele ile çözülemeyeceği kabul edilmeli…
Bugün Karabük, tarihinin en büyük orman yangını yaşamakta…
Ülke genelinde, Doğal Afetler ile mücadele için sistem ve strateji geliştirilmezse, daha çok doğal afetlere davetiye çıkarılacaktır…
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.