HEM PROJE HEM ZAMANLAMA HATASI..!

Karabük Postası tarafından
27 Ağustos, 2023 14:21 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

UNESCO Dünya Miras Listesi'nde "en iyi korunan 20 kent" arasında yer alan Safranbolu’da, Han Arkası Projesi’nde yanlış çalışma yapıldığı ortaya çıkarken, yeniden düzenleme için Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nün kararı bekleniyor. Han arkası sokakta oluşturulan meydan düzenlemesindeki hatalı yapım, esnafları bir kez daha mağdur etti. Projenin turizm sezonunda uygulanması ve beklenenden daha uzun sürede tamamlanmaması nedeniyle esnaflar tepki gösterdi. Çoğu esnaf, belediyeyle sorun yaşamamak adına yorum yapmaktan kaçınırken, bazı esnaflar ise sokakta toz ve pis kokuya maruz kalan turistler kaçıyor diyerek, bir türlü bitmek bilmeyen bu şantiye alanından dolayı daha fazla mağdur olacakları konusundaki endişelerini dile getirdi. Yanlış yapılan işler nedeniyle bitiş tarihinin daha da uzayacağına dikkat çeken esnaflar, sokaklarının adeta bir inşaat sahasına dönüştüğünü belirtti. Proje çerçevesinde Arnavut kaldırımlı sokaklarda Eflani ilçesinde üretilen mermer kullanılarak engelli, yaşlı ve çocukların daha rahat seyahat etmesi düşünüldü. TAŞLAR YERİNDEN OYNAYACAK Safranbolu Belediyesi’nin, Osmanlı dönemi taşınmaz kültür varlıklarının bulunduğu han, hamam, cami, çeşme ve ev gibi kent ölçeğinde korunmuş tarihi yapılarla "Açık hava müzesi" olarak anılan tarihi çarşıdaki ziyaretçilere özel, tasarladıkları proje devam ediyor. Bu projenin turizm sezonunda hayata geçirilmesi ve zamanında tamamlanamaması hem turistleri hem de esnafları olumsuz etkiledi. Görüşlerini aldığımız bazı esnaflar, “Projenin uygulanma şekli ve zamanlamasında bazı sorunlar bulunuyor. Projede meydandaki kot farkının hesaplanmadan kabaca uygulanması, adeta öğrenci çizimlerini andırıyor. Mühendislik bilgisi içermemesi nedeniyle sorunlar çıktı. Bir de projenin malzemelerinde sorun çıktı. Örneğin korkulukların küpeştesi hatalı oldu. Bu taşlar yerinden oynayacak. Yeniden toz kalkacak. Dere ıslah edilmemiş, pis koku var. Buradaki şantiye görüntüsü 2023 yılının özeti oldu. Biz artık beklenti içinde değiliz. Zaten kış mevsimi geliyor. Buraya gelen turist sayısı okulların açılmasıyla birlikte azalmaya başlayacaktır.” diye konuştu. Esnaflar, projenin tamamlanamamasının kazançlarına olan etkileri konusunda endişelerini dile getirdi. Projede yaşanan sorunlar nedeniyle esnaflar, daha fazla mağduriyet yaşamak istemediklerini belirtti. (Haber Merkezi)

Atilla Çilingir tarafından
24 Şubat, 2025 10:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

KIBRIS’I YAZMAK…

      Tamı tamına 50 yıl olmuş Kıbrıs konusunda yazıyorum… Adayı savaşla tanıdım. 1974 Yılı Temmuzunun 20’nci günüydü; ilk gördüğüm şey silah seslerinin çınlattığı alev, alev yanan bir ada, bu adada yaşamaya çalışan Kıbrıs Türk’üydü…

    Adalı Rumları ise savaşın içinde tanıdım…

     Savaşın içinde bulduğum kalınca bir defterde not tutmaya başladım. Kaleme aldığım ilk şey gencecik yaşımda katıldığım Kıbrıs savaşlarında yaşadıklarımdı.

     Sonrasında yazdıklarım ise kaderime iz bırakan bu adadaki her şeydi. Hala adayı izler, izlediklerimi yazmaya çalışırım.

     Bir insanın savaştığı yerlerde, bu yerlerde tanıdığı insanlarla öylesine özel yaşanmışlıkları oluyor ki! Bunları hiçbir zaman unutamıyorsunuz.

   Yediğiniz yemekten, içtiğiniz suya; gördüğünüz yerlerden, yaşadığınız olaylara kadar ne varsa beyninize kazınıyor, unutamıyorsunuz.

    Hele ki, bir de orada omuz, omuza savaştığınız silah arkadaşlarınızı toprağa vermiş, onların şehadetlerine tanıklık etmiş iseniz.

    Bu adada yaşayan insanların öz geçmişlerine baktığınızda; onlar adalı olmanın tüm özelliklerini taşıyor ama size, adaya bir amaç uğruna gelen görevli olarak verilen vazifeyi yapmakla mükellefsiniz diye bakılıyor.

   Nasıl olsa görevi bitip dönecektir deniyor. Ama hiç de öyle olmuyor. Çünkü siz günü geliyor bir adalı gibi düşünüp, bir adalı gibi yaşamaya başlıyorsunuz.

  Pekiyi, adalı ne demek?

   Adalı demek, yaşadığı coğrafyanın dört bir tarafının denizle kaplı olduğunu, ana karadaki sevdiklerini istediği anda göremeyecek olmasını bilen, onların hasreti ile yaşayabilen, adada acil bir ihtiyacı olduğunda ona hemen ulaşamayacağının, alamayacağının bilincinde olan;  acıyı da, sevinci de, mutluluğu da çoğu zaman anılarında hatırlayabilen demektir.

  Sanırım bu cümlelerim okuyanlarına belki çok şey ifade etmeyecektir. O zaman şöyle söylemek gerekirse, adalı demek:

   ‘’Kaderinin sesini kalp atışlarında duyan’’ demektir.

      İşte Kıbrıs’ta yaşayan adalı dostlarım da kaderlerinin sesini yıllar boyunca hep kalp atışlarında duydular.

     O kalp atışları ki; onlara hep acıyı, korkuyu, hasreti yaşattı. Geride kalan asırlar boyunca o kalp atışlarıyla sadece çok özel günlerde mutlu oldular…

     Adada yaşadığım dönemde bazı zamanlar Lefkoşa’nın Türk kesimi kırsalında, bazı zamanlar Girne kıyılarında ben de dinledim kaderin sesini. Tıpkı adalılar gibi…

    Onların savaş öncesinde, savaşın içinde yaşadıklarını bilen birisi olarak bu topraklarda nelere tanıklık ettiklerini bir kez daha analiz ettim.

   Adalı Türkler;  sırf kimliklerinde Türk yazdığı için bir gece içinde yok edilmek istenmişler.

   Adalı Rumların eşkıya kılıklı çetecileri ise; elde silah tarih sayfalarını sadece kirletmekle kalmamış, insanlığa sığmayan pek çok cinayetin izlerini de eklemişler. Rum yöneticileri ise değil bunlara ses çıkarmak, sessizce onay verircesine seyretmişler…

  Günü gelmiş savaş bitmiş, Türk tarafı kendi kaderinin sesine kulak vermiş. Onca acının, kan ve gözyaşının karşılığını hürriyetine kavuşarak almış, adanın kuzeyinde ayrı bir devlet kurmuş, Rum tarafı yaptıkları onca cinayetin, aymazlığın, acımasızlığın bedelini ödemiş, adanın sadece güneyinde yaşamak durumuyla karşı karşıya kalmış.

  Şimdi sınırlar ayrı, devlet ayrı, bayrak ayrı, halk ayrı, dil ayrı, din ayrı, gelenek görenek ayrı, yaşam biçimi ayrı.

  Kısacası her şey apayrı…

  Yarım asırdan beri adada durum böyle. Kaderinin sesini kalp atışlarıyla duyanlar, bundan böyle bu şekilde yaşamaya devam edecekler.

  Elbette ki, her yerde olduğu gibi bu adada da yaşamın böyle devam etmeyeceğini varsayanlar, böyle bir yaşam olmasını istemeyenler de var!

  Adalı siyasiler, adayı kendi menfaatleri için kullanmak isteyen dünya devletleri… Bunlar dur durak bilmeden, Kıbrıs konusunu çözelim diye türlü, türlü öneriler sunmaya devam ediyorlar.

  Taraflara gelince:

  Rum tarafı hala adanın yasal hükümeti benim; çözüm olacaksa Türkler ancak azınlık haklarına evet derse olur diyor.

  Türk tarafı ise Rumlarla iç, içe yaşanamayacağının bilinci ile benim için çözüm, ayrı bir devlette, yani KKTC ‘de yaşamaktır. Bu da gerçekleşmiştir diyor.

   İşte son dönemde adadan elde etmiş olduğum izlenimlerin, bu yazıya düşen izleri bunlar.

   Ve adalılar hala ‘’ Kaderlerinin sesini kalp atışlarında duyuyorlar…’’

    Ama şu gerçek de unutulmasın:

    Ne zaman ki; Adalıların ‘’Kalplerinin atışı kaderlerinin sesi olacak…’’ İşte o zaman adalılar için hayat çok daha güzel olacak…

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

23 Şubat 2025

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.