blank
Ramazan Öztürk tarafından
16 Mart, 2024 12:40 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 1

Karabük Valiliğinde İl Özel İdare Çalışma Programı Toplantısı

2024 yılı İl Özel İdaresi Çalışma Programı Toplantısı Karabük Valisi  Mustafa Yavuz Başkanlığında Gerçekleştirildi. Toplantıya; Vali Yardımcısı Muhittin Gürel, İlçe Kaymakamları, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Şerafettin Kelleci, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcıları İsmail Kökcü ve Bahattin Eroğlu ilgili birim müdürleri ile ilgili personel katıldı.

2024 yılı KÖYDES ve İl Özel İdaresi Çalışma Programı hakkında detaylı bilgiler alan Karabük Valisi Mustafa Yavuz, “Cumhuriyet tarihinin ülkemizdeki kırsal altyapının desteklenmesi adına en büyük çalışması olan KÖYDES projesi kapsamında 2024 yılında İlimizde yapılması planlanan çalışmalar ile 2024 yılında İlçelerimizde yürütülecek yol, içme suyu, bakım onarım ve diğer çalışmalarla ilgili katılımcı bir anlayışla hazırlanan Çalışma Programı hakkında detaylı bilgiler alarak değerlendirmelerde bulunduk. Bu doğrultuda da 2024 yılında Karabük İl Özel İdaresi, bütçe imkanları ile belirlenen hedefler ve projeler doğrultusunda yoğun bir çalışma içerisinde olacak. Ekiplerimize şimdiden çalışmalarında başarılar diliyorum.” diye konuştu.

 

blank
blank
İlyas Erbay tarafından
28 Ocak, 2025 13:24 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

SENİNKİ HANGİSİ BİRADER?

Ülkede tarikat ve cemaat mensubu insan sayısı milyonlarca. Kesin rakamı tespit etmek zor.
İktidarların belirlenmesinde bunların rolü çok büyük. Seçim zamanı liderleri hangi siyasi partiyi işaret ederse oylar oraya gidiyor. Ondandır gelmiş geçmiş tüm siyasi parti liderlerinin bunlarla yakınlaşması. Devlet kademelerine yerleşmelerine göz yumulması!
FETÖ’nün tüm siyasi parti liderleriyle samimi pozlarını hatırlatırım.

Tarikat kısaca, Allah’a ulaştıran yol’ olarak tanımlanıyor. Günümüzde belli bir kitlenin kendine verdiği ismi çağrıştırıyor. Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalma bir düşünce ve inanç akımı olarak karşımıza çıkan tarikatcilik, son derece artmış durumda. Her geçen gün de artmaya devam ediyor. Muazzam da bir ekonomik güce sahipler. Şirketler ve holdinglere sahip olduklarını, bağış sistemiyle varlıklarını sürdürdüklerini basına yansıyan haberlerden biliyoruz.

Bir araştırmaya göre, ülkede; belli başlı 30 tarikat silsilesi ve bunların 400 kolu bulunuyor.
Sadece İstanbul’da; 500 kadar tekke faaliyetini açıktan sürdürüyor. Ülkede 800 ün üzerinde faal medrese var. Tarikat okullarındaki öğrenci sayısı 25-30 bin. 4 binin üzerindeki özel yurdun 2480 i bir tarikata bağlantılı. Tarikatlarla bağlantılı yurtların kapasitesi yaklaşık 400 bin. Kayıt dışılar hariç, bu yurtlarda kalan öğrenci sayısı 250 bin kadar.

Şeyh ya da mürşit denilen bir öğreticiye bağlanıp belli şartlara uyarak ahlâkını güzelleştirmeyi, kötülüklerden arınmayı, tevhidin hakikatine varmayı, ihsan şuuruna ermeyi ve Allah’a ulaşmayı hedefleyen usûl, yöntem ve esaslar bütününü kapsayan tasavvufi yollara veya kurumlara tarikat deniyor. O halde bu tanıma istinaden şu soruyu soralım;
Tarikat ve cemaatlerin asıl amacı ahlakı güzelleştirmek ve kötülüklerden arınmaksa; bunca tarikat ve cemaate rağmen ülkede ahlak neden yerlerde sürünüyor?

Gerçekte, İslam’da kişi ile Allah arasına giren ruhban yoktur. Hz. Muhammet’in cemaati ve tarikatı da yoktu. İslâm’da tarikat ve cemaatler Hz. Ali ile Muaviye arasındaki siyasi kavgadan doğmuştur görüşü hakim.

Büyüyen, palazlanan tarikatların devlet yönetiminde söz sahibi olmak gibi yukarıdaki tanıma hiç uymayan faaliyetler içerisinde olduğunu görüyoruz.

Hatırlayalım; FETÖ devlete şu aşamalardan geçerek sızmayı başarmıştı.

  • 1980-2000 yılları arası askeri okullara eleman yerleştirme.
  • 2000-2008 yerleşme ve yayılma
  • 2008-2014 örgütten olmayanların tasfiyesi.
    Sonrası malûm. Ergenekonlar, Balyozlar. Tutuklamalar. Altüst olan yaşamlar. Neticede 15 Temmuza giden süreç…

Bugün; hangi tarikat devletin hangi kademelerinde, hangi bakanlıklarda hakim? sorusunun yanıtı bir çok kişinin malûmudur.
Siyasetin farklı kademelerindeki bazı isimlerin bir tarikatın üyesi yada sempatizanı olduğu gerçeğini unutmayalım. Buna kimsenin itirazı yok. İsteyen istediği tarikate üye olabilir. Tarikat adına nepotizm yaparak devlette örgütlenmenin ülkeyi nerelere götürdüğünü en acı biçimde 15 Temmuzda yaşamadık mı? İtiraz buna!

Nakşibendiler, Nurcular, Kadiriler, Halvetiler, Rufailer, Melami (Bayramiler), Suhverdiyeler. Çeştiler, Sazeliyeler, Mevleviyeler…..

Tarikatlar devlet tarafından yeterince ve ciddiyetle denetleniyor mu?
Ülkenin yarın, öbür gün tekrar; FETÖ benzeri bir kumpasla karşılaşmayacağının garantisi var mı? Emperyal güçlerin maşası olmadıklarını/olmayacaklarını kim garanti edebilir?

İlyas Erbay

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.