blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
30 Eylül, 2024 17:51 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Kadınlardan “Merhamet Buluşması” ve “Çullu Börek” tanıtımı

Türk Kızılay Karabük Şubesi ve Ovacıklılar Derneği Kadın Kolları tarafından “Kızılay Kadınları, Merhamet Buluşmaları” ve "Çullu Börek" tanıtımı etkinlikleri düzenlendi. Safranbolu Sunal Tülbentçi Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen “Kızılay Kadınları, Merhamet Buluşmaları” programına, AK Parti Karabük Milletvekili Cem Şahin'in eşi Esra Şahin, Vali Mustafa Yavuz’un eşi Süreyya Yavuz, Ovacık Kaymakamı Tuğçe Yılmaz, Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya’nın eşi Derya Çetinkaya, Kızılay yöneticileri ve çok sayıda iş kadını katıldı. Türk Kızılay Karabük Şubesizin düzenlediği kahvaltı etkinliğinde iyiliğe gönül veren kadınlarla bir araya geldiklerini belirten Esra Şahin, "Kadınlarımızın el birliğiyle hazırladığı bu anlamlı buluşmada, dayanışmanın ve merhametin gücünü bir kez daha hissettik. Elde edilen gelir, ihtiyaç sahibi ailelere umut olacak. İyilikte buluşan tüm gönüllülerimize yürekten teşekkür ediyorum" diye konuştu. Ovacıklılar Derneği Kadın Kolları Başkanı Büşra Tunçkaya Böyüközkök’ün ev sahipliğinde Karabük Belediyesi Havuzlu Bahçe’de gerçekleştirilen "Çullu Börek" tanıtım etkinliğine de katılan Şahin, şunları aktardı: "Ovacık'ımızın vazgeçilmez lezzeti Çullu böreğimizi tanıttık. Kültürümüzün önemli bir parçası olan bu eşsiz tat, bir araya geldiğimiz sofralara bereket katıyor. Yöresel değerlerimizi yaşatan ve gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlayan tüm kadınlarımıza gönülden teşekkür ediyorum. Geleneğimizi yaşatmak, birlik ve beraberliğimizin en güzel göstergesi." blank blank

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Okuyucudan Gelenler tarafından
09 Mayıs, 2025 14:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Tezgâhın Ötesinde, Çeliğin Gerçek Ağırlığı

Bazı sayılar vardır ki, bir muhasebe kaleminden çok daha fazlasını anlatır. Ve bazı suskunluklar vardır ki, içlerinde haykıran hakikatin yankısı dolaşır.

. Ne hazindir ki, KARDEMİR gibi bu memleketin alın teriyle, çelik gibi iradesiyle yoğrulmuş bir değerin üstünde bugünlerde kimilerinin başka hesaplar yaptığı, karanlık gölgelerin kol gezdiği görülüyor.

Şirketin bilançolarına eğilen, kalem oynatıp rakam yuvarlayan, masa başında kıvrak zekâsını sanal bir itibar mücadelesine yatıranlar… Oysa gerçek, parantez içinde duran bir zarardan çok daha derindir. 3 milyar 31 milyon liralık zarar sanki bir eksikmiş gibi, üzerine 969 milyon da onlar ekleyip “4 milyar” deyiverenler… Siz hiç hesap yaparken vicdanı da dahil ettiniz mi?

Bir de çıkarıp eski defterleri, 10 dolara satılan kütüğü bugünle kıyaslayanlar var. Koca bir endüstri devriminin, yeşil çelik hedefinin, karbon nötr üretiminin, iklim yükümlülüklerinin, döngüsel ekonominin dönüştürdüğü bu sektörü hâlâ eski fiyatlar üzerinden değerlendirenler… Ne diyelim, zamana takılıp kalanlara çare yok.

Ama bir çare var; gerçeği söylemek. Prof. Dr. İsmail Demir’in kelimelerinde, sadece bir şirket yöneticisinin değil; bir yükün, bir vizyonun ve bir memleket meselesinin sorumluluğunu taşıyan bir yüreğin sesi var. “Bu şirket ne birilerinin arka bahçesi ne de yöneticileri birilerinin emir eridir,” diyor. Çünkü bu çelik gömleğin içine kimlerin girmeye çalıştığını, kimlerin “arka kapıdan” gelecek devşirmek istediğini artık herkes görüyor.

Demir’in söyledikleri çok açık ve samimi duygular üzerine kurulu. KARDEMİR’in çıkış yolu, rakam oyunlarıyla değil; yeşil dönüşümle, temiz enerjiyle, bilimle, teknolojiyle, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacak. Dünya, üretimi yeniden tanımlarken, bu toprakların çeliği hâlâ eski mantıkla tartılamaz. O terazi artık başka kalibrede çalışıyor.

Karabük halkına verdiği mesaj da inceliklerle dolu. “Biz Türkiye’nin şirketiyiz ama Karabük’ün omuzlarında yükseliyoruz.” Ne zarif bir sadakat, ne açık bir bağlılık… Yardım politikalarında, istihdam kararlarında Karabük’ü önceleyen bir anlayış, yalnızca kurumsal bir tavır değil; aynı zamanda vefa ile şekillenmiş bir gönül dili.

Ve çalışanlara dair söyledikleri… “En büyük gücümüz onlar,” diyor. Bir yönetici düşünün ki, zararın konuşulduğu masada emeği unutmuyor. Onlara söz veriyor, toplu sözleşmede destek oluyor. Çünkü biliyor ki bu şirketi ancak emekle, inatla, sabırla ayağa kaldıracak olan yine o insanlar.

Bugün KARDEMİR üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar, kendi küçük hesaplarını memleketin büyük meselelerinin önüne koyanlar bilsin ki, bu çelik öyle kolay bükülmez. Bu irade, birkaç spekülatörün yaz-boz tahtası değildir.

Belki birileri için KARDEMİR sadece bir şirket, bir tablo, bir grafik… Ama bu topraklar için o, istihdamın adı, çelik bilekli insanların emeğinin ve alın terinin simgesi, yani Karabük’ün kalbidir.

Ve unutulmamalıdır: Bu kalp, yalanla değil, yalnızca zırhı çelikten yapılmış insanların hakikat arayışları ile atar.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.