Karabük Postası tarafından
06 Nisan, 2015 14:45 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

Karabük Barosundan Uyarı

“Türkiye silahlı çatışma ortamına sürükleniyor” Karabük Barosu tarafından Avukatlar Haftası dolayısıyla Hürriyet Caddesi üzerinde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına çok sayıda Avukat katıldı. Baro Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan, yargıdaki son gelişmeleri değerlendirerek sert açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin kargaşa ve silahlı çatışma ortamına sürüklendiğini ifade eden Erdoğan açıklamasında şu görüşlere yer verdi “ Şahsım ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına tüm meslektaşlarımızın Avukatlar Haftası’nı yürekten kutluyor, vefat eden meslek büyüklerimizi, üstadlarımızı saygıyla, rahmetle anıyoruz. 2015 yılının Avukatlar Haftası’nı kutladığımız şu günde ülkemizin, milletimizin ve mesleğimizin karşı karşıya olduğu vahim bazı gelişmeleri dile getirmeyi tarihsel bir görev sayıyoruz. Bugün herkesçe malumdur ki, anayasanın fiilen askıya alındığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırıldığı, avukatlık mesleğinin itibarsız hale getirilmek istendiği, yargının yok sayıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Öyle bir dönemdeyiz ki, anayasa ile düzenlenmiş olan parlamenter rejimin bekleme odasına alındığı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilmekte, bazı iktidar sözcüleri televizyon ekranlarında anayasayı paramparça etmekten söz etmektedirler. 31 Mart 2015 günü Çağlayan adliyesinde yaşanan terör saldırısı ve devamında gelişen olaylar içinde bulunduğumuz vahim tabloyu maalesef daha da derinleştirmiştir.31 Mart günü şehit edilen merhum Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ı bir kez daha saygıyla rahmetle anıyoruz. Yakınlarına ve yargı camiasına bir kez daha başsağlığı diliyoruz. Bu terör eylemini bir kez daha şiddetle kınıyoruz. Bu terörist eylemi yargının tamamına yapılmış olarak görüyoruz.Bu konuda savcı ve hakimlerimizle dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Ancak şunu da belirtmek zorundayız ki, ülkemizde avukatlar ve barolar saldırıya uğradığında yada hukuksuz bir eylem ile karşılaştığında savcı ve hakimlerimiz aynı dayanışmayı maalesef göstermemektedirler. Üzülerek ifade edelim ki, bundan 22 ay önce yine Çağlayan adliyesinde güvenlik güçleri tarafından meslektaşlarımız hukuksuz biçimde yaka paça gözaltına alınırken ve cüppeleriyle yerlerde sürüklenirken meslek camiası olarak yanımızda çok fazla kişiyi bulamamıştık. Bunu da burada hatırlatma zorunluluğu duyuyoruz.Şayet avukatların cüppeleriyle yerlerde sürüklendiği ve şiddete maruz kaldığı o günlerde hakimlerimiz, savcılarımız ve tüm yargı tek vücut olarak avukatların yanında yer alsaydı bugün belki farklı bir noktada olacaktık. Yine üzülerek ifade edelim ki; Çağlayan adliyesinde yaşanan vahim terör eyleminin devamında yaşanan olaylar yargının kurucu unsurları olan avukatlar, hakimler ve savcılar arasındaki hukuku tamamen ortadan kaldıracak niteliktedir. Çağlayan’daki menfur terör eylemi bahane edilerek meslek camiamızın top yekün hedef alınması, adeta bu cinayetin avukatların üzerine yıkılmaya çalışılması mesleğimize yönelecek çok daha vahim başka saldırıların da habercisi gibidir. İlgili makamların cinayet sonrasında yasaya açıkça aykırı biçimde avukatların üzerinin aranması talimatı vermeleri ve devamında Çağlayan adliyesinde İstanbul Barosu Başkanı Sayın Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyeleri ile İstanbul Barosu avukatlarına fiili müdahalede bulunulması siyasi iktidarın temel özgürlükler ve savunma dokunulmazlığı konusunda bazı kırmızı çizgileri aştığını ve bundan sonra da aşacağını göstermektedir. Yangına körükle gitmeyi marifet sayanlar tüm toplum kesimlerini sindirip ezdikten sonra toplumun eğitimli aydın kesimlerine karşı savaş ilan etmiş, bu noktada avukatlar öncelikli hedef olmuştur. Günden güne otoriterleşen, yargıyı yürütmeye bağlayan, savunma mesleğini de işlevsiz kılmaya çalışan siyasi iktidarın baskı ve tehditlerinin önümüzdeki süreçte daha da artacağı, yaşamın tüm alanlarında yaygınlaşacağına dair endişeler giderek artmaktadır. İktidar sözcüleri gerilimi artıran, toplumu ayrıştıran ve kutuplaştıran söylemleri ile bu endişeleri haklı çıkarmaktadırlar. Son yaşadığımız olaylar bize açıkça göstermektedir ki, ülkemizde siyasi kutuplaşmadan ve kamplaşmadan nemalananlar kan dökülmesini de göze almış durumdadırlar. Gelinen noktada ülkemiz maalesef bir kargaşaya ve silahlı çatışma ortamına doğru sürüklenmektedir. Son günlerde artış gösteren silahlı eylemler bunu göstermektedir. Tek adam rejimini savunan siyasi iktidar ve destekçileri hukuku önemsemeyen, tarihten ders almayan, sosyoloji ve psikoloji biliminin verilerini inkar eden tavır ve anlayışlarıyla bu kötüye gidişi analiz edecek durumda değillerdir. Biz Karabük Barosu olarak bu kötüye gidişi görüyoruz, uyarı görevimizi yapıyoruz ve tarihe not düşüyoruz. Yaşanan bu gelişmelerin avukatlara, barolara ve Türkiye Barolar Birliğine de olağanüstü görevler yüklediğine inanıyoruz.Tutuklanma ve gözaltına alınma korkusuyla yaşayan halkımıza umut aşılamayı, önderlik etmeyi, anayasal düzeni, demokrasiyi ve hukuk devletini yeniden inşa için çalışmayı avukatların ve baroların tarihsel görevi olarak görüyoruz.Hiç bir meslektaşımız , hiçbir baromuz bu kutsal görevden kaçmayacaktır, kaçmamalıdır. Karabük halkı ve Türk Milleti umudunu asla yitirmemelidir.Ulusumuzun aydınlık öncüleri olan avukatları ve baroları susturarak halkımızı kendi dar dünya görüşlerinin cenderesi içine hapsetmek isteyenler tarih boyunca olduğu gibi yine kaybedeceklerdir.Yargıyı ve baroları dizayn ederek saadet zinciri kurmak isteyenlere karşı mücadele bayrağı daha da yükseltilecek, demokrasimizin sarsılmaz kaleleri olan barolar asla susmayacaktır. Türk Milleti’nin aydınlık güçleri er yada geç galip gelecek, anayasal hukuk devleti ve milli demokratik düzen mutlaka tesis edilecektir.Bağımsız Savunma, Bağımsız Yargı ve Bağımsız Türkiye ülkümüz mutlaka gerçekleşecektir.Bu duygu ve düşüncelerle meslektaşlarımızın Avukatlar Haftasını bir kez daha kutluyor, savunmanın özgür, yargının bağımsız olduğu aydınlık bir gelecek diliyoruz.”

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
15 Ekim, 2025 00:22 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rize’de konvoyunun geçeceği tünelde trafik polisleri olası kazayı önledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu Rize’nin İyidere ilçesinde konvoyunun geçeceği tünelde arızalanan bir beton mikserinin bir kazaya neden olmaması için trafik polislerinin kritik bir müdahalede bulunduğu ortaya çıktı.
Geçtiğimiz hafta 10-12 Ekim tarihleri ortasında 3 günlük program için baba ocağı Rize’ye gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, programının son günü olan 12 Ekim pazar günü hava kuralları nedeniyle Rize’den Trabzon’a helikopterle değil de karayoluyla gitmek zorunda kaldı. Trabzon’da katılacağı ‘Yapımı Tamamlanan Tesis ve Projelerin Toplu Açılış Töreni’ne katılmak üzere Rize’nin Güneysu ilçesindeki konutundan çıkan Erdoğan’ın bulunduğu konvoyun geçeceği dakikalarda Rize’nin Trabzon istikametindeki son ilçesi İyidere ilçesinde bulunan tünel içerisinde bir beton mikseri arıza yaptı. Saniyeler içerisinde beton mikserinin yanına gelen trafik takımları büyük imtihan verdi. Süratle dubaların yerleştirildiği tünelde çabucak güvenlik tedbiri alındı. Trafik aracının zirve lambalarının yakılmasıyla alınan tedbirin yanı sıra trafik polisi de eline aldığı fener ile trafiği yavaşlattı. Bununla da yetinmeyen polis memuru telefonunun ışığını da açarak tünel içindeki ikazlarını sürdürdü. Hızla gelen konvoyu uyarmayı başaran Trafik Bölge Denetleme Şube Müdür Vekili Başkomiser Akif Karaduman ve Polis Memuru Fatih Öztürk büyük bir facianın önüne geçmiş oldu. O anlar ise tünelin güvenlik kamerasına anbean yansıdı.

Vali polisleri muvaffakiyet dokümanı ile ödüllendirdi
Bütün bu olayların gerçekleştiği sırada konvoyda olan Rize Valisi İhsan Selim Baydaş o anları anlatarak polis memurlarının vazife şuuruyla aldıkları önlem sayesinde büyük bir kazanın önüne geçtiğini lisana getirdi. Vali Baydaş, "Ben vilayet sonuna kadar Cumhurbaşkanımızı takip ettim. Tam İyidere tünellerini geçerken halbuki bizden bir dakika evvel İyidere tünelinin içinde bir beton mikseri kaza yapmış. Beton mikserini sağ şeride çekmişler. Yolda bizim trafik takımımızda o beton mikserinin tünelin içinde bozulduğunu fark etmiş. Trafikteki arkadaşlar oraya ulaşmışlar, mikserin önüne park etmişiler. Zira çok yağış vardı göz gözü görmüyordu giderken bütün ışıklarını yakmışlar. Yetmemiş oradaki misyonlu arkadaş tahminen bir yüz metre de öne gelip elinde hem fenerle hem telefon ışığıyla trafik akışını durdurup tek şeride düşürmüş. Olağan o konvoy bir süratle ve birçok araçla geliyor. Ben birkaç araç peşi sıra gelirken onu görünce ’Eyvah dedim çok büyük bir kazadan kurtulmuşuz’ yani. Sonra arkadaşlara talimat verdim o iki işçimizin kim olduğunu tespit edin onlara muvaffakiyet evrakı yazdım. Çok kıymetli bir sorumluluk ve aidiyet sıkıntısı bu sahiden misyon ve sorumluluğun ne kadar kıymetli olduğunun göstergesidir. Arkadaşlarımız harikulâde dikkatle işlerini yaptılar. Bilhassa güvenlik işçisi arkadaşlarımız. Neredeyse programın her günü yağışlıydı ve bu yağışta vazife yerlerinde dikkatlerini yitirmediler ve biz çok önemli bir kaza ihtimalini de atlatmış olduk" diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin