Karabük Postası tarafından
24 Mayıs, 2023 11:34 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 21.09.2023 11:02
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Her yıl 1 milyon prostat kanseri tanısı konuluyor

Prostat kanseri tüm dünyada erkeklerde ikinci en sık görülen kanser olup Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yılda yaklaşık 1 milyon kişi yeni tanı almaktadır. 40 yaşından sonra prostat kanseri riski arttığından yılda bir kez üroloji kontrolü tüm erkeklere önerildiğini belirten Üroloji Uzmanı, Op. Dr. Tolga Muharrem Okutucu, “Prostat kanseri gelişiminden ağırlıklı olarak genetik faktörler sorumlu tutulmaktadır” dedi.
Son on beş yılda en hızlı gelişme gösteren alanların başında ise prostat kanseri yer alıyor. Prostat bezinin görüntülenmesi teknik yetersizlikler nedeni ile uzun yıllardır istenilen başarıya ulaşılamadığını belirten Medicana Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı, Op. Dr. Tolga Muharrem Okutucu, “Multiparametrik Manyetik Rezonans Görüntüleme (mpMRG) yöntemi sayesinde artık prostatın da diğer organlar gibi yüksek kalitede görüntülerini alabiliyoruz. Bu kesinlik sadece sağlıklı dokuyu değil kanserli dokuyu da bize gösterebildiğinden oldukça önemli. Bu sayede muayene ve PSA yüksekliği nedeni ile tümör şüphesi olan hastalarda biyopsi yapmadan önce hastalığı nerede arayacağımızı daha iyi biliyoruz” dedi.
Op. Dr. Tolga Muharrem Okutucu şöyle devam etti: “Beslenme ve hayat tarzı değişikliklerinin kanıtlanmış bir etkisi olmamakla birlikte diyetle alınan hayvansal yağların azaltılmasının, meyve ve sebze tüketiminin artırılmasının olumlu etkileri olabileceği düşünülmektedir. Tanı ve tedavide halen en kıymetli araçlarımız hasta hikayesi ve muayene olmakla birlikte laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemlerindeki ilerlemeler yüz güldürücü sonuçlar almamıza imkan sağlıyor ve yeni gelişmelerin önünü açıyor.”

Prostat Mr-TRUS füzyon biyopsisi ile doğru tanı
Prostat kanserinin erken tanısında hedefe yönelik akıllı biyopsi yönteminin oldukça etkili olduğunu belirten Okutucu, “Multiparametrik Manyetik Rezonans Görüntüleme (mpMRG)’ nin aydınlattığı yolda bir diğer teknolojik gelişme prostat biyopsilerinin hedefe yönelik olarak yapılabilmesini sağlayan böylece doğru tanı oranını arttıran MR- Trans Rektal Ultrason (TRUS) Füzyon biyopsi yöntemidir. Hastanın prostatının MR görüntülerinin bir yazılım programı ile ultrason verileri ile birleştirilip 3 boyutlu görüntü elde etme ve özel bir biyopsi robotu ile biyopsi alma esasına dayanıyor. Klasik biyopsi yönteminde hastalardan standart olarak belirlenmiş noktalardan ultrason eşliğinde çoklu biyopsiler alınıyor. MR-TRUS Füzyon biyopsisi ise her hasta için özel prostat haritalaması yapmaya, yüksek tümör şüphesi olan yerleri önceden belirleyebilmeye ve doğrudan bu noktalardan biyopsi almaya imkan sağlayan bir yöntemdir” ifadelerinde bulundu.

Sistem son 7-8 yıldır Türkiye’de de uygulanmaya başlandı
Prostat MR-TRUS Füzyon Biyopsi ile ilgili ilk çalışmalar 2000’li yılların başında ABD’de başladığını söyleyen Okutucu, “Bu prensiple çalışan ilk cihazlar 2005’te onay almıştır. Bugün kullandığımız teknoloji 2008 yılında FDA tarafından onaylanmış olup halen yeni teknolojiler geliştirilmeye devam etmektedir” dedi.

Ofis şartlarında bile kolaylıkla uygulanabilen bir yöntem: Hedefe yönelik MR TRUS füzyon biyopsisi
“Hastada mpMRG ile yüksek tümör riski taşıyan noktalar görüntülenip ultrason kılavuzluğunda biyopsi iğnesi doğrudan bu bölgelere yönlendirilir diyen” Okutucu, “Böylece örnek alırken sapma ve hata ihtimali en aza iner. Yine bu yöntem teknik olarak örnek almanın zor olduğu bölgelerden biyopsi almaya imkan tanır. Tekrarlayan biyopsi gereksinimini azaltır. Klinik olarak yüksek riskli tümörlere kesine yakın tanı konulmasını sağlar.
MR TRUS füzyon biyopsisi prostattaki şüpheli lezyonların klinik önemlerine göre sınıflandırılabilmesinin yolunu açmıştır. Bu sayede ileride yalnızca hasta için yüksek risk oluşturan tümörlerin tedavi edilebileceği fikri doğmuştur. Bu teknolojiler klinik olarak önemi düşük olan tümörlerin takibini daha güvenli ve sağlıklı bir temele oturtacağı gibi gelecekte düşük riskli hastalarda fokal tedavilerin başarısına katkı sağlayabilir” şeklinde konuştu.
Ürolojik kanserlerde erken ve doğru tanı, zamanında ve uygun cerrahi tedavi hayat kurtarıcıdır diye vurgulayan Üroloji Uzmanı, Op. Dr. Tolga Muharrem Okutucu, “Robotik Radikal Prostatektomi gibi Minimal invaziv cerrahi uygulamaları hızla gelişip değişmekte, bu tedavilerin başarı oranları artmaktadır” diyerek sözlerini sonlandırdı. (İHA)

blank
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
20 Ocak, 2025 20:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Bu sanatın tarihi M.Ö. 4 binli yıllara dayanıyor

Tarihi M.Ö 4 binli yıllarına kadar dayanan Kaytan dokumacılık unutulmaya yüz tutmuş el sanatları ortasında yerini alsa da, günümüzde düzenlenen kurslar sayesinde yaşatılmaya çalışılıyor.

Kaytan (Çarpana) dokuma, M.Ö 4 bin yıllarında günümüze kadar gelen dokuma tekniği olurken, Anadolu’da çok eski bir gelenek olarak sürdürülüyor. Çarpana dokumalar, başka dokumalar üzere bilhassa turistlerin ağır olduğu yerlerde ilgi görürken, üretimin eski dokumalarla çok benzerlik göstermemesi ilginin az olmasına neden oluyor. Çarpana genelde, sepet, çuval, heybelerde sap olarak hayvanların koşum gruplarında (süslemede), bayan giysilerinde (baş süslemesinde, çocuk kundağı, beşik v.s) erkek giysilerinde (barutluk, fişek çantası, kılıç askısı v.s) günümüzde ise mesken aksesuarlarında, giysi aksesuarlarında kullanılıyor.

Trabzon’da Ortahisar Halk Eğitim Merkezi bünyesinde Alacahan’da faaliyet gösteren ‘Kaytan’ dokuma kurslarına gençler de ilgi göstermesi dikkat çekti.

Ortahisar Halk Eğitim Merkezi Kaytan dokuma usta öğreticisi Aslı Kurnaz, Kaytan dokumanın tarihinin milattan önceye dayandığını belirterek “Kaytan dokuma çok eski yıllara dayanıyor. Tarihi M.Ö 4 binli yıllarına kadar gidiyor. Günümüzde Trabzon’un Şalpazarı, Tonya ve Düzköy’de kaytan dokuma hala devam etmekte. Kaytan, Türkiye’nin birçok yerinde dokunuyor lakin metotlarımız farklı olup çıkan sonuç birebirdir ikisi de iptir. Kartlarla dokunan, tezgâhlarda dokunanlar var. Daha evvelce toprağa çakılı dokunurmuş biz de sınıf ortamında tezgâhlarda dokuyoruz. Evvelden yük ipi, sepet bağı, nesil bağı olarak kullanılıyordu. Artık biz bunlarla çanta sapları, bileklikler, kolyeler, küpeler, masa örtüleri kemer üzere bir çok eserlere uyguladık. Kaytan dokuma unutulmaya yüz tutmuş dokumaların ortasında içinde yer alıyor. Kurslarımıza bu yıl bayağı talep var. Ortalarında 18 yaşında olan kursiyerler bile var” dedi.

Kursiyerlerden 18 yaşındaki Ceren Buyruk, kaytan öğrenmenin kendisi için eğlenceli olduğunu söz ederek “Yaz mevsiminden beri kursa geliyorum. Benim için eğlenceli güzel” tabirlerini kullanırken, Yıldız Erten ise ” Emekli memurum. Kursa yeni başladım. Kaytan öğrenerek kendimi rahatlatıyorum” diye konuştu.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.